Abstract:
Bu çalışmada William Shakespeare’in tarihi oyunlarındaki siyasi propaganda unsurları
irdelenmiş ve bu çerçevede Shakespeare sahnesi ile çağımız kitle iletişim araçları
arasında Jean Baudrillard’ın gerçekliğin yok oluşu kavramı ve modern çağın öncelik
etkisi, bilişsel çelişki teorisi ve klasik koşullanma gibi sosyal psikoloji teorileri
bakımlarından ilişki kurulmaya çalışılmıştır.
Shakespeare’in Macbeth, Kral John’un Yaşamı ve Ölümü, II. Richard ve III. Richard
isimli oyunlarının yeni tarihselci ve yapisöküm teorileri ışığında irdelenmesi, bu
oyunlardaki gerçekliğin yok oluşuna dair bulguların iki farklı yöntemle ortaya
koyularak ispatlanması bakımından önemli olmuştur. Yeni tarihselci bir okumada
yalnızca Shakespeare’in yaşadığı döneme ait kaynakların kullanılacağı görüşünden
yola çıkılarak, yapısöküm tekniğinin eklektik bir bakış açısı kazandıracağı
düşünülmüş, ve böylece, metnin kendi içerisindeki şiddet hiyerarşisi ve ikili zıtlıkların
da kullanılması suretiyle, Shakespeare’in tarihi oyunlarındaki gerçekliğin yokuluşu
ikinci bir bakış açısıyla daha irdelenmiştir. Örneğin III Richard oyununda
Shakespeare’in Kral Richard’ı fiziksel açıdan kambur olarak tasvir ettiği görülür.
Shakespeare’in tarihi oyunlarının kaynağı olarak kullandığı Raphael Holinshed,
Edward Hall, Richard Grafton ve Thomas More gibi Elizabeth dönemi tarih yazarları
da kitaplarında III. Richard’ı benzer bir şekilde kambur olarak tarif etmektedirler.
Halbuki, 2012 yılında Leicester Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı Leicester
şehrinde yaptıkları bir kazı neticesinde Kral III. Richard’ın kemiklerini bulmuşlar ve
iskeleti üzerinde modern tıp tekniklerini kullanarak yaptıkları çalışmalar neticesinde
III. Richard’ın aslında kambur olmadığını ispatlamışlardır. Bu örnek yeni tarihselci bir
yaklaşımın yanında yapısöküm tekniğinin de kullanılmasının önemini gösterir
niteliktedir.
Shakespeare’in tarih oyunları yeni tarihselci ve yapısöküm teorileri ışığında
irdelendiğinde, Shakespeare’in tarihi gerçekleri çarpıtarak, dönem hükümdarları olan
Kraliçe I. Elizabeth ve Kral I. James’in siyasi propagandalarını yaptığı görülmektedir.
Elizabeth Tiyatrosu’nun dönemin en etkili kitle iletişim aracı olduğu göz önünde
bulundurulduğunda, Shakespeare’in siyasi propagandasının geniş kitlelere ulaştığı
söylenebilir. Bu nedenle günümüz kitle iletişim araçları ile Elizbeth Tiyatrosu arasında
bu bakımdan bir benzerlik bulunmaktadır. Shakespeare’in sahnelediği tarih
oyunlarındaki gerçekliğin yokoluşu ile modern medyadaki gerçekliğin yokoluşu
arasında benzerlik bulunmaktadır.
Jean Baudrillard günümüz kitle iletişim araçlarına atıfta bulunarak hazırladığı
Simulakrlar ve Simülasyon teorisine ait bir kavram olan gerçekliğin yok oluşunu
kısaca, günümüzde kitle iletişim araçlarında sunulan gerçek ile gerçek olmayanın
birbirine karışması durumu olarak açıklar. Körfez Savaşı Olmadı (Gulf War Did not
Take Place) isimli kitabında da 1991 yılında meydana gelen ve Birinci Körfez Savaşı
olarak bilinen durumun aslında medyanın simulakralar aracılığıyla yani olmayan
xvi
gerekçelerle bir savaşı icat ederek bunu televizyon ekranlarında simüle ettiğini iddia
eder. CNN gibi ana akım TV ekranlarında savaş öncesi ve savaş sırasında gösterilen
pek çok görüntünün kurmaca olduğunun sonradan ortaya çıkması, Baudrillard’ın bu
iddialarını destekler niteliktedir. Örneğin, dönemin Kuveyt büyükelçisinin kızının
Amerikan Senatosu’nda kendisini bir hemşire olarak tanıtması ve Irak askerlerinin
Kuveyt’i işgal ettikleri sırada çalıştığı hastaneye girerek küvezdeki bebekleri dahi
katlettiklerini iddia etmesi, savaş öncesi kararsız olan Amerikan kamuoyunu savaşı
desteklemesi için manipüle ettiği bir algı operasyonu olarak kayıtlara geçmiştir.
