z
Eğitim sistemimizde hedeflenen kazanımlara ulaşma adına belirli
dönemlerde “Eğitim Reformları” ismiyle çeşitli iyileştirme çalışmaları
gerçekleştirilmiştir. Bu reformların en kapsamlılarından birisi de 2004
yılında yapılan öğretimsel yaklaşımlardaki değişimdir. Öğreticilerin
merkezde konumlanıp öğrenenin pasif kaldığı eğitim anlayışıyla yürütülen
öğrenme-öğretme süreçlerini içeren öğretmen-merkezli geleneksel
yaklaşımlar, yerini öğrenenlerin aktif katılımı ile bilgiyi, öğrenme
sürecini yapılandırabildiği, öğreticilerin yol gösterici olarak eğitim
faaliyetlerini yönlendirdiği öğrenen-merkezli yaklaşımlara bırakmıştır.
Bu yeni yaklaşımla her ne kadar öğretimsel süreçlerde öğrenci merkezli
bir yapı uygulamaya konulsa da, bu değişimi sahada uygulayacak olan
öğretmenlerin de bu değişimi içselleştirmiş olup sınıf içi uygulamalarına
yansıtabiliyor olması büyük önem taşımaktadır. Bilim ve teknolojinin
vazgeçilmez olduğu günümüz dünyasında, değişimleri sınıf atmosferine
yansıtma adına eğitim-öğretim faaliyetlerini yürüten fen bilimleri
öğretmenlerinin de öğretimsel inanç sistemleri çok önemli bir yere sahiptir.
Bu araştırmada, nicel veri sağlayan ölçekler ile veriler toplanmış, veri
analizi yorumlayıcı ve tümevarımcı biçimde yapılmıştır. 113 fen bilimleri
öğretmeninin katılımıyla gerçekleştirilen bu araştırmada öğretmenlerin
öğrenme-öğretmeye ilişkin pedagojik ve epistemolojik inançlarının düzeyi,
çeşitli değişkenlere göre değişimi ve varsa aralarındaki korelasyonel
ilişkinin düzey ve anlamlılığına yönelik nicel analiz bulguları sunulmuştur.
Toplanan nicel veriler üzerinde yapılan analizler sonucu, fen bilimleri
*
İstanbul Aydın Üniversitesi, Türkiye,
[email protected]
** Dr. Öğr. Üyesi, İstanbul Aydın Üniversitesi, Türkiye,
[email protected] *** Doç. Dr., İstanbul Aydın Üniversitesi, Türkiye,
[email protected]
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
190
öğretmenlerinin öğretimsel inanç anlamında hangi noktada oldukları ve
bu inançlarını sınıf ortamına ne şekilde yansıttıkları ortaya çıkarılmaya
çalışılmıştır.
Anahtar kelimeler: Epistemolojik inanç, pedagojik inanç, öğrenen merkezli, öğretmen-merkezli, metaforik akıl yürütme.
Learning, Teaching and Information Perception of Science Teachers,
and Their Reflection in Class
Abstract
Our education system has seen various ‘Education Reforms’ in certain
periods of time for improvement. One of the most extensive of these
reforms is the change made in 2004 in educational approaches, which
has determined new roles for educators and students. The traditional
teacher-based approaches, including the learning-teaching process in
which educators are positioned at the center and the learner is passive,
are replaced by student-based approaches, in which educators are able to
structure information, the learning process and direct educational activities
with the active participation of students. Though a student-based structure
is applied in educational processes through this new approach, it is of great
importance that teachers who will be applying this change on the ground,
internalize this change and reflect it in class practices. In today’s world,
where science and technology are essentials, the educational belief systems
of science teachers, who carry out educational-teaching activities in efforts
to reflect changes to the class atmosphere, are of extreme importance. In
this study, the scales providing quantitative data have been collected, and
data analysis has been done in an interpretative and inductive manner. This
study, conducted with the participation of 113 science teachers, presents
quantitative analysis findings on the level of teachers’ pedagogical and
epistemological beliefs concerning learning-teaching, their change based
on various variables and, if any, the level and significance of correlational
relationship between them. As a result of the quantitative data collection,
effort has been made to reveal the point at which science teachers are in terms
of educational belief, and how they reflect this belief in the class atmosphere.
Keywords: Epistemological belief, pedagogical belief, student-based,
teacher-based, metaphorical reasoning.
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 191
GİRİŞ
Yaşadığımız dünyada bilim ve teknoloji alanındaki değişimlere uyum
sağlayabilmek, yeniliklerin ve gelişimin takipçisi olabilmek adına fen
bilimleri önemli bir yere sahiptir. Bu sebeple pek çok ülke fen bilimleri
öğretim programlarında iyileştirme çalışmaları başlatarak fen bilimleri
eğitimine verdikleri önemi göstermektedir (International Council for
Science, 2011). Cumhuriyetin ilanından günümüze kadar ülkemizde
de eğitim sistemimiz ve öğretim programları içerik bütünü ve yapısal
bütünlük anlamında birçok kez değişime uğramıştır.
Fen bilimleri eğitimi adına uluslararası seviye baz alınarak oluşturulan
Avrupa Komisyon Raporunda, öğrenenlerin fen, matematik, teknoloji
ve mühendislik alanlarında mesleki noktada ilerleyebilmeleri adına
gerçekleşen teknolojik gelişmelerin ve bu gelişmelerin ışığında oluşacak
tüm pazarların sınıf içi teorik ve felsefik içeriklere dahil edilmesi gerektiği
söylenmektedir (European Commission, 2015). Bu bağlamda 2018 yılı
fen bilimleri öğretim programında sıklıkla bahsedilen “mühendislik”,
“inovasyon” ve “fen, mühendislik ve girişimcilik uygulamaları” gibi
kavramların yer bulması, ülkemizde fen bilimleri programlarının
uluslararası seviyedeki reformlar referans alınarak yenilendiğini işaret
etmektedir (Deveci, 2018).
Fen öğretim programları 2005’te uygulamaya geçecek şekilde anlayış
ve müfredat içeriği anlamında değişmiş olup beraberinde 2013 ve
2018 yıllarında da değişime uğramıştır. 2005 yılından itibaren yapılan
değişiklikle öğrenen merkezli öğrenme yaklaşımı eğitim kurumlarımızda
uygulanılmaya başlamış ve yapılan bu değişikliklerin ders içi pratiklere
yansıması amacıyla öğrenenler ve öğreticiler adına yeni roller belirlenmiştir
(MEB, 2000). Bir öğretim programının oluşturulması, öğretim
kademelerinde hayata geçmesi ve değerlendirilmesi sürecinde öğreticilerin
önemli bir rolü vardır. Öğretim programı ne kadar iyi oluşturulmuş olursa
olsun, bu işin uygulayıcıları olan öğretmenler tarafından içselleştirilip
anlaşılmaması durumunda değişen öğretim programıyla hedeflenen
kazanımların gerçekleştirilmesi zorlaşır. Bununla birlikte yapılandırılan
öğretim programları paralelinde mesleki yeterliliği üst düzeyde donanımlı
öğreticilerin de yetiştirilmesi çok önemlidir (Akpınar, 2002).
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
192
Bir eğitim faaliyetinin başarısını etkileyen birçok faktör vardır. Ancak
bunlar içerisinde öğretmenin rolü özel bir öneme sahiptir. Çünkü öğretmenin
tutum ve davranışları öğrencinin motivasyonunu etkileyip, onun başarısına
doğrudan etki etmektedir. Öğretmenlerin tutum ve davranışlarını belirleyen
temel faktör ise mesleği ile ilgili algıları, pedagojik algıları ve yaşadığı iş
tatminidir (Açıkalın, 1995: 39). Bununla birlikte öğretmenlerin eğitimle
ilgili sahip oldukları inançların da büyük önem arz ettiği bilinmektedir.
Öğretmenlerin öğrenme ve öğretmeye ilişkin pedagojik inançları ve
zihinsel metaforları, sınıf içi öğretimsel süreçlere yansımaktadır (Afacan,
2011). Pedagojik yaklaşımların öğrenci ve eğitim algısı üzerindeki etkisini
istenilir seviyeye ulaştırmak adına, dönemsel olarak ülkemizde eğitim
reformları gerçekleştirilmiştir. Bu reformların öğretimsel yaklaşımlar
anlamında en köklülerinden birisi, 2005 yılında gerçekleştirilen değişim
hareketi olmuştur. Daha önce de belirtildiği gibi bu süreçle geleneksel
öğretim yöntemlerinin yerini öğrenciyi merkeze alan yapılandırmacı
yaklaşımlar almış, değişikliklerin ders içi pratiklere yansıması amacıyla
öğrenenler ve öğreticiler adına yeni roller belirlenmiştir (MEB, 2000). İşte
asıl önemli olan nokta da biçilen bu yeni rollerin hem öğrenci hem de
öğretmen çerçevesinde ne derecede içselleştirilmiş olmasıdır.
Yapılan araştırmalar öğretmen adaylarının eğitimle ilgili sahip oldukları
inançların çoğunun önceden oluştuğu ve genellikle geleneksel eğitim
deneyimlerini yansıttığını ifade etmektedir (Pajares, 1992; Phelan ve
McLaughlin, 1995; Wideen, Mayer-Smith ve Moon, 1998). İnançlara
sıkı şekilde bağlı olan öğretmen adayları, fikirleri üzerinde düşünme ve
sorgulama davranışlarını benimsemeyebilirler (Hatton ve Smith, 1995).
Bu noktada öğretmen yetiştirme sürecinin öğretmen adaylarının inançları
üzerinde yoğunlaşmasının önemli olduğu, böylece bu geleneksel inançların
değiştirilebileceğinden bahsedilmektedir (Yost, Forlenza-Bailey, 1999).
Ülkemizde Fen Eğitimi
Ülkemizde Fen Bilimleri Eğitiminde ve Programlarında Yapılan Reform
Çalışmaları
Fen Bilimlerinin toplumların ilerlemesinde, aynı zamanda ekonomik
olarak gelişiminde önemli bir yeri vardır. Bu nedenden ötürü ülkeler bilgi
ve teknoloji üretkenliğine yatkın bireyler yetiştirmek gayesiyle, bilim
ve teknoloji alanındaki gelişmelerden uzak kalmamak adına, gelişimin
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 193
devamlılığını sağlamak için fen bilimleri eğitimine oldukça önem
vermektedirler (Ayas, 1995; Ünal, 2003). Bu nedenle günümüzde fen
bilimleri eğitiminin kalite ve verimliliğini artırmak adına önemli adımlar
atılmıştır. Bu adımların birçoğu, gerçekleşen değişimlere uyumlu yeni
eğitim programlarının yapılandırılması şeklinde olmuştur (Ayas, 1995;
Ayas, Çepni, Akdeniz, 1993). Fen eğitimi adına eğitim programlarının
hedeflenen düzeyde yapılandırılması amacıyla yapılan benzeri girişimler,
ülkelerin gelişmesi için önemli bir temel oluşturmaktadır.
Ülkemizde fen eğitimi, değişimlerden etkilenmiş ve fen alanında
eğitimin niteliğini artırmak adına birçok reform yapılmıştır. Bu reform
hareketlerinden olan “Temel Eğitime Destek Projeleri” temelinde 2004‘te
ilköğretim kademesinde “Fen Öğretim Programı” yenileme çalışmaları
başlatılmıştır (MEB, 2005). Oluşturulan yeni öğretim programı 2005-
2006 eğitim-öğretim döneminde ülke genelinde uygulamaya konulmuştur.
