Abstract:
Neolitik çağdan günümüze insanlar toplu yaşamaya başlamıştır. Bu
toplu yaşama üretim halkasının genişlemesi ve insanın bazı işleri kendi
başına yapamamasından kaynaklanmıştır. İnsanların bu tarz işleri birlikte
yapmaya başlaması ile iş birliği önem kazanmış ve ilk örgütler kurulmaya
başlanmıştır. İnsanlarda var olan farklı yetenekler bir örgüt yapısı altında
toplanmış ve bu yetenek toplamları sayesinde de bireysel gücü aşan
eylemler rahatlıkla yapılmaya başlanmıştır.
İnsanların bir arada yaşaması ve zamanla ortak eylemler geliştirmesi
sonucunda örgütler oluşmuştur. Bu örgütsel yapılar sonucu oluşan
kurumsallaşma ile bazı eylemler belirli standartlara bağlanmıştır. Bu
standartlar zamanla örgüt içinde bir kültürün oluşmasını sağlamıştır.
Örgütün amaçlarına ulaşma derecesini örgüt üyeleri belirler. Örgüt üyeleri
arasındaki ilişkiler; iletişim, çatışma, eşgüdüm, işbirliği, örgüt üyelerinin
örgüte bağlılığı, motivasyonu, stres düzeyleri gibi birçok öğe örgüt
amaçlarına ulaşılma derecesini etkiler. Örgüt uygarlık ile eş anlamlıdır,
örgüt olmadan uygarlık olmaz (Aydın, 2000, s. 16).
Örgüt kültürüne yabancılaşma zamanla çatışmaların oluşmasına neden
olabilmekte, zamanla motivasyonu da düşürebilmektedir. Bu motivasyon
düşüklüğü de bireylerde var olan iş doyumunu etkilediği düşünülmektedir.
Örgüt kültüründen ve anlaşılmamasından kaynaklanan çatışmanın dışında
da çatışma türleri mevcuttur. Çatışma kendiliğinden olumsuz olduğu
görüşü zamanla değişime uğramıştır.
Örgütlerde çatışmalara ilişkin ilk varsayımlar olumsuz yöndeydi. Çatışma
örgüt için zararlı görülerek yok edilmeye çalışılmaktaydı. Şiddeti ve yıkımı
1
İstanbul Aydın Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
2
İstanbul Aydın Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
Anaokulu Öğretmenlerinde Örgütsel Çatışma ve İş Doyumu İlişkisi
148
içeren çatışmanın olumsuz sonuçlarını engellemek için nedenleri üzerinde
yoğunlaşmalı ve bu nedenler yok edilmeye çalışılmalıdır. Çatışmanın kötü
olduğu görüşü yerini zamanla çatışma oluşumunun engellenemeyeceği
ve kabul edilmesi gerekliliği görüşüne bırakmıştır. Çatışmaların bazen
yararlı olabileceğini savunan bu görüş 1940-1970 yılları arasında kabul
görmüştür. 1970’lerden bu güne kadar etkili olan görüş ise grubu uyanık, öz
eleştiri yapabilen ve yaratıcı tutabilecek düzeyde çatışmanın gerekliliğidir.
Yönetici zaman zaman grubu çatışması için yönlendirmelidir. Çatışmanın
olmadığı bir grup durağan, kayıtsız ve tepkisizdir. Çatışmanın iyi ya da
kötü olması çatışmanın çeşidine bağlıdır (Robbins, 1994, s. 221-223).
Çatışmanın yönünün olumlu mu olacağı yoksa olumsuz mu olacağı
tamamen yöneticilerin yeteneklerine bağlıdır. Öz yeterliği yüksek olan
yöneticiler çatışmayı örgüt için verimli bir şekle sokabilir. Aynı şekilde
öz yeterliği olmayan yöneticilerin ise örgüt içerisinde var olan çatışmaları
kontrol edemeyeceği ve çatışmanın uzaması durumunda örgüt için yıkıcı
etki yaratabilecek neticeler ile karşı karşıya kalınabilir.
İş doyumu bireylerin çalışma ortamında yaptıkları faaliyetlere karşı
gösterdikleri duygusal tepkilerden meydana gelmektedir. Bireyler zamanla
iş yaşamlarında karşılaştıkları sorunlarla ilgili duygusal tepki gösterirler ve
bu durum zamanla iş doyumu ya da doyumsuzluğunun oluşmasına neden
olur. Öğretmenlerde iş doyumu mesleklerine karşı genel tutumlardan
meydana gelmektedir. Mesleğine yönelik olumlu tutuma sahip bireylerin
zamanla iş doyumlarının yüksek olduğu gözlemlenmektedir.
