Abstract:
Özbek edebiyatı araştırmacısı Prof. Dr. Şuayip Karakaş,
aynı zamanda Özbek Türkçesinden birçok eser aktaran usta bir
mütercimdir. Onun diğer çalışmalarını olduğu gibi “Ahmed
Yesevî” romanının Türkiye Türkçesine aktarımındaki emeklerini
de takdir etmek gerekir. Karakaş, romanı güzel bir Türkçeyle ifade
edebilmiştir. Aktarma esnasında eserin orijinal diline, Orta Asya
Türkçesine sadık kalmaya çalışması, onun Türkistan lehçeleri ve
edebiyatlarına ne kadar hâkim olduğunu göstermektedir.
Ahmed Yesevî’nin hayatta olduğu yıllardan itibaren 20.
yüzyılın başlarına kadar Pîr-i Türkistan’ın eserleri Türkistan’da
henüz yasaklanmamıştı. Yurt dışında da -özellikle Türkiye’de onun eserleri hakkında konuşmak ve yazmak sorun olmamıştır.
Bugüne kadar Ahmed Yesevî’nin hayatı, fikir ve görüşleri,
hikmetleri hakkında kitaplar yazılmış, bilimsel çalışmalar
yapılmış ve hâlâ yapılmaktadır.
Sovyet devletinin ilk elli senesinde Ahmed Yesevî’nin
şahsı ve sanatı eleştirilmiş, şiirlerini okumak ve incelemek
yasaklanmıştı. Buna rağmen 70’li yıllarda Özbekistan’da onun
eserleriyle ilgili bilimsel çalışmalar ve edebî eserler yazılmaya
başlanmıştır. Nitekim ilk olarak Özbek edebiyatı tarihçisi Prof.
Dr. Ergeş Rüstemov makaleler yayımlamıştır. Ondan sonra Prof.
Dr. Necmeddin Kâmilov, Prof. Dr. İbrahim Hakkul, Prof. Dr. Ârif
Osman gibi ilim adamlarının çalışmalarında, millî marş yazarı
Abdullah Ârifoğlu’nun “Sahipkıran” dramında ve millî sanatçı
Dedehan Hasan’ın şiir ve bestelerinde, Ahmed Yesevî’den
bahsedilmiştir.
Pîr-i Türkistan’ı sanat diliyle anlatan eserler serisine,
Türkistan şehri yakınındaki Karnak köyünde doğup büyüyen,
ama Taşkent’te yaşayıp eserler veren tanınmış yazarımız Sadullah
Siyayev, Ahmed Yesevî hakkındaki ilk romanı da katılmıştır
(Taşkent: “Özbekistan” yayınevi, 2012, 336 s.).
Sadullah Siyayev’in edebiyat tarihimizde de müstesna bir
yere sahip olan bu romanı, Ahmed Yesevî’nin tarihî ve edebî
simasını betimlemede büyük bir tecrübedir ve ilk önce Uygur