Yeni fen öğretim programıyla hedeflenen, öğrenciye fen bilimlerine
dayalı mesleklerle ilgili gerekli bilgiyi sunmak, öğrencilerin meslek
tercihlerinde seçenek oluşturmak, öğrencinin yaşantı ve merak alanlarını
geliştirmelerini, bununla birlikte “öğrenmeyi öğrenmelerini” sağlamak,
öğrenme noktasında istekli olmaları adına gerekli ortamları hazırlamaktır.
Bununla birlikte fen eğitiminde öğrencilerin yaşantı içerisinde ortaya
çıkan problemleri analiz etmesi, bilgi ve akılcılığa değer vermesi,
sergilemiş olduğu davranışlarının sonuçlarını kabullenmesi gibi bilimsel
değerleri içselleştirmeleri de hedeflemektedir (Çepni, Ayvacı ve Bacanak,
2006). Yapılandırmacı kuramlar merkeze alınarak hazırlanan yeni öğretim
programında yer alan içerikler, öğrenenlerin yaş ve bilişsel seviyelerine
uyumlu olacak şekilde tasarlanmıştır. Fen öğretim programı için tasarlanan
kazanımlar, öğrencilerin bilişsel gelişim düzeylerine uygun biçimde
oluşturulmuş tutum ve değerlere, bilimsel süreç becerilerine ve fen, toplum
ve çevreye yönelik detaylı bir şekilde ifade edilmiştir (MEB, 2005).
Ülkemizde son olarak uygulamaya geçen “2018 Fen Bilimleri Öğretim
Programı’nda” öğrenenleri merkeze alan öğrenme ortamlarında (problem,
proje, argümantasyon, iş birliğine dayalı öğrenme vb.), fen bilimleri dersinin
yürütülmesi gerektiği belirtilmiştir. Öğrenenlerin bilgiyi içselleştirip kalıcı
öğrenmenin sağlanabilmesi adına, sınıf içerisinde oluşturulan ve sınıf
dışında yer alan öğrenme ortamlarının, araştırma ve sorgulamayı hedefleyen
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
194
öğrenme stratejisine göre tasarlanması gerekmektedir. Bu nedenle sınıf
dışı öğrenme ortamları da (okul bahçesi, bilim merkezleri, müzeler,
planetaryumlar, hayvanat bahçeleri, botanik bahçeleri, doğal ortamlar vb.)
tercih edilmelidir. Uygulanan fen bilimleri programıyla öğrenenlerden
istenen “proje tasarlama, model ve ürün oluşturma, ürünü tanıtma” gibi
çalışmalarını olabildiğince sınıf içerisinde ve öğretmen rehberliğinde
gerçekleştirmesidir. Öğrencileri bu etkinliklerin okul atmosferi içerisinde
akranları ile birlikte yapması beklenmektedir (MEB, 2018).
Fen Bilimleri Öğretim Programı, öğretim yaklaşımları ve faaliyetleri
açısından bütüncül bakış açısını kabul etmiş; öğrenenlerin kendi
öğrenmelerinden sorumlu olduğunu aynı zamanda eğitim-öğretim
sürecine aktif katıldıkları, araştırma-analiz ve sorgulamayla birlikte
bilginin transferine dayanan öğrenme kuramını esas almıştır. Ülkemizdeki
fen bilimleri programında amaçlanan öğretim sürecinde öğretmenin;
destekleyici, yol gösterici rolleri üstlenmesiyken öğrencinin; elde ettiği
bilginin kaynağını arayan, sorgulayıcı olan, açıklayabilen, tartışan ve ürüne
dönüştüren kişi olma rolünü üstlenmesidir. Bu programları uygulama
sürecinde öğrencilerin problemlere disiplinlerarası bakış açısıyla bakması
amacıyla, fen bilimlerinin teknoloji, matematik ve mühendislik alanlarıyla
bütünleştirilmesi sağlanmalıdır. Bu nedenle öğretmenlerin rolü, öğrencilere
bu disiplinlerarası etkileşimi ve bütünleştirmeyi sağlamak adına rehberlik
yaparak, öğrencilerin üst düzey bilişsel yapıya sahip olmalarını, ürün
geliştirebilmelerini, buluş ve inovasyon yapabilme seviyesine ulaşmalarını
sağlamaktır (MEB, 2018).
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Mesleki Gelişimi
Öğretmenlerin eğitim-öğretim alanında yapılan yeniliklerin sınıf ortamına
yansıtılması adına belirleyici bir rolü vardır. Sınıf düzeyinde değişimlerin
faaliyete geçme kapasitesi önemli ölçüde öğretmenlerin elindedir. Eğitim öğretim politikalarının sahadaki uygulayıcıları olarak öğretmenler, çoğu
zaman eğitim süreci içerisinde bu politikaları özyeterlilikleri bağlamında
yeniden tanımlar ve tanımladığı biçimde sınıf ortamına yansıtır. Sarason
(1971)’a göre öğretmenin ne yaptığı ve ne düşündüğü eğitim-öğretim
bağlamındaki değişimi belirlemektedir. Bu sebeple eğitim kapsamında
yapılacak reformların okul ortamında etkili olabilmesi için, öğretmenlerin
destek ve katılımını sağlayacak düzenlemelerin yapılıp, öğretmenlerin
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 195
değişime uyum sağlayabilmesi adına onların mesleki gelişimi paralelinde
ihtiyaç duydukları desteklerin verilmesi gerekmektedir.
Fen bilimleri öğretmenlerinin “mesleki gelişimleri”, aynı zamanda
mesleki gelişim paralelinde ihtiyaçlarının karşılanması ve niteliklerinin
artması adına önem arz etmektedir. Öğrenenlerin fen bilimleri akademik
başarılarının artmasında etkili olan en önemli unsurlardan biri de öğrencilere
eğitim veren öğretmenlerdir. Bu nedenle fen bilimleri öğretmenlerinin
mesleki gelişim süreçlerine odaklanılması gerekmektedir. 21. yüzyılda
toplumlara, bilgiye ulaşma yollarının gösterilmesi, öğretimin en önemli
işlevi olmuştur. Bu işlevin gerçekleşebilmesi adına içinde bulunduğumuz
dönemin ihtiyaçlarına göre aynı zamanda öğretimin hedeflediği unsurlar
ışığında kendini yenileyen, mesleğini severek yapan nitelikli öğretmenler
yetiştirilmelidir. Bu sebeple eğitim-öğretim hedeflerinde öğrenciye rol model olacak öğretmen adaylarının hizmet öncesi eğitimleri, öğretmenlik
mesleğine alınış aşamaları, öğretmenlik mesleğine geçişiyle birlikte sınıf
içi performansı kapsamında hizmet içinde geliştirilmesi son derece önemli
bir noktadır (Abazaoğlu vd., 2015).
Yapılandırmacı eğitim anlayışının kabul edilmesiyle fen bilimleri
öğretmenleri üzerine düşen görev ve sorumluluklar da artmıştır. Bu
bağlamda öğretmenin öğretim yöntem ve tekniklerinde farklı yaklaşımları
sınıf içerinde uygulayabilmesi için alanlarına daha hâkim olmaları zorunlu
bir hal almıştır. Yapılandırmacı eğitim kuramında fen bilimleri öğretmeni,
bilimsel süreç becerilerinde olduğu gibi hipotez oluşturma, tahmin
yürütme, nesneleri kurgulama, ihtiyaç duyulan soruları sorma, soruların
cevaplarını bulabilme adına araştırma yapma, hayal kurma ve keşif yapma
süreçleriyle ilgili deneyim sahibi olacak şekilde eğitim ortamında yer
almalıdır (O’Loughlin, 1992).
Öğretmen İnançları
Öğretmenlerin sahip olduğu inançlar, onların sınıf içi öğretimsel
uygulamalardaki algılarını, değerlendirmelerini ve davranışlarını
etkilemektedir. Bundan dolayı öğreticilerin ve öğretici adaylarının inanç
sistemlerini anlamak, mesleki hazırlığın ve öğretimin geliştirilmesi
noktasında önemli bir yer edinmektedir (Ashton ve Webb, 1986; Munby,
1987).
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
196
Pedagojik İnanç
Öğretmenler, öğrenmeye ve öğretmeye yönelik inançlarını ve öğrenmeye
ilişkin bilgi ve deneyimlerini sınıf içerisindeki ihtiyaçlar doğrultusunda
öğrenim yöntem ve metodlarına yansıtmaktadır. Sınıf içerisindeki bu
öğretimsel faaliyetler öğretmenlerin öğrenme ve öğretme süreçlerine
yönelik algı ve inançlarının eğilimlerinden doğrudan ya da dolaylı olarak
etkilenmektedir (Doğanay ve Sarı, 2003).
Putnam ve Borko’ya (2000) göre öğreticiler, öğretimi gerçekleştirmeye
ilişkin çaba ve eğilimlerinden zaman içinde uzak kalmaktadır. Buna
neden olarak ise sosyo-kültürel çevre, ekonomik daralmalar gibi nedenler
gösterilmektedir. Bu ve benzeri durumlar ise pedagojik inançları
etkilemektedir. Öğretmenler için öğretimsel faaliyetlerde gelişime destek
olabilecek yöntemlerden biri, öğreticilerin sınıf içerisinde uyguladıkları
metotlarla okulun yer aldığı sosyolojik alan arasındaki bağlantıyı kurarak
öğrenime ilişkin deneyimlerini ortaya çıkarmasıdır. Öğretici, ders
içerisindeki faktörlerden, sınıf ortamının fiziki yapısından, sınıf yönetimi
kabiliyetine değin tüm gereklilikleri öğretimsel süreçlere dahil ederek
eğitimsel faaliyetlerini sürdürür.
Eğitim sistemlerinin hedeflediği amaçları sınıf ortamına yansıtma, verimli
öğretimsel aşamaları oluşturma öğretmenlerin başta gelen görevleri
arasında yer almaktadır. Eğitim-öğretim faaliyetlerine ilişkin çalışmalar,
kavramsal içerik ve kurallara bağlı kalınarak gerçekleştirilmektedir.
Eğitimsel platformdaki amaçlar, materyaller, öğretimsel yaklaşımların
olgunlaştırılması ve fiiliyata geçme şekli içinde bulunduğumuz toplumun
felsefi değer yargıları ve psikososyal gereksinimleri ile bütünleşen pedagojik
esasları temel almaktadır (Alkan, 1987). Pedagojik temeller öğretenlerde
ihtiyaç duyulan seviyede olup, öğrenenlerin bilgiye yönelik tutumlarına
karşın öğretenlerin bilgiye karşı tutum ve inançlarının hangi yönde olduğu
sorulabilirse, öğretimsel noktada hedeflenen seviyeye erişme adına önemli
bir yol alınmış olabilir. Öğreticilerin yeterlilikleri, yeterliliğin kapsadığı
alan, aynı zamanda öğreticilerin hangi seviyede bu özelliklere sahip
olduğu ve bu kazanımları elde etme adına hangi süreçlerden geçmeleri
gerektiği önem arz etmektedir. Bu sebeple bu çalışmada, öğretmenlerin
eğitime yönelik pedagojik ve epistemolojik inançlarının etkisi konusunda
alanyazın taranmış, PİSÖ ve EİÖ adlı ölçeklerin belirli sayıda öğretmene
uygulanmasıyla elde ettiğimiz veriler paralelinde yapılacak araştırmalara,
öğreticilere ve eğitim kurumlarına tavsiye niteliğinde bilgiler paylaşılmıştır.
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 197
Epistemolojik İnanç
Epistemoloji terimi, “insan bilgisinin kökeni, doğası, sınırları, yöntem
ve gerekçeleri” şeklinde ifade edilebilir. Bir başka ifadeyle epistemoloji
kavramı, felsefenin bilgi sorunsalını ele alan, yani bilginin ne olduğunu ve
insanın nasıl bildiğini inceleyen bir çalışma alanıdır. Bilginin ne olduğu
ilk çağlardan günümüze değin filozoflar, eğitimciler ve bilim insanları
tarafından ilgi çekici bir konu olarak irdelenmiştir. Bilgi kavramını
anlamlandırmaya çalışan ve disiplin olarak bilgi felsefesini ifade eden
kavram olan epistemoloji ilk defa James Frederick Ferrier isminde İskoç
bir düşünür tarafından 19. yüzyılın yarısında kullanılmıştır (Cevizci, 2012).