Çalışanların işlerinden elde ettikleri doyumun, onların çalışma hayatlarıyla
ilgili mutluluklarını, genel yaşamla ilgili her türlü tutum ve davranışlarını,
diğer bireylerle olan ilişkilerini, kendi ruhsal ve fiziksel sağlıklarını
olumlu veya olumsuz bir şekilde etkilediği, yapılan çalışmalar sonucu
ortaya konmuştur. İş doyumsuzluğu çalışanları fiziksel, ruhsal ve sosyal
yönden etkilemenin yanı sıra, işe devamsızlık, kayıtsızlık, olumsuzluk,
işi yavaşlatma, işten ayrılma ve benzeri savunma davranışları gibi
hizmetin etkinliğini de olumsuz yönde etkileyen örgütsel sonuçlara yol
açabilmektedir (Erdem, 2006).
Emine Suzan KALEBAŞI, Yrd. Doç. Dr. Battal ODABAŞI
Eğitim Fakültesi Dergisi, Özel Sayı - 2017 (147-150) 149
Yapılan bu araştırmanın temel amacı çeşitli değişkenler açısından örgütsel
çatışma düzeyi ve iş doyumunun analiz edilmesi, ayrıca örgütsel çatışma
ile iş doyumu arasındaki ilişkinin ne düzeyde olduğunu belirlemektir. Bu
ilişki için alt problemler belirlenmiş ve test edilmiştir. Yapılan araştırma
için kullanılan yöntem nicel araştırma yöntemlerinden olan tarama
modelidir. Tarama modelinin ise alt model türlerinden olan genel tarama
modeli türüdür.
Araştırma modeli olarak tarama modeli geçmişte ya da halen var olan
bir durumu var olduğu haliyle betimlemeyi amaçlayan bir araştırma
yaklaşımıdır. Genel tarama modelleri ise çok sayıda elemandan oluşan bir
evrende evren hakkında genel bir yargıya varmak amacıyla evrenin tümü
ya da ondan alınacak bir grup, örnek ya da örneklem üzerinde yapılan
tarama düzenlemeleridir (Karasar, 2008, s. 77-79).
Bu doğrultuda yapılan araştırmanın evreni, İstanbul ili Küçükçekmece
ilçesinde görev yapan anaokulu öğretmenlerini kapsamıştır. Örneklem ise
İstanbul ili Küçükçekmece ilçesinde yer alan Anaokulu öğretmenlerinden
rastgele seçilen 145 kişidir.
Örneklem grubunda yer alan öğretmenlere gönüllülük esasına göre
Minoseta Doyum Testi ve Örgütsel Çatışma ölçeği uygulanmıştır.
Kullanılan ölçeklerin gruba uygun olup olmadığını belirlemek amacıyla
iç tutarlılık değerleri incelenmiştir. İş doyum ölçeğinin katılımcılardan
alınan veriler incelendiğinde iç tutarlılık katsayısı .86 olarak bulunmuştur.
Ayrıca örgütsel çatışma düzeyi ölçeğinin alt faktörlerinin birbirinden
bağımsız olan iç tutarlık değerleri sırayla şu şekilde bulunmuştur: grup
içi çatışma: ,861, gruplar arası çatışma: ,637, kişisel çatışma: ,621. Bu
değerler incelendiğinde kullanılan ölçeklerin amaca uygun oldukları
sonucuna ulaşılabilir.
Yapılan incelemede iş doyumu düzeyi düşük, örgütsel çatışma düzeyi ise
genel anlamda yüksek çıkmıştır. Ayrıca iş doyumu ve örgütsel çatışma
arasında orta düzeyde bir ilişkinin var olduğu gözlemlenmiştir. İş doyumu
ölçeğinden alınan veriler incelendiğinde cinsiyet, yaş, mesleki kıdem,
öğrenim durumu ve çalışılan kurum değişkenleri açısından anlamlı
düzeyde farklılık görülmemiştir. Ancak medeni durum değişkenine göre iş
Anaokulu Öğretmenlerinde Örgütsel Çatışma ve İş Doyumu İlişkisi
150
doyum ölçeğinde anlamlı fark görülmüştür. Bekar öğretmenlerin iş doyum
düzeyi evlilerden daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca örgütsel çatışma alt
faktörleri incelendiğinde de cinsiyet, yaş, medeni durum, mesleki kıdem,
öğrenim durumu ve çalışılan kurum değişkenleri açısından anlamlı
düzeyde farklılık görülmemiştir.