Abstract:
15. yüzyılın sonlarından itibaren Karadeniz’in kuzeyindeki bölgelerde
başlayan karşılıklı ilişkiler, iki dünya gücü için kader belirleyici hale geldi. Ancak en
büyük karşılaşma, Birinci Dünya Savaşı’nda gerçekleşti. İki millet arasındaki
düşmanlık, asırlardır devam eden bir sorundu ve savaş sırasında da kendisini gösterdi.
Rusya, Kafkas Cephesi’nde doğu illerinin birçoğunu işgal etti ve sıcak denizlere inme
politikasını gerçekleştirmek için mücadele etti. Ancak Türkiye’nin yardımına
Çanakkale Savaşı yetişti ve burada olağanüstü mücadele ile büyük bir zafer kazanıldı.
İngiliz ve Fransızlar Çanakkale’yi ne denizden ne de karadan geçemediler.
Müttefikleri olan çarlık Rusya’sına yardım gitmedi ve 1917’de Ekim Devrimi ile
birlikte Rusya savaştan çekilmek zorunda kaldı. O dönemde Osmanlı Devleti de birçok
cephede kayıplar yaşıyordu. 1918’de İtilaf Devletleri ile imzalanan Mondros Ateşkes
Antlaşması sonucu Osmanlı Devleti savaştan çekildi. Ancak bu ateşkesin şartları
Anadolu halkı için çok ağır olmasından dolayı Mustafa Kemal Paşa’nın başlattığı yeni
mücadele Anadolu’daki mazlum ve Müslüman halk için bir kurtuluş yolu oldu. Batılı
büyük devletlere karşı yapılacak yeni özgürlük mücadelesinde Anadolu halkının
bütünlüğünün yanında dışardan da bazı devletlerin yardımına ihtiyaç duyulmuştur.
Türkiye ve Sovyetler Birliği, emperyalist devletlere karşı verdikleri
mücadeleyle ortak bir amaca sahip oldukları için dostça bir ilişki kurmuşlardır ve bu
ilişki, her iki devlet için yeni bir dönemin başlangıcını işaret etmektedir. Türkiye ile
Sovyetler Birliği 1919-1939 yılları arasında ki ilişkileri siyasi antlaşmalar
çerçevesinde bu araştırmada incelenecektir. Özellikle Bolşevik Devrimi, Brest Litovsk
Antlaşması, 1921 Moskova Antlaşması, 1923 Sovyetler Birliği’nin Lozan Barış
Antlaşması Politikası, 1925 Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması, 1927 Türk-Sovyet
Ticaret Antlaşması, 1929 Litvinov Protokolü, Türkiye’de Sosyalist ve Komünist
faaliyetler ve son olarak iki ülkenin İkinci Dünya Savaşındaki durumları ele
alınacaktır. Bu çalışmamızda, özellikle siyasi ilişkileri ana hatlarıyla ele almaya
çalışacağız