Kişilerin bilginin ne olduğunu, bilme ve öğrenmenin nasıl gerçekleştiğini
ifade eden öznel inançları, genel anlamıyla epistemolojik inançlar olarak
ifade edilmektedir. Epistemolojik inançlar, “bilgi nedir?”, “bilgi nasıl
kazanılır?”, “bilginin kesinlik derecesi nedir?”, “bilgi için sınırlar ve
kriterler nelerdir?”, “bilgi, öğrenenin dışında gerçekleşen ve disiplin
alanlarının otorite figürleri (uzmanlar) tarafından öğrenene yüklenmesi
sonucu kazanılan bir şey midir, yoksa disiplin alanlarının dışında etkileşim
ile mi elde edilen bir şeydir?” şeklindeki bireysel görüşleri yansıtmaktadır.
Bilginin anlamlandırılması, algılanması ve içselleştirilmesi süreci olarak
ifade edildiğinde; epistemolojik inanışların kişilerin tutum ve davranışları
üzerinde etki yaratmaması olanaksızdır. Bu bağlamda, kişilerin olumlu
tutum ve davranış sergilemesinde sahip olduğu epistemolojik inanç
biçiminin önem arz ettiği ortaya çıkmaktadır (Demir ve Akınoğlu, 2010).
Merkezi görüldüğünden dolayı epistemolojik inançlar, öğrenme ve
öğretmeye yönelik inançları etkilemektedir. Bireylerin yapılandırdıkları
karar ve oluşturdukları yargıların arka planında sahip olunan inançlar
bulunmakta ve bu inançlar bireylerin tepkilerini etkilemektedir. Öğretmenler
yaptıkları öğretimin her bir aşamasında tutum ve davranışlarını etkileyen
pek çok karar vermektedir ve bu kararların çoğu epistemolojik inançların
etkisiyle oluşmaktadır. Epistemolojik inançları bireylerin bilgi ve öğrenme
ile ilişkili inançları olarak tanımlayan Schommer (1990), bu inançları
sadece bilgi temelinde yorumlamamış, öğrenme ve öğretim boyutlarının
önemine dikkat çekmiştir. Son zamanlarda yapılan araştırmalarda da,
epistemolojik inançların öğrenme ve öğretim uygulamaları üzerinde
önemli etkiler ortaya koyduğu belirtilmektedir.
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
198
Metafor ve Metaforik Akıl Yürütme
Metafor kelimesi Grekçe metaphoradan gelir; öte ve taşımak
kavramlarından oluşmaktadır. Sözlük anlamında ise; benzetme, mecaz,
eğretileme anlamını taşımaktadır. Metafor ile kastedilen, herhangi bir
kavram, olgu veya olayın başka bir kavram, olgu veya olayla benzetilerek
açıklanmasıdır (Oxford ve arkadaşları, 1998). Metafor olgusu son yıllarda
eğitimciler tarafından daha fazla dikkat çeken bu nedenden dolayı da önem
verilen bir öğretim tekniği olmuştur. Metafor kavramına gösterilen bu ilgi
kavramalara yönelik metafor incelemelerinin yapıldığı çalışmalarda da
artış gözlenmesine neden olmuştur.
Herhangi bir kavramın ya da düşüncenin, benzerlik noktasında çok yakın
özelliklere sahip bir başka ifade veya sözcük öbesiyle anlatılması ya da ifade
edilmesine metafor diyebiliriz. Bu farklı ifade edişteki amaç, anlatımda
üslup kolaylığı ve güzelliği sağlamak olarak ifade edilebilir. Başka bir
ifadeyle metafor, kavramları, olguları, terimleri daha iyi, daha güzel ifade
etmek amacıyla farklı bir manada kelimeyle ilişkilendirerek benzetme
yapılmasıdır. Metaforlar öğretimsel algılayışlarımızı zenginleştirmek
adına başvurulan teoriksel düşünce şeklinin yaratıcı bir sonucudur. Bu
nedenle öğretmen metaforları çalışmaları, mesleki tanımlamaları ve
eğitimsel içerik ve uygulayışların teorik zemindeki yerini görmek adına
kavramlar ve uygulamalar arasındaki ilişkileri araştırmak için uygun bir
araçtır. Eğitim-öğretim adına metaforik kavram ve olguları araştırmak,
öğretmenlerin sınıf içerisinde sahip olduğu roller, öğrenenler ve öğretimle
ilgili inançları aynı zamanda varsayımlarının altında yatanları ortaya
çıkarmak için başvurulan bir yöntemdir (Aydın, 2006).
Bilimsel çalışmaların keşif noktasına ulaşması sırasında metafor çoğu kez
sonuca ulaşma noktasında yardım etmiş ve bu çalışmalarda sürecin bir
parçası olarak ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte metaforlar bildiğimiz bir
yola çıkarak bilmediğimiz şeyler için akıl yürütme süreci adına önemli
bir kaynak olmuştur. Böylece metaforik akıl yürütmeyle ortaya konulan
benzetmeler, analojiler şeklinde adlandırılsa da, ilgili çalışmalarda
metafor biçiminde ortaya çıkmaktadır. Metaforlar, beklenmedik, sıra dışı
yönleriyle de öğretimsel süreçlerde yer bulmaktadır. Bir metafor yeniden
oluştuğunda önceden oluşturulmuş anlam bir daha yapılandırılıp, farklı
düşünme biçimleri oluşturulabilir ve hatta öğrenilenin bütünüyle yeniden
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 199
şekillenmesine neden olabilir. Metaforlar soyut fikirleri somutlaştırmakla
birlikte, duygu ve düşünceleri de bütünleştirici bir rol oynamaktadır,
bundan dolayı metaforlar, öğrenmenin zihinsel ve duyuşsal alanları
arasında bağlantı sağlama görevi görmektedir de denebilir. Metaforik
düşünme başka olay ve durumdan yola çıkarak karmaşık bir olay veya
durumu aydınlatma adına kavramsal bir araç olarak kullanılmayı ifade
etmektedir. Metaforlar öğretmenlerin sınıf içi pratikleri adına öğrenme öğretme süreçlerinde belli durumlara ilişkin güçlü “pedagojik araç” olma
temelinde sahip oldukları düşünsel sembolleri ortaya çıkarma, anlama,
değiştirme noktasında kullanılabilir (Saban, 2008).
Bu çalışmada, öğretmenlerin öğrenmeye, öğretmeye ve bilgiye yönelik
inançlarını, bu inançlarının sınıf içi pratiklere yansıyıp yansımadığını
ortaya koyabilmek adına metaforlardan yararlanılmıştır. Öğretmenlerin
sahip oldukları pedagojik inançlarının sınıf içi pratiklerine yansımasını
anlamaya çalışmak için sözkonusu metaforlardan kendilerine en yakın
olanı seçmeleri ve sınıf içi performanslarına ve öğrenmeye, öğretmeye ve
bilgiye yönelik inançlarını yansıtan metafor oluşturmaları beklenmektedir.
YÖNTEM
Bu çalışmada üç araştırma sorusu ele alınmıştır:
Araştırma sorusu: 1 (AS: 1): Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme öğretmeye ve bilgiye yönelik inanç sistemlerinin (teorilerinin, algılarının,
tecrübelerinin) yöneylemleri (öğrenen-merkezli vs. öğretmen-merkezli)
nasıldır?
Araştırma sorusu: 2 (AS: 2): Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme öğretmeye ve bilgiye yönelik inanç sistemlerinin yöneylemlerini hangi ana
etmenler (“cinsiyet”, “tecrübe”, “gelir düzeyi”, “anne”, “baba” ve “kendi
eğitim” düzeyi ve “bölüm türüne”) etkilemektedir?
Araştırma sorusu: 3 (AS: 3): Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme öğretmeye ve bilgiye yönelik inanç sistemlerinin yöneylemlerinin sınıf
içine olası yansımaları nasıldır?
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
200
Araştırma Yaklaşımı
Bu araştırma küçük ölçekli bir tarama modelidir. Bilindiği üzere tarama
modelleri farklılaşabilmektedir. Bu araştırmada amaç genel bir tarama
yapmaktır. Araştırma yaklaşımı literatüründe genel tarama modeli temelde
iki türden oluşur. Bunlar ilişkisel tarama modeli ve tekil tarama modelidir
(Büyüköztürk, 2011). İlişkisel tarama modelleri, genellikle korelasyonel
araştırmaları ya da karşılaştırma araştırmalarını oluşturmaktadır. Tekil
tarama modelleri de iki türden oluşmaktadır: İzleme araştırmaları ve
kesitsel araştırmalar (Büyüköztürk, 2011). İzleme araştırmaları, zamana
dayalı bir şekilde gerçekleştirilir ve özellikli bir grubun belirli bir zaman
aralığında uzun bir süre izlenmesi ile o grup adına çeşitli değişkenlerin
nasıl değiştiği ve neden değiştiği sorularını cevaplamaya çalışır. İzleme
ve eğilim belirleme araştırmaları, genellikle ciddi maliyet ve araştırmacı
tarafında efor ve zaman gerektirir. Bu çalışmada ise amaç belirli bir grubu
uzun bir süre izlemek değil, kısa süreli ya da anlık bir saptama yapmak
amacıyla fen bilimleri öğretmenlerinin reform temelli girişimlerden ne
kadar etkilendiğinin belirlenmesi ya da yordanmasıdır. Özellikle tekil
tarama yaklaşımında anlık durum saptamaları yapılabilmektedir. Bu
yaklaşımda bir grup üzerinde bir anda yapılacak gözlemler ya da ölçümler
aracılığı ile şu sorulara yanıt aranabilir: “Ne idi?”, “Nedir?”, “Ne ile
ilgilidir?” (Büyüköztürk, 2011). Dolayısıyla bu araştırmanın amaçlarına
en çok uyum sağlayan araştırma yaklaşımı tekli tarama modellerinden
kesit alma yaklaşımıdır. Tekli kesit alma tarama modeli, nicel verilere
ihtiyaç duyar. Bu çalışmada üç farklı veri toplama aracı ile fen bilimleri
öğretmenlerinden nicel veriler toplanmıştır.
Katılımcılar
Bu çalışmanın katılımcılarını 113 (Kadın = 70; Erkek = 43) hizmet içi
fen bilimleri öğretmeni oluşturmaktadır. Katılımcılar İstanbul ilinin farklı
devlet okullarında görev yapan ya ilköğretim ya da ortaöğretim (fizik,
kimya, biyoloji) düzeyinde fen bilimleri derslerini yürüten öğretmenlerdir.
Veri Toplama Araçlarının Gerekçesi ve Veri Toplama Süreçleri
Bu çalışmanın üç araştırma sorusuna cevap verebilmek için farklı veri
toplama araçlarından faydalanılmıştır. Bunlar Tablo 1’de de ayrıntılı bir
şekilde gösterildiği üzere Pedagojik İnanç Sistemleri Ölçeği (PİSÖ),
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 201
Öğrenmeye Yönelik Epistemolojik İnanç Ölçeği (ÖYEİÖ) ve Metaforik
Akıl Yürütme Ölçeği’dir (MAYÖ). Her bir ölçeğin/veri toplama aracının
bu çalışma bağlamında hangi araştırma amaçlarına hizmet ettiği, araştırma
sorusu bazında Tablo 1’de görülebilir.
