Abstract:
Kolektif portföy yönetimi hizmeti veren Portföy Yönetim Şirketleri (PYŞ)
yurtiçinde tasarrufların profesyonel şekilde yönetilmesi, gelişimi ve dolayısıyla
sürdürülebilir ekonomik büyüme ile sermaye piyasalarının gelişimi açısından
büyük öneme sahiptir. Türkiye’de ilk PYŞ’nin kurulması (1997) ve Sermaye
Piyasası Kurulundan (SPK) lisans almasından bu yana 25 yıl geçmiş
bulunmaktadır.
2022 yılı sonu itibarıyla ise Türkiye’de portföy yönetim sektöründe 48
şirket faaliyet göstermektedir. Sektörün ulaştığı toplam büyüklük ise 2022 yılı
sonu itibarıyla 1.546 Milyar TL’te ulaşmıştır.
Ekonomik gelişimin ölçümünde en yaygın olarak tercih edilen kriter, Gayri
Safi Milli Hasıladaki (GSMH) gelişimdir. Bu sebeple de büyüklüğü GSMH’ya
oranla değerlendirmek yerindedir ve bu büyüklüğün 2022 yılı sonunda GSMH’ya
oranı %10.3’e yükselmiştir.
Yurtiçinde yerleşik PYŞ’lerin yönetimi altındaki oldukça sınırlı miktardaki
yurtdışı kaynaklı portföy haricinde sektörün yönettiği tüm portföy, yerli bireysel
ve tüzel kişililerin yatırım ve birikimlerinden oluşmaktadır. Dolayısıyla yurtiçi
tasarrufların seyri, bankacılık sektöründe mevduatların gelişiminin seyrine benzer
bir etkiyi portföy yönetimi sektörünün yönettiği toplam portföy büyüklüğü
üzerinde de göstermektedir.
Bununla beraber sektörde yine bankacılık sektöründeki resme benzer
şekilde konsantrasyon oranının yüksekliği göze çarpmaktadır. İlk beş büyük
bankanın (Bir kamu ve dört özel banka) sermayedarı veya ilişkili olduğu PYŞ’ler
2022 yılı sonu itibarıyla, sektörün yönettiği toplam portföy büyüklüğünün
yaklaşık %66’sını yönetmektedir. Tezin kapsamını oluşturan 2013 ile 2022 yılları
v
arasında üç kamu sermayeli PYŞ (Ziraat, Halk ve Vakıf), Ziraat PYŞ çatısı
altında birleşmiştir. Ancak 2013 ile 2018 yılları arasında henüz bu birleşme
gerçekleşmediğinden, sektörde konsantrasyonun incelenmesi sadece en büyük
dört özel PYŞ kapsamında analiz edilmiştir.
Yurtiçi tasarrufların gelişim seyri, açık mimari neticesinde artan rekabet ve
regülasyonların zaman içerisinde yurtiçi portföy yönetim sektörü üzerinde farklı
etkileri olması beklenebilir. Bu anlamda; ana işkollarından olan bireysel
emeklilik ve otomatik katılım sistemlerine sağlanan teşviklerin devamı,
bankacılık sektöründe özellikle Türk Lirası (TL) cinsi likidite göstergesi
sayılabilecek kredi mevduat oranlarının gelişiminin yatırım fonları büyümesi
üzerine etkileri sektöre etki edecek alanlardır.
Tezin amacı; seçilmiş finansallar ve makro ekonomik göstergelerin,
sektörün özkaynak karlılığı üzerinde etkilerini tespit etmek ve sektörde
konsolidasyon olasılığını belirlemeye çalışmaktır.
Bu tezde; Türkiye’de Portföy Yönetim sektörü ile ilgili mevzuat, yurtiçi
tasarrufların seyri ve sektör dinamikleri üzerine etkileri ile sektörün finansal
analizi yapılarak, sektörde konsolidasyon ihtiyacı olup olmadığı ortaya konmaya
çalışılmıştır. Bu amaçla, çeşitli kamu kuruluşları tarafından açıklanan verilere ve
ağırlıklı olarak Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) tarafından açıklanan
portföy yönetim sektörüne ve PYŞ’lere ait verilere dayanarak analizler yapılmış;
neticesinde düşük karlılık ve yüksek konsantrasyon oranı sebebiyle, sektörde
konsolidasyon beklenmesinin olası olduğu sonucuna varılmıştır.