Abstract:
Kültürel miras, medeniyet tarihi boyunca yaşamın her kesitine ve alanına dair ürünlerinden geleceğe intikal değeri taşıyanlarını ilgilendiren
oldukça kapsamlı ve yoruma açık bir kavram olarak gündemdeki yerini
korumaktadır. Bu ürünler ya da üretim; geçmişi doğru algılamamıza,
yorumlayabilmemize dayanak oluşturan önemli tecrübe, birikimlerden
yararlanabilmemizi de olanaklı kılmaktadır. Kapsam insanlığın ortak
geçmişi olduğunda ise kültürel miras ürünleri bir yönüyle ait oldukları
medeniyeti temsil ederken diğer yönüyle tüm insanlığın ortak birikiminin tamamlayıcı parçaları olarak evrensel bir değer taşımaktadır.
Yazma eserler kültürel miras yelpazesinin orijinal yazın ürünleri olarak,
aslında geçmişteki kodlarımızı bize en iyi tanıtan bir birikim / külliyat ve ecdat emanetidir. Yeni nesil ile tanıştırma ve geleceğe intikalini
sağlama sorumluluğunu üstlenmemiz gereken bu kaynaklar, nadir ya
da tek nüsha olmalarından kaynaklanan değerlerinin yanı sıra sahip
oldukları bilgi / içerik ve sanatsal özellikleriyle de özel bir ihtisası /
ilgiyi fazlasıyla hak etmektedir. Kültürel mirasın bu önemli kaynaklarını uluslararası standartlarda tanımlamak ve tanıtımını sağlayabilmek
basılı kaynaklara oranla daha zahmetli ve işbirliği içinde yürütülmesi
gereken bir bilimsel çalışmayı zorunlu kılmaktadır. Bu nedenledir ki
kütüphanecilik biliminin içinde yazma eser kütüphaneciliği de ayrı
bir uzmanlık dalı olarak görülmelidir. Yazma eser kütüphaneciliğinin
kültürel miras ürünleri olan yazma ve nadir eserlerimizin geleceğe aktarımı ve tanıtımında ne denli stratejik bir rol oynadığının tartışıldığı
çalışmada aynı zamanda yıllardır süregelen birtakım yanlış algı ve uygulamalara da değinilecektir.