Tablo 1. Toplanan Verilerin Özeti, Çalışmadaki Yeri ve Amacı
Verinin
türü
Veri toplama
aracı Verinin toplanma amacı Verinin
kaynağı
Araştırma
sorusu
(AS)
Nicel
Pedagojik
İnanç
Sistemleri
Ölçeği (PİSÖ)
Katılımcıların öğrenme
ve öğretme olgularına
yönelik teorilerinin,
algılarının ve inançlarının
ve bunların eğilimlerinin
“anlık” belirlenmesi
ve bunların hangi
moderatör etmenlerden
etkilendiğinin tespit
edilmesi
Fen
bilimleri
öğretmenleri
AS: 1
AS: 2
Nicel
Öğrenmeye
Yönelik
Epistemolojik
İnanç Ölçeği
(ÖYEİÖ)
Katılımcıların bilginin
neliğine ve nasıllığına
yönelik teorilerinin,
algılarının ve
inançlarının ve bunlara
yönelik eğilimlerin
“anlık” belirlenmesi
ve bunların hangi
moderatör etmenlerden
etkilendiğinin tespit
edilmesi
Fen
bilimleri
öğretmenleri
AS: 1
AS: 2
Nicel
Metaforik
Akıl Yürütme
Ölçeği
(MAYÖ)
Katılımcıların pedagojik
ve epistemolojik
inançlarının kontrol ettiği
sınıf içi pratiklerinin
yordanması
Fen
bilimleri
öğretmenleri
AS: 3
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
202
PİSÖ, ÖYEİÖ ve MAYÖ için Güvenirlik Testleri
Tablo 2. Tüm Ölçeklere Ait Cronbach Alpha Güvenirlik Katsayıları
ÖLÇEK TÜRÜ
Cronbach
Alpha
Katsayısı
Standardize edilmiş
Cronbach Alpha Katsayısı
Madde
sayısı
PİSÖ ,863 ,867 26
ÖYEİÖ ,866 ,837 21
MAYÖ ,789 ,851 20
Tüm ölçeklere ait maddeler arası iç tutarlılık katsayısı ya da Cronbach
Alpha Katsayısı Tablo 2’de sunulmuştur. Görüldüğü üzere hem PİSÖ
(r=.867) hem ÖYEİÖ (r=.837) hem de MAYÖ’den (r=.851) elde edilen
skorlar, en azından bu çalışma bağlamında, güvenilirdir.
Veri Analizi Süreçleri
Her bir araştırma sorusu için çeşitli veri analizleri gerçekleştirilmiştir. Tablo
3’te de görüldüğü üzere, AS: 1 için basit frekans ve oranlama-karşılaştırma
analizleri iki araştırma amacına hizmet edecek şekilde gerçekleştirilmiştir.
AS: 1 için yapılan betimsel analizlerle katılımcıların öğrenme-öğretmeye
ve bilginin neliğine ve nasıllığına yönelik zaman içinde oluşturdukları
teorilerin/inançların yöneylemleri (öğrenci-merkezli vs. öğrenen-merkezli)
belirlenmiştir. Bu araştırmada, ikinci araştırma sorusu kapsamında çeşitli
sosyo-demografik değişkenlerin etkisinin incelenmesi amacıyla çeşitli
varyans analizleri gerçekleştirilmiştir. Son olarak üçüncü araştırma sorusu
kapsamında çeşitli korelasyon analizleri gerçekleştirilmiştir.
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 203
Tablo 3. Veri Analizi Aşamaları, Süreçleri ve Amaçları
Araştırma
sorusu
Analiz
türleri Kullanılan yaklaşım Analizin amacı
AS: 1 Betimsel
Basit frekans
ve oranlama karşılaştırma
analizleri
1. Katılımcıların öğrenme ve
öğretme olgularına yönelik
teorilerinin, algılarının ve
inançlarının ve bunların
eğilimlerinin “anlık” belirlenmesi
2. Katılımcıların bilginin ne ve
nasıl oluşuna yönelik teorilerinin,
algılarının ve inançlarının ve
bunlara yönelik eğilimlerin
“anlık” belirlenmesi
AS: 2
Betimsel,
korelasyonel,
varyans
Basit frekans
ve oranlama karşılaştırma
analizleri, Pearson
korelasyon
analizleri, bağımsız
örneklemler için
t testi analizleri,
tek yönlü ANOVA
yaklaşımı (tek yönlü
varyans analizi
yaklaşımı)
Katılımcıların öğrenme ve
öğretme olgularına yönelik
teorilerinin, algılarının ve
inançlarının hangi moderatör
etmenlerden etkilendiğinin tespit
edilmesi
Katılımcıların bilginin ne ve
nasıl oluşuna yönelik teorilerinin,
algılarının ve inançlarının
hangi moderatör etmenlerden
etkilendiğinin tespit edilmesi
AS: 3 Betimsel,
korelasyonel
Basit frekans
ve oranlama karşılaştırma
analizleri, Pearson
korelasyon
analizleri
Katılımcıların pedagojik ve
epistemolojik inançlarının kontrol
ettiği sınıf içi pratiklerinin
yordanması, PİSO-ÖYEİÖ MAYÖ’nün birleştirilmesi ve
etkileştirilmesi
Bütün analizler SPSS 20.0 programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
Öncelikle veri seti Excel© programına işlenmiş, sonrasında ise SPSS ara
yüzüne aktarılmıştır. Tüm veri analizlerinden önce kayıp veri analizleri
gerçekleştirilmiştir. Büyük oranda işaretleme yapmayan katılımcılardan
elde edilen eksik veriler analiz kapsamının dışında tutulmuştur. Analizlerin
istatistiki geçerliliğinin garantilenmesi için bir alan bir de istatistik
uzmanından görüşler alınmıştır.
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
204
BULGULAR VE YORUMLAMALAR
Bu araştırma, temelde üç amaca hizmet etmektedir. Öncelikle katılımcıların
öğrenme-öğretmeye yönelik pedagojik ve epistemolojik inançlarının
yöneylemleri belirlenmeye çalışılmıştır. Bu yöneylemler ya da eğilimler
bu çalışma bağlamında diğer çalışmaların da önerdiği üzere üç kategoride
ele alınmıştır: “öğretmen merkezli”, “öğrenen merkezli” ve “geçiş
bölgesi”. Katılımcıların öğrenme öğretmeye yönelik pedagojik inançlarını
yordayan ya da belirleyen bir diğer değişken olarak epistemolojik inançlar
ise “düşük”, “orta” ve “yüksek” olarak sınıflandırılmıştır. Hem PİSÖ’den
hem de EİÖ’den elde edilen veriler, öncelikle ayrıntılı bir şekilde betimsel
analizlere tabi olmuştur. Buradaki temel amaç, çeşitli değişkenlerin
işe koşulduğu varyans analizlerinden önce katılımcı fen bilimleri
öğretmenlerinin pedagojik ve epistemolojik inançlarının yöneylemlerini
yukarıda bahsi geçen kategoriler aracılığıyla betimlemektir. Sonrasında
ikincil bir amaç olarak hem PİSÖ’den hem de ÖYEİÖ’den elde edilen
veriler çeşitli sosyo-demografik değişkenler açısından karşılaştırılmıştır.
Son olarak ise katılımcı fen bilimleri öğretmenlerinin “inançları” ve
“pratikleri” arasındaki ilişkilerin anlaşılması için katılımcıların metaforik
akıl yürütmeleri (üçlü metaforlar) ile öğrenme, öğretme (PİSÖ puanları)
ve bilginin doğasına yönelik kişisel teorileri (ÖYEİÖ puanları) arasındaki
ilişkiler yordanmıştır.
Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretme süreçlerine ilişkin
pedagojik ve epistemolojik inançları çeşitli demografik değişkenlere
göre değişiminin istatistiksel anlamlılığını belirleme amaçlı yapılan
analizler sonucu ulaşılan nicel bulgular, ayrı başlıklar halinde detaylı
olarak sunulmuştur. Bu süreçte ilk olarak araştırmaya katılan fen bilimleri
öğretmenlerinin PİSÖ ve EİÖ’ye verdikleri yanıtlardan elde edilen veriler
üzerinde normallik testi yapılmış, ardından ise PİSÖ ve EİÖ verilerine dair
betimsel istatistik sonuçları paylaşılmıştır.
Tablo 4. Kolmogorov-Smirnov Normallik Testi Sonuçları
N S.S. Z p
PİSÖ puanları 113 103,65 8,83 0,627 ,827
EİÖ puanları 113 76,97 7,36 0,878 ,423
p>,05
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 205
Tablo 4’e göre, çalışma grubundan toplanan verilerin (PİSÖ ve EİÖ
puanları) normal dağılım gösterdiği (p>,05) tespit edilmiştir. Test
puanlarının normal dağılım göstermesi, veriler üzerinde parametrik testlerin
uygulanması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Fen bilimleri öğretmenlerinin
PİSÖ ve EİÖ’den aldığı puanlara ilişkin betimsel istatistikler ise Tablo 5’te
verilmiştir.
Tablo 5. PİSÖ ve EİÖ Puanlarına Ait Betimsel İstatistikler
N Minimum Maximum Ortalama Standart sapma
Pedagojik inanç 113 67,00 125,00 103,65 8,83
Epistemolojik inanç 113 58,00 93,00 76,97 7,36
Tablo 5’te verilen betimsel istatistik değerlerine göre, araştırmaya katılan
fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik pedagojik
inançlarının (XPİSÖ=103,7), ortalama değer olan (78,00)’dan yüksek
olduğunu ortaya çıkarmıştır. PİSÖ toplam ortalama puanları için minimum
değer (67) iken, maksimum değer ise (125) olarak bulgulanmıştır. Fen
bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik epistemolojik
inançlarının (XEİÖ=76,9)’da aynı şekilde ortalama değer olan (63,00)’dan
yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. EİÖ toplam ortalama puanları için
minimum değer (58) iken, maksimum değer ise (93) olarak tespit edilmiştir.
İlgili bulgular, araştırmaya dahil olan öğretmenlerin ağırlıklı olarak
öğrenci merkezli pedagojik ve epistemolojik inançlara sahip olduklarını
göstermektedir.
Fen bilimleri öğretmenlerinin Pedagojik İnançlarının Değişimine
İlişkin Bulgular
Araştırmaya katılan fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye
yönelik pedagojik inançlarının; cinsiyet, tecrübe, gelir düzeyi, anne, baba
ve kendi eğitim düzeyi ve bölüm türüne göre değişimini belirlemek için
yapılan nicel analizlerde ulaşılan bulgular, belirli tabloların da yardımıyla
detaylı bir şekilde sunulmuştur. Burada ilk olarak pedagojik inançların
cinsiyet değişkenine göre değişiminin anlamlılığına yönelik t-testi
sonuçları, Tablo 6’da verilmiştir.
