Abstract:
Yüzyıllar boyunca fiziksel ve toplumsal cinsiyet olguları, insanlar “kadın” ve “erkek” stereo tipleri olarak keskin hatlarla birbirinden ayrıldığı için tüm dünyada bilinen en eski tartışmaların değişmez konusu olmuştur. Oysaki Judith Butler’ın da ortaya koyduğu üzere; cinsiyet ‘akışkandır’ ve cinsiyet kavramına çok daha geniş bir açıdan bakılmalıdır. Ancak ve ancak geleneksel cinsiyet kalıplarının dışına çıkmayı başardığımızda cinsiyetin akışkanlık özelliğini görebiliriz ve işte o zaman ‘cinsiyet değiştirme’, “başkalaşım” ve “dönüşüm” gibi cinsiyet bağlantılı diğer kavramlar dikkatimizi çeker. Angela Carter’ın The Passion of New Eve, Virginia Woolf’un Orlando adlı romanları; cinsiyet değiştirme yoluyla, fiziksel ve toplumsal cinsiyet rolleri arasındaki keskin sınırları ortadan kaldıran, geleneksel cinsiyet rollerini yıkan eserlerdir. Bir yandan, Angela Carter romanındaki iki ana karakterin, Evelyn ve Tristessa’nın cinsiyet değiştirmesiyle; fallus merkezli dilin hiyerarşik yapısını yıkar. Diğer yandan, Virginia Woolf ana karakterin biçim değiştirme yoluyla farklı cinsiyet rollerini deneyimlediği belirsiz bir dünyayı kurgulayarak katı erkek egemen dünyayı eritir. Bu bilgilerin ışığında, bu tezde; Judith Butler’ın cinsel kimliğin edimselliği ve Michel Foucault’nun güç- arzu ilişkisi teorilerinin yardımıyla, Virginia Woolf’un Orlando ve Angela Carter’ın The Passion of New Eve adlı romanlarındaki karakterlerin biçim ve cinsiyet değiştirmelerinin sebep ve sonuçlarından yola çıkılarak, güç dengelerinin nasıl yer değiştirdiği ve bunun cinsiyet kavramıyla nasıl ilişkilendirildiği, analiz edilecektir.