Abstract:
Bu araştırmada 48-72 aylık çocukların kaygı düzeylerinin babaların ebeveynlik
stresi ve baba çocuk ilişkisi değişkenleri açısından incelenmesi amaçlanmıştır.
Araştırmanın örneklem grubunu 2022 yılında İstanbul ilinde yaşayan tesadüfi olarak
seçilen 48-72 aylık çocuğa sahip 300 baba oluşturmaktadır.
Araştırmada bağımsız değişkenlerin bağımlı değişken üzerindeki etkisini
incelemek üzere ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın verileri “Kişisel
Bilgi Formu”, “Okul Öncesi Kaygı Ölçeği”, “Ebeveynlik Stres Ölçeği” ve “Çocuk
Ebeveyn İlişki Ölçeği (Baba Formu)” ile toplanmıştır. Elde edilen verilerin normal
dağılım göstermesinden kaynaklı olarak farklılaşma testlerinde parametrik testler olan
bağımsız örneklemler için t testi ve tek faktörlü varyans analizi (ANOVA)
kullanılmıştır. Ayrıca araştırmanın bağımlı değişkeni ile bağımsız değişkenleri
arasındaki ilişkilerin belirlenmesi amacıyla Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon
Analizi ve bağımsız değişkenlerin bağımlı değişkeni yordama gücünü belirlemek
amacıyla Çoklu Doğrusal Regresyon Analizi yapılmıştır.
Araştırma sonucunda babaların mesleği, babaların eğitim durumu, babaların
çalıştığı iş ve kurumdan memnuniyet durumu, babaların çalışma durumu, babaların
evliliklerini değerlendirme durumu, evlilik süresi, babaların çocuklarıyla günde
ortalama birlikte geçirdikleri zaman ve çocuğun cinsiyeti değişkenlerinin çocukların
kaygı durumlarında bir farklılaşmaya neden olmadığı; babaların medeni durumları,
kendi streslerini değerlendirme durumları ve çocuklarıyla ilişkilerini algılama
düzeylerinin çocukların kaygı durumlarında anlamlı bir farklılaşmaya neden olduğu
görülmüştür. 48-72 aylık çocukların kaygı düzeyleri ile baba-çocuk ilişkisi arasında
zayıf düzeyde pozitif yönde ve ebeveynlik stresi ile orta düzeyde pozitif yönde anlamlı
bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca ebeveynlik stresi, baba-çocuk ilişkisi ve bu
ilişkinin uyumsuzluk, çatışma ve olumlu ilişki alt boyutlarının çocukların toplam
kaygı, sosyal kaygı, genellenmiş kaygı, ayrılık kaygısı, belirgin korkular düzeylerinin
anlamlı bir açıklayıcısı olduğu sonucu ortaya çıkmıştır.