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
206
Tablo 6. PİSÖ Ortalama Puanlarının Cinsiyete Göre T-Testi Sonuçları
Pedagojik inanç
Değişken N S.S. S.D. t p
Kadın 70 103,8 8,98 111 ,222 ,825 Erkek 43 103,4 8,66
p>.05
Tablo 6’da verilen analiz sonuçlarına göre, fen bilimleri öğretmenlerinin
öğrenme-öğretmeye yönelik pedagojik inançları, cinsiyete göre anlamlı
bir farklılık göstermemektedir [t(111)=,22, p>.05]. Bu iki grup arasında
anlamlı bir farklılık olmamasına rağmen kadın fen bilimleri öğretmenlerinin
pedagojik inançlarının, erkek fen bilimleri öğretmenlerininkine göre daha
yüksek olduğu görülmüştür. Bu bulgu, pedagojik inançlar ile cinsiyet
arasında kadın öğretmenler lehine, fakat anlamlı olmayan bir ilişkinin
olduğu şeklinde de yorumlanabilir. Cinsiyet ile pedagojik inançlar
arasındaki ilişkinin istatistiksel anlamlılığına yönelik elde edilen t-testi
analiz bulgularına ek olarak, cinsiyetin pedagojik inançlar üzerinde
açıkladığı varyans oranını belirlemek için etki büyüklüğü (eta-kare)
katsayısı da hesaplanmıştır. Buna göre cinsiyet için hesaplanan değer
.001 şeklindedir. Buradan çıkarılacak sonuç, cinsiyetin pedagojik inançlar
üzerindeki etkisinin küçük düzeyde olduğudur. Buna göre cinsiyet
değişkeninin pedagojik inanç üzerindeki açıkladığı varyansın %0,1
ve şeklinde olduğu söylenebilir (Büyüköztürk, 2012: 44). Özetle, fen
bilimleri öğretmenlerinin pedagojik inançlarında meydana gelen varyansın
çoğunluğu, cinsiyet dışında kalan değişkenler tarafından açıklanmaktadır.
Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik pedagojik
inançlarının tecrübe değişkenine göre değişiminin istatistiksel anlamlılığını
belirleme amaçlı yapılan tek yönlü varyans analizi sonuçları, Tablo 7 ve
Tablo 8’te verilmiştir.
Tablo 7. Pedagojik İnançların Tecrübe Değişkenine Göre
Betimsel İstatistikleri
Tecrübe N X S.S.
1-5 yıl 29 104,7 11,53
6-10 yıl 35 104,0 7,78
11-15 yıl 24 102,1 7,40
15 yıl ve üzeri 25 103,5 8,13
Toplam 113 103,6 8,83
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 207
Analiz sonuçları, fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik
pedagojik inançlarının tecrübeye göre anlamlı bir şekilde değişmediğini
göstermektedir, F (3, 113) = 0,40, p>,05. Diğer bir deyişle fen bilimleri
öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik pedagojik inançları, tecrübe
değişkenine göre anlamlı bir şekilde farklılaşmamaktadır.
Tablo 8. Pedagojik İnançların Tecrübe Değişkenine Göre Tek Yönlü
Varyans Analizi Sonuçları
Kareler toplamı S.D Kareler ortalaması F p Anlamlı fark
Gruplar arası 94,288 3 31,429 ,397 ,755 Yok
Grup içi 8631,252 109 79,186
Toplam 8725,540 112
p>.05
Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik pedagojik
inançlarının tecrübeye göre değişimine dair bulguları gösteren Tablo 8’de,
gruplar arasında anlamlı bir farklılık çıkmamasına rağmen tecrübeleri 1-5
yıl arasında olan katılımcıların pedagojik inançlarının (X=104,7) diğer
üç tecrübe grubundaki katılımcılara göre daha öğrenci merkezli olduğu
belirlenmiştir. Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik
pedagojik inançlarının gelir düzeyine göre değişiminin istatistiksel
anlamlılığını belirleme amaçlı yapılan tek yönlü varyans analizi sonuçları,
Tablo 9 ve Tablo 10’da verilmiştir.
Tablo 9. Pedagojik İnançların Gelir Düzeyi Değişkenine Göre Betimsel
İstatistikleri
Gelir düzeyi N X S.S.
2501-3500 1 106,0 .
3501-4500 4 102,3 7,18
4501-5500 27 101,6 10,55
5501-6500 48 104,8 9,17
Diğer 33 103,8 6,94
Toplam 113 103,6 8,83
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
208
Analiz sonuçları, fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye
yönelik pedagojik inançlarının gelir düzeyine göre anlamlı bir şekilde
değişmediğini göstermektedir, F (4, 113) = 0,58, p>,05. Diğer bir deyişle fen
bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik pedagojik inançları,
gelir düzeyi değişkenine göre anlamlı bir şekilde farklılaşmamaktadır.
Tablo 10. Pedagojik İnançların Gelir Düzeyine Göre Tek Yönlü Varyans
Analizi Sonuçları
Kareler toplamı S.D Kareler ortalaması F p Anlamlı fark
Gruplar arası 182,584 4 45,646 ,577 ,680 Yok
Grup içi 8542,955 108 79,101
Toplam 8725,540 112
p>.05
Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik pedagojik
inançlarının gelir düzeyine göre değişimine dair bulguları gösteren Tablo
10’da, gruplar arasında anlamlı bir farklılık çıkmamasına rağmen gelir
düzeyi 2501-3500 TL ve 5501-6500 TL şeklinde olan katılımcıların
pedagojik inançlarının diğer katılımcılara göre daha yüksek olduğu
belirlenmiştir. Fakat gruplar arasında anlamlı fark olmaması, gelir
düzeyinin pedagojik inançları anlamlı bir şekilde etkilemediği sonucunu
ortaya çıkarmaktadır. Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye
yönelik pedagojik inançlarının anne eğitim düzeyine göre değişiminin
istatistiksel anlamlılığını belirleme amaçlı yapılan tek yönlü varyans
analizi sonuçları, Tablo 11 ve Tablo 12’de verilmiştir.
Tablo 11. Pedagojik İnançların Anne Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre
Betimsel İstatistikleri
Anne eğitim düzeyi N X S.S.
Okumaz-yazmaz 9 104,9 9,31
Okur-yazar 13 106,9 7,51
İlkokul mezunu 48 103,4 10,23
Ortaokul mezunu 32 101,8 6,83
Ön lisans 8 103,3 7,59
Lisans 3 110,3 9,82
Toplam 113 103,6 8,83
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 209
Analiz sonuçları, fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye
yönelik pedagojik inançlarının anne eğitim düzeyine göre anlamlı bir
şekilde değişmediğini göstermektedir, F (5, 113)=1,01, p>,05. Diğer
bir deyişle fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik
pedagojik inançları, anne eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir
şekilde farklılaşmamaktadır.
Tablo 12. Pedagojik İnançların Anne Eğitim Düzeyine Göre Tek Yönlü
Varyans Analizi Sonuçları
Kareler toplamı S.D Kareler ortalaması F p Anlamlı fark
Gruplar arası 392,104 5 78,421 1,007 ,417 Yok
Grup içi 8333,435 107 77,883
Toplam 8725,540 112
p>.05
Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik pedagojik
inançlarının anne eğitim düzeyine göre değişimine dair bulguları
gösteren Tablo 12’de, gruplar arasında anlamlı bir farklılık çıkmamasına
rağmen annesi lisans mezunu (X=110,3) olan katılımcıların pedagojik
inançlarının diğer katılımcılara göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir.
Fakat gruplar arasında anlamlı fark olmaması, anne eğitim düzeyinin
pedagojik inançları anlamlı bir şekilde etkilemediği sonucunu ortaya
çıkarmaktadır. Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik
pedagojik inançlarının baba eğitim düzeyine göre değişiminin istatistiksel
anlamlılığını belirleme amaçlı yapılan tek yönlü varyans analizi sonuçları,
Tablo 13 ve Tablo 14’te verilmiştir
Tablo 13. Pedagojik İnançların Baba Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre
Betimsel İstatistikleri
Baba eğitim düzeyi N X S.S.
Okumaz-yazmaz 1 94,00 .
Okur-yazar 4 109,5 9,47
İlkokul mezunu 35 104,1 11,54
Ortaokul mezunu 44 103,5 6,88
Ön lisans 20 102,2 7,34
Lisans 9 104,4 8,56
Total 113 103,6 8,83
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
210
Analiz sonuçları, fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye
yönelik pedagojik inançlarının baba eğitim düzeyine göre anlamlı bir
şekilde değişmediğini göstermektedir, F (5, 113) = 0,72, p>,05. Diğer
bir deyişle fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik
pedagojik inançları, baba eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir
şekilde farklılaşmamaktadır.
Tablo 14. Pedagojik İnançların Baba Eğitim Düzeyine Göre Tek Yönlü
Varyans Analizi Sonuçları
Kareler toplamı S.D Kareler ortalaması F p Anlamlı fark
Gruplar arası 285,375 5 57,075 ,724 ,607 Yok
Grup içi 8440,165 107 78,880
Toplam 8725,540 112
p>.05
Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik pedagojik
inançlarının baba eğitim düzeyine göre değişimine dair bulguları gösteren
Tablo 14’te, gruplar arasında anlamlı bir farklılık çıkmamasına rağmen
babası okuryazar (X=109,5) olan katılımcıların pedagojik inançlarının
diğer katılımcılara göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Fakat gruplar
arasında anlamlı fark olmaması, baba eğitim düzeyinin pedagojik
inançları anlamlı bir şekilde etkilemediği sonucunu ortaya çıkarmaktadır.
Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik pedagojik
inançlarının eğitim düzeyine göre değişiminin istatistiksel anlamlılığını
belirleme amaçlı yapılan tek yönlü varyans analizi sonuçları, Tablo 15 ve
Tablo 16’da verilmiştir.
Tablo 15. Pedagojik İnançların Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre
Betimsel İstatistikleri
Eğitim düzeyi N X S.S.
Lisans 105 103,8 8,86
Lisansüstü 7 101,4 9,38
Doktora 1 103,0 .
Total 113 103,6 8,83
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 211
Analiz sonuçları, fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye
yönelik pedagojik inançlarının eğitim düzeyine göre anlamlı bir şekilde
değişmediğini göstermektedir, F(2, 112) = 0,24, p>,05. Diğer bir deyişle Fen
bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik pedagojik inançları,
eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir şekilde farklılaşmamaktadır.
Tablo 16. Pedagojik İnançların Eğitim Düzeyine Göre Tek Yönlü Varyans
Analizi Sonuçları
Kareler toplamı S.D Kareler ortalaması F p Anlamlı fark
Gruplar arası 37,635 2 18,818 ,238 ,788 Yok
Grup içi 8687,905 110 78,981
Toplam 8725,540 112
p>.05
Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik pedagojik
inançlarının eğitim düzeyine göre değişimine dair bulguları gösteren
Tablo 16’da gruplar arasında anlamlı bir farklılık çıkmamasına rağmen
lisans mezunu (X=103,8) olan katılımcıların pedagojik inançlarının diğer
katılımcılara göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Fakat gruplar arasında
anlamlı fark olmaması, eğitim düzeyinin pedagojik inançları anlamlı
bir şekilde etkilemediği sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Fen bilimleri
öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik pedagojik inançlarının bölüm
türüne göre değişiminin istatistiksel anlamlılığını belirleme amaçlı yapılan
tek yönlü varyans analizi sonuçları, Tablo 17 ve Tablo 18’de verilmiştir.
Tablo 17. Pedagojik İnançların Bölüm Türü Değişkenine Göre Betimsel
İstatistikleri
Bölüm ürü N X S.S.
Fen bilgisi 89 104,6 7,76
Biyoloji 7 100,1 9,28
Kimya 8 108,3 7,69
Fizik 9 98,2 15,63
Total 113 103,6 8,83
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
212
Analiz sonuçları, fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik
pedagojik inançlarının bölüm türüne göre anlamlı bir şekilde değişmediğini
göstermektedir, F(3, 112) = 2,42, p>,05. Diğer bir deyişle fen bilimleri
öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik pedagojik inançları, bölüm
türü değişkenine göre anlamlı bir şekilde farklılaşmamaktadır.