Benzer şekilde CNN savaş muhabiri Charles Jaco’nun Körfez Savaşı sırasında savaş
alanından yaptığını iddia ettiği yayının aslında stüdyo ortamından yapılan bir yayın
olduğunun ortaya çıkması Jean Baudrillard’ı haklı çıkarmıştır.
William Shakespeare’in oyunlarında simüle ettiği tarihi olayları ise tür olarak ikiye
ayırmak mümkündür. İlkinde genellikle önceki dönemlerde meydana gelen iç savaşlar
ve taht kavgaları işlenmektedir, ikincisinde ise güncel siyasi konularla benzerlik
gösteren tarihi olayların anlatılması söz konusudur.
Modern medya aracılığıyla gerçekleştirilen siyasi propaganda sırasında kullanılan
sosyal psikoloji yöntemlerine benzer şekilde, Shakespeare de oyunlarında öncelik
etkisi, bilişsel çelişki teorisi ve klasik koşullanma gibi modern çağa ait sosyal psikoloji
tekniklerini günümüzden dört asır öncesinde ustaca kullanmıştır. Öyle ki III. Richard’ı
oyunun hemen başında sahneye çıkararak söylettiği meşhur tiradı ile uzun uzun nasıl
fiziksel ve ruhsal olarak kötü yaratıldığını ve iktidar için Makyavelist bir bakış açısıyla
önündeki tüm engelleri aşmaya hazır olduğunu anlatır seyirciye. Shakespeare’in bu
sahnede kullandığı öncelik etkisi aslında kişiler ile ilgili olarak ilk edinilen bilgilerin
onlar hakkında zihnimizde oluşturduğumuz bilişsel şemada önemli yer tutmasını
anlatmaktadır. Aynı kişi hakkında edinilecek sonraki bilgilerin değerlendirilmesinde
bu edinilen ilk bilgilerin ne kadar önemli ve etkili olduğu bugün modern psikoloji
tarafından bilinmektedir. Ancak Shakespeare Richard’ı bizlere öyle bir sunar ki daha
ilk sahnede tüm seyircilerin beyninde olumsuz bir bilişsel şema oluşur. Öyle ki son
sahnede Bosworth Meydan Savaşı sırasında kahramanca savaşmaktadır. Atından düşer
ve yaya kalır. Kendisine geri çekilmesini söyleyen Catsby’i dinlemez. “Bir ata
krallığım!” diye bağırarak bir at ister. Çünkü savaşmaya devam edecektir. Ama ölür.
Krallığını ve ülkesini korumak üzere yaptığı bu cesurca hareket seyirci tarafından
rağbet görmez. Benzer şekilde John Watson’un insanlar üzerinde uyguladığı klasik
koşullanma metodu yine Shakespeare’in III. Richard oyununda başarıyla
uygulanmaktadır. Sahnede her göründüğünde adam öldürme, kardeşleri birbirine
düşürme, ensest ilişki, fesatlık, sözünde durmama gibi pekçok fenalığı
gerçekleştirmesi nedeniyle, Shakespeare seyircinin artık Richard’ı sahnede her türlü
fenalığın kaynağı yani uyaranı olarak algılanmasını sağlar. Shakespeare’in Richard’ı
her daim bir fenalık yapabilecek birisi olarak sunması, onun çağlar boyu kötülüğün
sembolü haline getirmiştir.
İnsanoğlu zamanda, bilimde ve teknolojide ilerledikçe, tüm zamanların en büyük oyun
yazarlarından birisi olan Shakespeare’in oyunlarını modern veya postmodern teori ve
metodlarla yeniden değerlendirmek mümkün olabilmektedir. Bu nedenle Shakespeare
çağlar boyu her seferinde yeniden keşfedilmiştir, ve keşfedilmeye devam edecektir.