Tablo 18. Pedagojik İnançların Bölüm Türüne Göre Tek Yönlü Varyans
Analizi Sonuçları
Kareler toplamı S.D Kareler ortalaması F p Anlamlı fark
Gruplar arası 544,533 3 181,511 2,418 ,070 Yok
Grup içi 8181,007 109 75,055
Toplam 8725,540 112
p>.05
Öğrenme-öğretmeye yönelik pedagojik inançların bölüm türüne göre
değişimine dair bulguları gösteren Tablo 18’de gruplar arasında anlamlı bir
farklılık çıkmamasına rağmen fizik mezunu (X=98,2) olan katılımcıların
pedagojik inançlarının diğer katılımcılara göre daha düşük, kimya mezunu
(X=108,3) olan katılımcıların pedagojik inançlarının ise daha yüksek
olduğu belirlenmiştir. Fakat gruplar arasında anlamlı fark olmaması, bölüm
türünün pedagojik inançları anlamlı bir şekilde etkilemediği sonucunu
ortaya çıkarmaktadır.
Fen bilimleri Öğretmenlerinin Epistemolojik İnançlarının Değişimine
İlişkin Bulgular
Araştırmaya katılan fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye
yönelik epistemolojik inançlarının; cinsiyet, tecrübe, gelir düzeyi, anne,
baba ve kendi eğitim düzeyi ve bölüm türüne göre değişimini belirlemek
için yapılan nicel analizlerde ulaşılan bulgular, belirli tabloların da
yardımıyla detaylı bir şekilde sunulmuştur. Burada, ilk olarak epistemolojik
inançların cinsiyet değişkenine göre değişiminin anlamlılığına yönelik
t-testi sonuçları, Tablo 19’da verilmiştir.
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 213
Tablo 19. EİÖ Ortalama Puanlarının Cinsiyete Göre T-Testi Sonuçları
Epistemolojik inanç
Değişken N S.S. S.D. t p
Kadın 70 76,77 7,42 111 -,371 ,711 Erkek 43 77,30 7,33
p>.05
Tablo 19’da verilen analiz sonuçlarına göre, fen bilimleri öğretmenlerinin
öğrenme-öğretmeye yönelik epistemolojik inançları, cinsiyete göre anlamlı
bir farklılık göstermemektedir [t(111)=-,37, p>.05]. Buna göre kadın fen
bilimleri öğretmenlerinin epistemolojik inançlarının, erkek fen bilimleri
öğretmenlerininkine göre daha düşük olduğu görülmüştür. Bu bulgu,
epistemolojik inançlar ile cinsiyet arasında erkek öğretmenler lehine, fakat
anlamlı olmayan bir ilişkinin olduğu şeklinde de yorumlanabilir. Cinsiyet ile
epistemolojik inançlar arasındaki ilişkinin istatistiksel anlamlılığına yönelik
elde edilen t-testi analiz bulgularına ek olarak cinsiyetin epistemolojik
inançlar üzerinde açıkladığı varyans oranını belirlemek için etki büyüklüğü
(eta-kare) katsayısı da hesaplanmıştır. Buna göre cinsiyet için hesaplanan
değer .001 şeklindedir. Buradan çıkarılacak sonuç, cinsiyetin epistemolojik
inançlar üzerindeki etkisinin küçük (small) düzeyde olduğudur. Buna göre
cinsiyet değişkeninin epistemolojik inanç üzerindeki açıkladığı varyansın
%0,1 ve şeklinde olduğu söylenebilir (Büyüköztürk, 2012: 44). Özetle,
fen bilimleri öğretmenlerinin epistemolojik inançlarında meydana gelen
varyansın çoğunluğu, cinsiyet dışında kalan değişkenler tarafından
açıklanmaktadır. Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye
yönelik epistemolojik inançlarının tecrübe değişkenine göre değişiminin
istatistiksel anlamlılığını belirleme amaçlı yapılan tek yönlü varyans
analizi sonuçları, Tablo 20 ve Tablo 21’te verilmiştir.
Tablo 20. Epistemolojik İnançların Tecrübe Değişkenine Göre Betimsel
İstatistikleri
Tecrübe N X S.S.
1-5 yıl 29 78,97 7,37
6-10 yıl 35 76,23 7,52
11-15 yıl 24 76,25 7,25
15 yıl ve üzeri 25 76,40 7,24
Toplam 113 76,97 7,36
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
214
Analiz sonuçları, fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye
yönelik epistemolojik inançlarının tecrübeye göre anlamlı bir şekilde
değişmediğini göstermektedir, F (3, 112) = 0,40, p>,05. Diğer bir deyişle
fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik epistemolojik
inançları, tecrübe değişkenine göre anlamlı bir şekilde farklılaşmamaktadır.
Tablo 21. Epistemolojik İnançların Tecrübeye Göre Tek Yönlü Varyans
Analizi Sonuçları
Kareler toplamı S.D Kareler ortalaması F p Anlamlı fark
Gruplar arası 155,283 3 51,761 ,955 ,417 Yok
Grup içi 5907,637 109 54,199
Toplam 6062,920 112
p>.05
Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik epistemolojik
inançlarının tecrübeye göre değişimine dair bulguları gösteren Tablo 21’de
gruplar arasında anlamlı bir farklılık çıkmamasına rağmen tecrübeleri 1-5
yıl arasında olan katılımcıların epistemolojik inançlarının (X=78,97) diğer
üç tecrübe grubundaki katılımcılara göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir.
Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik epistemolojik
inançlarının gelir düzeyine göre değişiminin istatistiksel anlamlılığını
belirleme amaçlı yapılan tek yönlü varyans analizi sonuçları, Tablo 22 ve
Tablo 23’da verilmiştir.
Tablo 22. Epistemolojik İnançların Gelir Düzeyi Değişkenine Göre
Betimsel İstatistikleri
Gelir Düzeyi N X S.S.
2501-3500 1 88,00 .
3501-4500 4 82,25 4,57
4501-5500 27 76,29 6,64
5501-6500 48 77,13 8,28
Diğer 33 76,33 6,53
Toplam 113 76,97 7,36
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 215
Analiz sonuçları, fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye
yönelik epistemolojik inançlarının gelir düzeyine göre anlamlı bir
şekilde değişmediğini göstermektedir, F(4, 112) = 1,21, p>,05. Diğer
bir deyişle fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik
epistemolojik inançları, gelir düzeyi değişkenine göre anlamlı bir şekilde
farklılaşmamaktadır.
Tablo 23. Epistemolojik İnançların Gelir Düzeyine Göre Tek Yönlü
Varyans Analizi Sonuçları
Kareler toplamı S.D Kareler ortalaması F p Anlamlı fark
Gruplar arası 259,957 4 64,989 1,210 ,311 Yok
Grup içi 5802,963 108 53,731
Toplam 6062,920 112
p>.05
Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik epistemolojik
inançlarının gelir düzeyine göre değişimine dair bulguları gösteren
Tablo 23’te gruplar arasında anlamlı bir farklılık çıkmamasına rağmen,
gelir düzeyi 2501-3500 TL ve 3501-4500 TL şeklinde olan katılımcıların
epistemolojik inançlarının diğer katılımcılara göre daha yüksek olduğu
belirlenmiştir. Fakat gruplar arasında anlamlı fark olmaması, gelir
düzeyinin epistemolojik inançları anlamlı bir şekilde etkilemediği
sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme öğretmeye yönelik epistemolojik inançlarının anne eğitim düzeyine göre
değişiminin istatistiksel anlamlılığını belirleme amaçlı yapılan tek yönlü
varyans analizi sonuçları, Tablo 24 ve Tablo 25’de verilmiştir.
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
216
Tablo 24. Epistemolojik İnançların Anne Eğitim Düzeyi Değişkenine
Göre Betimsel İstatistikleri
Anne eğitim düzeyi N X S.S.
Okumaz-yazmaz 9 80,44 6,69
Okur-yazar 13 77,46 8,97
İlkokul mezunu 48 77,35 7,31
Ortaokul mezunu 32 75,25 6,77
Ön lisans 8 75,25 6,56
Lisans 3 81,33 10,06
Toplam 113 76,97 7,35
Analiz sonuçları, fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye
yönelik epistemolojik inançlarının anne eğitim düzeyine göre anlamlı
bir şekilde değişmediğini göstermektedir, F (5, 112) = 1,09, p>,05. Diğer
bir deyişle fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik
epistemolojik inançları, anne eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir
şekilde farklılaşmamaktadır.
Tablo 25. Epistemolojik İnançların Anne Eğitim Düzeyine Göre Tek
Yönlü Varyans Analizi Sonuçları
Kareler toplamı S.D Kareler ortalaması F p Anlamlı fark
Gruplar arası 294,322 5 58,864 1,092 ,369 Yok
Grup içi 5768,599 107 53,912
Toplam 6062,920 112
p>.05
Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik epistemolojik
inançlarının anne eğitim düzeyine göre değişimine dair bulguları gösteren
Tablo 25’te gruplar arasında anlamlı bir farklılık çıkmamasına rağmen
annesi lisans mezunu (X=81,33) olan katılımcıların epistemolojik
inançlarının diğer katılımcılara göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir.
Fakat gruplar arasında anlamlı fark olmaması, anne eğitim düzeyinin
epistemolojik inançları anlamlı bir şekilde etkilemediği sonucunu ortaya
çıkarmaktadır. Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 217
epistemolojik inançlarının baba eğitim düzeyine göre değişiminin
istatistiksel anlamlılığını belirleme amaçlı yapılan tek yönlü varyans
analizi sonuçları, Tablo 26 ve Tablo 27’de verilmiştir.
Tablo 26. Epistemolojik İnançların Baba Eğitim Düzeyi Değişkenine
Göre Betimsel İstatistikleri
Baba eğitim düzeyi N X S.S.
Okumaz-yazmaz 1 82,00 .
Okur-yazar 4 79,75 9,46
İlkokul mezunu 35 77,37 7,25
Ortaokul mezunu 44 76,70 7,45
Ön lisans 20 75,95 7,68
Lisans 9 77,22 7,17
Total 113 76,97 7,36
Analiz sonuçları, fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye
yönelik epistemolojik inançlarının baba eğitim düzeyine göre anlamlı
bir şekilde değişmediğini göstermektedir, F (5, 112) = 0,31, p>,05. Diğer
bir deyişle fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik
epistemolojik inançları, baba eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir
şekilde farklılaşmamaktadır.
Tablo 27. Epistemolojik İnançların Baba Eğitim Düzeyine Göre Tek
Yönlü Varyans Analizi Sonuçları
Kareler toplamı S.D Kareler ortalaması F p Anlamlı fark
Gruplar arası 86,334 5 17,267 ,309 ,907 Yok
Grup içi 5976,586 107 55,856
Toplam 6062,920 112
p>.05
Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik epistemolojik
inançlarının baba eğitim düzeyine göre değişimine dair bulguları
gösteren Tablo 27’de gruplar arasında anlamlı bir farklılık çıkmamasına
rağmen babası okumaz-yazmaz (X=82,00) ve okuryazar (X=79,75)
olan katılımcıların epistemolojik inançlarının diğer katılımcılara göre
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
218
daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Fakat gruplar arasında anlamlı fark
olmaması, baba eğitim düzeyinin epistemolojik inançları anlamlı bir şekilde
etkilemediği sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Fen bilimleri öğretmenlerinin
öğrenme-öğretmeye yönelik epistemolojik inançlarının eğitim düzeyine
göre değişiminin istatistiksel anlamlılığını belirleme amaçlı yapılan tek
yönlü varyans analizi sonuçları, Tablo 28 ve Tablo 29’da verilmiştir.
Tablo 28. Epistemolojik İnançların Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre
Betimsel İstatistikleri
Eğitim düzeyi N X S.S.
Lisans 105 77,07 7,38
Lisansüstü 7 75,85 7,98
Doktora 1 74,00 .
Total 113 76,97 7,36
Analiz sonuçları, fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye
yönelik epistemolojik inançlarının eğitim düzeyine göre anlamlı bir
şekilde değişmediğini göstermektedir, F(2, 112)=0,17, p>,05. Diğer
bir deyişle fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik
epistemolojik inançları, eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı bir şekilde
farklılaşmamaktadır.
Tablo 29. Epistemolojik İnançların Eğitim Düzeyine Göre Tek Yönlü
Varyans Analizi Sonuçları
Kareler toplamı S.D Kareler ortalaması F p Anlamlı fark
Gruplar arası 18,673 2 9,336 ,170 ,844 Yok
Grup içi 6044,248 110 54,948
Toplam 6062,920 112
p>.05
Fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik epistemolojik
inançlarının eğitim düzeyine göre değişimine dair bulguları gösteren
Tablo 29’da gruplar arasında anlamlı bir farklılık çıkmamasına rağmen
lisans mezunu (X=77,0) olan katılımcıların epistemolojik inançlarının
diğer katılımcılara göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Fakat gruplar
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 219
arasında anlamlı fark olmaması, eğitim düzeyinin epistemolojik inançları
anlamlı bir şekilde etkilemediği sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Fen
bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik epistemolojik
inançlarının bölüm türüne göre değişiminin istatistiksel anlamlılığını
belirleme amaçlı yapılan tek yönlü varyans analizi sonuçları, Tablo 30 ve
Tablo 31’de verilmiştir.
Tablo 30. Epistemolojik İnançların Bölüm Türü Değişkenine Göre
Betimsel İstatistikleri
Bölüm türü N X S.S.
Fen Bilgisi 89 78,06 6,27
Biyoloji 7 66,85 7,31
Kimya 8 80,62 7,92
Fizik 9 70,77 8,41
Total 113 76,97 7,36
Analiz sonuçları, fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye
yönelik epistemolojik inançlarının bölüm türüne göre anlamlı bir şekilde
değiştiğini göstermektedir, F(3, 112) = 9,68, p<,05. Diğer bir deyişle
fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik epistemolojik
inançları, bölüm türü değişkenine göre anlamlı bir şekilde farklılaşmaktadır.
Tablo 31. Epistemolojik İnançların Bölüm Türüne Göre Tek Yönlü
Varyans Analizi Sonuçları
Kareler toplamı S.D Kareler ortalaması F p Anlamlı fark
Gruplar arası 1275,037 3 425,012 9,676 ,000 Yok
Grup içi 4787,883 109 43,926
Toplam 6062,920 112
p>.05
Tablo 31’de görülen, fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye
yönelik epistemolojik inançlarının bölüm türüne göre anlamlı olarak
değişimine dair bulgular, farkın hangi bölüm mezunu olan katılımcılar
arasında olduğunu görmek için Scheffe testi yapılması gerekliliğini ortaya
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
220
çıkarmıştır. Dolayısıyla, Scheffe testin sonuçları; fen bilgisi öğretmenliği
mezunu (X=78,1) olan katılımcıların epistemolojik inançlarının, fizik
(X=70,8) ve biyoloji öğretmenliği (X=66,9) mezunu olan katılımcılara göre
anlamlı olarak daha yüksek olduğu bulgusunu göstermiştir. Özetle; bölüm
türü, epistemolojik inançları anlamlı bir şekilde etkilemektedir. Bununla
birlikte, kimya öğretmenliği mezunu olan öğretmenlerin epistemolojik
inançlarının (X=80,6) diğer katılımcıların epistemolojik inançlarından
yüksek olduğu fakat ilgili bölümden katılımın az olması nedeniyle anlamlı
bir farklılığın çıkmadığı görülmüştür.
Pedagojik İnançlar ile Epistemolojik İnançlar Arasındaki İlişkiye
Dair Bulgular
Araştırmaya katılan fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye
yönelik pedagojik inançları ile epistemolojik inançları arasındaki ilişkinin
düzeyi ve anlamlılığını belirlemek için katılımcıların PİSÖ ve EİÖ’ye
verdikleri yanıtlardan elde edilen veriler üzerinde korelâsyon analizi
yapılmıştır. Analizlerde ulaşılan bulgular, Tablo 32’de detaylı bir şekilde
sunulmuştur.
Tablo 32. Öğrenme-Öğretmeye Yönelik Pedagojik İnançlar ile
Epistemolojik İnançlar Arasındaki Korelâsyon
Epistemolojik inanç
Pedagojik inanç
Pearson korelasyon 0,406
p ,000
N 113
p<,05
Tablo 32’de verilen bulgular incelendiğinde, araştırmaya katılan fen
bilimleri öğretmenlerinin öğrenme-öğretmeye yönelik pedagojik inançları
ile epistemolojik inançları arasında orta düzeyde anlamlı pozitif bir ilişki
olduğu görülmektedir, r=0,406, p<,05. Bu bulgu, pedagojik inançlar ile
epistemolojik inançlar arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir.
Diğer yandan Tablo 32’deki bulgular, fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme öğretmeye yönelik pedagojik inançları ile epistemolojik inançları arasında
orta düzeyde anlamlı bir ilişkinin olduğunu göstermiştir. Öğretmenlerin
pedagojik inançları arttıkça epistemolojik inançların da arttığı söylenebilir.
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 221
Bu bulgu için determinasyon katsayısı dikkate alındığında, (r2
=0,17)
pedagojik inançlardaki toplam varyansın (değişkenliğin) %17’sinin
epistemolojik inançlardan kaynaklandığı söylenebilir. Ulaşılan bu değer;
epistemolojik inançların, öğrenci merkezli bir pedagojik inanca sahip olma
konusunda iyi bir yordayıcı olduğunu göstermekte ve öğretmen eğitimi
sürecinin ayrılmaz bir parçası olması gerektiği ortaya çıkarmaktadır.
Fen bilimleri Öğretmenlerinin Metaforik Akıl Yürütmelerindeki
Değişimine İlişkin Bulgular
Öğretmenlerin MAYÖ’de yer alan her bir metafor üçlüsüne verdikleri
puanların eğilimleri ile hem ortalama PİSÖ hem de ortalama
ÖYEİÖ puanları arasında korelasyonların derecesi analiz edilmiştir.
Bahsedildiği üzere MAYÖ puanları öğretmenlerin sınıf içi pratiklerinin
yöneylemlerinin (öğrenci-merkezli vs. öğretmen-merkezli) bir göstergesi
olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla PİSÖ, ÖYEİÖ ve MAYÖ birlikte
değerlendirildiğinde katılımcı öğretmenlerin inançları ve pratikleri ya da
teorileri ve pratikleri arasındaki ilişkiler çözümlenebilmiştir ya da tahmin
edilebilmiştir.
Tablo 33. Metaforik Akıl Yürütmelere Ait Puanların Betimsel Dağılımları
Metaforik Akıl
Yürütme Ölçeği
Puanları
N Ranj Minimum Maksimum X SS Varyans
113 30,00 -20,00 10,00 -2,0354 6,71343 45,070
Öncelikle MAYÖ’den elde edilen puanlara ait betimsel istatistikler Tablo
33’te sunulmuştur. Tablo 33’te yer alan değerlerin yorumlanması için
araştırma temelli ya da ölçütlü olacak bir şekilde bir düşünme sistemi
geliştirilmiştir. MAYÖ’den elde edilecek puanların aralığı ya da ranjı (-80)
ile (+80) bandında değişmektedir. Bu bağlamda, katılımcı fen bilimleri
öğretmenlerinin sınıf içi pratiklerinin pedagojik yöneylemleri aşağıdaki
gibi dereceli bir şekilde bir tayfa ya da spektruma yerleştirilmiştir:
1. Tam öğretmen-merkezli öğretimsel faaliyet: [(-80)-(-41) puan aralığı;
birinci bölge]
2. Öğretmen-merkezli öğretimsel faaliyet ve geçiş bölgesi: [(-40)-(0)
puan aralığı; ikinci bölge]
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
222
3. Öğrenen-merkezli öğretimsel ve geçiş bölgesi: [(+1)-(+40) puan
aralığı; üçüncü bölge]
4. Tam öğrenen-merkezli öğretimsel faaliyet: [(+41)-(+80) puan aralığı;
dördüncü bölge]
Tablo 33’te görüldüğü üzere, 113 katılımcı fen bilimleri öğretmenin MAYÖ
aracılığıyla elde edilen puanlarının en yükseği (+10), en düşüğü ise (-20)
olarak tespit edilmiştir. Grubun ortalama MAYÖ puanı ise (-2,03) olarak
hesaplanmıştır ve yukarıda bahsi geçen bölgelerden “ikinci bölgede” yer
almaktadır. Başka bir deyişle, ortalama MAYÖ puanları daha öğretmen
merkezli bir sınıf içi pedagojik faaliyetler bütününü icra eden bir öğretmen
gurubunu işaret etmektedir.
Fen bilimleri öğretmenlerinin pedagojik-epistemolojik teorileri, inançları
ya da algıları sınıf içi pratikleri ile belli bir dereceye kadar örtüş(e)
memektedir. Kısaca, bir inanç-pratik çatışkısı sözkonusudur. Bu tezin
gerekçelendirilmesi, desteklenmesi ve pekiştirilmesi için hem “PİSÖ MAYÖ” hem de “ÖYEİÖ-MAYÖ” ortalama puanları arasındaki ilişkiler
analiz edilmiştir.
Tablo 34. PİSÖ Ve MAYÖ Puanları Arasındaki İlişkinin Yönü, Derecesi
ve Anlamlılığı
Metaforik akıl yürütme
Pedagojik inanç
Pearson korelasyon (+)0,213
p ,024
N 113
p≤0.05
Tablo 35. ÖYEİÖ ve MAYÖ Puanları Arasındaki İlişkinin Yönü, Derecesi
ve Anlamlılığı
Metaforik akıl yürütme
Epistemolojik inanç
Pearson korelasyon (+)0,020
p ,832
N 113
p≥0.05
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 223
Tablo 34’te görüldüğü üzere PİSÖ puanları ve MAYÖ puanları arasında
düşük düzeyde, pozitif ve istatistiki olarak anlamlı/önemli bir ilişki
sözkonusudur (r=0,213; p≤0,05; p=0,024). Başka bir deyişle, katılımcıların
öğrenme-öğretmeye yönelik teorilerini ve algılarını gösteren PİSÖ
puanlarındaki artış, katılımcıların sınıf içi pratiklerini tahmin eden MAYÖ
puanlarındaki artışa yansımaktadır. Bu durum katılımcıların pedagojik
inanç ve pratiklerinin birbirine bağlı olduğunu göstermektedir, ancak bu
bağın derecesinin daha yüksek olması beklenmiştir. Ancak Tablo 34’te de
görüldüğü üzere bağın derecesi zayıf bir düzeyde kalmıştır (r = 0.213).
Her ne kadar pedagojik inanç-pratik arasındaki ilişki pozitif olarak bulunsa
da, bu bağ ilişkisel olarak düşünüldüğünde oldukça zayıf bir bağdır. Bu
çalışma bağlamında, bu bulgu şu şekilde yorumlanabilir: Öğretmenler
öğrenme-öğretmenin merkezine her ne kadar öğreneni koyma ve öğretimsel
faaliyeti buna göre gerçekleştirme eğiliminde olsalar ya da buna inansalar
da pratikleri aynı durumu göstermemektedir. Bu durum inanç-pratik
bağlamında bir uyuşmama tezini öne çıkarmaktadır. Öğretmenler reform temelli girişimler aracılığıyla öğrenme-öğretmeye yönelik inançlarını
daha öğrenen merkezli bir şekilde ifade edebilmektelerdir. Ancak bunun
sınıf içine yansıyacağı, en azından bu çalışmada gösterildiği üzere,
garantilenmemiştir. Tablo 35’te görüldüğü üzere, katılımcı öğretmenlerin
sınıf içi pratiklerinin belirlenmesinde ya da tahmin edilmesinde
epistemolojik inançlara ait ortalama puanlardan çok düşük bir düzeyde
etkilendiği ve bu iki değişken arasındaki ilişkinin zayıf ve istatistiki olarak
anlamlı olmadığı görülmektedir (r=0,020; p≥0,05; p=0,832).
SONUÇ VE TARTIŞMA
Bu çalışmada, fen bilimleri öğretmenlerinin çağdaş sınıf içi öğretimsel
faaliyetlere yönelik oluşturdukları teorik ve pratik sistemlerin çok yönlü
bir analizi gerçekleştirilmiştir. Genel olarak araştırmada ulaşılan sonuçlar
şu şekilde listelenebilir:
1. Katılımcı fen bilimleri öğretmenlerinin pedagojik inanç
sistemlerinin yöneylemleri ve epistemolojik inanç sistemlerinin
yöneylemleri öğrenenleri merkeze alan, beceri-temelli ya da öğrenci merkezli bir pedagojik yaklaşımı işaret etmektedir.
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
224
2. Katılımcı fen bilimleri öğretmenlerinin pedagojik ve epistemolojik
inanç sistemlerinin yöneylemleri çeşitli moderatör değişkenlerden çok
düşük düzeylerde etkilenmektedir.
3. Katılımcı fen bilimleri öğretmenlerinin pedagojik-epistemolojik
inanç sistemleri tarafından belirlenen ya da yordanan sınıf içi pratikleri,
pedagojik karar verme süreçleri, aksiyonları veya davranışları, daha
öğretmen merkezli bir öğretimsel yöneylemi işaret etmektedir ve bu
durum teori-pratik ya da inanç-pratik ikilisi arasında bir “uyuşmama”
tezini doğrulamaktadır. Kısacası öğretmenler inandıkları pedagojik
yaklaşımları sınıf içinde uygulayamamaktadırlar.
Rokeach’in (1968) öğretmenlerin inanç sistemleri ile pratik uygulamaları
arasındaki ilişkileri açıklama noktasındaki önerisi hâlâ geçerli
görünmektedir ve bu çalışma bağlamında bu iki olgu arasında bir
uyuşmama durumunun olabileceği gösterilmiştir. Bunun temel sebebi,
moderatör değişkenler (“cinsiyet”, “tecrübe”, “gelir düzeyi”, “anne eğitim
düzeyi”, “baba eğitim düzeyi” ve “kendi eğitim düzeyi ve “bölüm türü”)
işe koşularak açıklanamamıştır. Dolayısıyla bu çalışma bağlamında fen
bilimleri öğretmenlerinin tabi olduğu paradigma ya da inanç sistemi
değiştirme süreci ülke bağlamında tarihsel olarak incelenmiş ve uyuşma
tezinin sebebi daha çok “bağlamsal” ve “kronolojik” ya da “konjonktürel”
etmenlerle açıklanmaya çalışılmıştır. Bahsedildiği üzere, reform temelli
girişimler, fen bilimleri öğretmenlerinin öğrenme, öğretme ve bilgi ile ilgili
fikirlerini, inançlarını, algılarını ya da teorilerini daha öğrenen-merkezli
bir perspektife doğru devindirmiştir. Ancak bu çalışmada veri temelli bir
şekilde gösterildiği üzere sınıf içi uygulamaların pedagojik yöneylemi
başka bir sorundur ve katılımcı fen bilimleri öğretmenlerinin bu anlamda
pratik sistemlerinde derin bir değişimin yaşanmadığı tespit edilmiştir.
Esasında, inanç sistemleri direkt olarak ölçülemez yapılardır ve bir kişinin
inanç sistemi, onun söylemlerinde ve eylemlerinde gizlidir (Soysal ve
Radmard, 2017; 2018a; 2018b; Soysal ve Tanık, 2017). Bu bağlamda bir
öğretmenin sınıf içinde ne yaptığı ya da yapacağı (ör. MAYÖ puanlarının
ortalama eğilimi) aynı zamanda diyalektik bir biçimde onun pedagojik
inanç sistemlerinin neye benzediğinin bir göstergesi de olabilir. Bu
çalışmada da gösterildiği üzere, pedagojik-epistemolojik inanç sistemleri
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 225
kişisel teorileri ya da bireysel mental yapıları oluşturur ki, bunlar sıklıkla
sınıf içi pratikleri tahmin eder, ancak bu tez bu çalışma bağlamında geçerli
değildir.
Bu çalışma, pedagojik-epistemolojik inanç-pratik perspektiflerinin
belirlenmesi açısından çeşitli sınırlılıklara sahiptir. Her ne kadar katılımcı
fen bilimleri öğretmenlerinin sınıf içi pratiklerinin tahmin edilmesinde
onların metaforik akıl yürütmeleri ciddi bir gösterge olarak kullanabilmiş
olsa da, boylamsal alan notları, katılımcı gözlemler, video temelli
kayıtlar gibi çeşitli doğrulayıcı ve destekleyici kaynaklarla verilerin
çeşitlendirilmesi gerekmektedir (Bryan, 2003; Bryan ve Recesso,
2006; Tytler vd., 2004; Yerrick vd., 2005). Genel itibariyle bu çalışma
bağlamında, katılımcı fen bilimleri öğretmenleri öğrenme, öğretmeye
ve bilgiye yönelik inanç sistemlerini bilişsel olarak değiştirmişler ve
kavramsal olarak genişletmişler. Ancak teorik olarak gerçekleştirilen bu
inanç sistemleri değişimi ve zenginleştirilmesi süreçleri, sınıf içi pratikleri
daha öğrenen-merkezli süreçlere dönüştürecek kadar etkin ol(a)mamıştır.
Bu durum öğretmen öğrenmesi, hizmet içi eğitim süreçleri, öğretmeninin
mesleki gelişimi ve öğretmen değişimi olguları ile açıklanabilir.
Öğretmen eğitiminin önde gelen isimlerinden Hoban (2002), fen bilimleri
öğretmenlerinin mesleki gelişimlerinin anahtarı olabilecek veri temelli
çeşitli ilkeler saptamıştır. Öncelikle fen bilimleri öğretmenleri pedagojik epistemolojik inanç sistemlerini değiştirip genişletirken, zorlu ve kaotik
bir süreçten geçerler. Çünkü öğretmenlerden mevcut teorik ya da algı
sistemlerini kısmen ya da tamamen değiştirmesi istenmektedir. Bu süreç,
pedagojik paradigma değiştirme süreci, dolayısıyla öğretmenler için
mental ve duyuşsal açıdan kolay ve esnek bir süreç değildir. Bu durum
hem fen bilimleri öğretmenleri hem de öğretmen eğitimcileri tarafından
kabul edilmeli ve mesleki gelişim programlarının yapısı bu gerçek göz ardı
edilmeden kurgulanmalı ve uygulanmalıdır. Fen bilimleri öğretmenlerine
sadece kendi inanç sistemlerini değiştirme fırsatı değil, aynı zamanda bu
değişimler esnasında kendi mental durumlarını izleme, değerlendirme ve
kontrol edebilme süreçleri içinde çeşitli profesyonel fırsatlar, öğretmen
eğitimcileri tarafından sunulmalıdır. Öğretmenlerin onlara yeni sunulan
ve içselleştirmeleri beklenen yeni inanç-pratik sistemini kabullenmesinin
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
226
başka önemli bir yolu ise onların değişim ve gelişimleri esnasında
ortaya çıkan olumlu/olumsuz sınıf içi durumları ve tecrübeleri sürekli
paylaşacakları ve etkin geribildirim alabilecekleri bir öğretmen öğrenme
topluluğuna dahil edilmeleridir. Fen bilimleri öğretmenleri dahil oldukları
profesyonel bir mesleki gelişim programında yer alan tüm öğeleri çeşitli
değişke yapmadan yeni sınıf içi bağlamına uygulayamayacaktır. Bu
nedenle fen bilimleri öğretmenleri mesleki gelişim süreçlerinden elde
ettikleri deneyimlerden, gelişim programı içinde sunulan hangi pedagojik
düşünme ve uygulama biçimlerinin daha çok işe yaradığını ya da hangi
pedagojik önerilerin olumlu bir etki yaratamadığını çıkarabilmelidirler. Bu
bir öz-deney ya da test süreci gerektirir. Bu bağlamda öğretmenler kendi
öğretimsel faaliyetlerinin etkililiğini güvenilir bir biçimde ölçümleyip,
kendilerini değerlendirebilen araştırmacılar olma yönünde eğitilmelidirler
(Schon, 1983).
Kaynakça
Abazaoğlu, İ., Arifoğlu, A., Yatağan, M. ve Yıldızhan, Y. (2015). “Fen
Bilgisi ve Fizik Öğretmenlerinin Mesleki Gelişim Eğitimleri ve
Mesleki Gelişim Eğitimine İhtiyaçları”, Bildiri sunumu, II. Ulusal
Fizik Eğitimi Kongresi, Ankara: 10-12 Eylül ODTÜ.
Açıkalın, A. (1998). Toplumsal, Kurumsal ve Teknik Yönleri ile Okul
Yöneticiliği. Ankara: Pegem Yayınları.
Afacan, Ö. (2011). Fen bilgisi öğretmen adaylarının “Fen” ve “Fen ve
Teknoloji Öğretmeni” kavramlarına yönelik metafor durumları.
E-Journal of New World Sciences Academy Education Sciences,
6(1): 1242-1254.
Akpınar, D. (2002). 1992 ve 2001 öğretim yıllarındaki ilköğretim fen
bilgisi programlarına ilişkin öğretmen görüşleri. Yayımlanmamış
yüksek lisans tezi. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi.
Alkan, C. (1987). Öğrenme-Öğretme Süreçleri İlkeleri. (Erişim tarihi:
23.02.2019) http://www.education.ankara.edu.tr/ebfdergi/pdfler/
1987-20-1-2/209-229.pdf.
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 227
Ashton, P. T., Webb, R. B. (1986). Making a difference: Teachers’ sense of
efficacy and student achievement. New York: Longman.
Ayas, A. (1995). Fen Bilimlerinde Program Geliştirme ve Uygulama
Teknikleri Üzerine Bir Çalışma: İki Çağdaş Yaklaşımın
Değerlendirilmesi, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi,
11: 149-155.
Ayas, A., Çepni, S., Akdeniz, A.R. (1993). Development of the Turkish
Secondary Science Curriculum, Science Education, 77 (4): 433-440.
Aydın, S. (2006). Avrupa Birliği Ülkelerinde ve Türkiye’de Zorunlu
Eğitim. Yüksek Lisans Tezi. Malatya: İnönü Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü.
Bryan, L. A. (2003). The nestedness of beliefs: Examining a prospective
elementary teacher’s beliefs about science teaching and learning.
Journal of Research in Science Teaching, 40: 835-868.
Bryan, L. A., Recesso, A. (2006). Promoting refl ection among science
student teachers using a Web-based video analysis tool. Journal of
Computing in Teacher Education, 23:31- 39.
Büyüköztürk, Ş. (2011). Sosyal bilimler için veri analizi el kitabı: İstatistik,
araştırma deseni SPSS uygulamaları ve yorum. Ankara: Pegem A
Yayıncılık.
Cevizci, A. (2012). Bilgi Felsefesi. İstanbul: Say yayınları. Çepni, S.,
Ayvacı, H. Ş ve Bacanak, A. (2006). Fen Eğitimine Yeni Bir Bakış:
Fen, Teknoloji, Toplum. Trabzon: Celepler Matbaacılık.
Demir, S., Akınoğlu, O. (2010). Epistemolojik inanışlar ve öğretme
öğrenme süreçleri. M.Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri
Dergisi, 32: 75-93.
Deveci, İ. (2018). Türkiye’de 2013 ve 2018 Yılı Fen Bilimleri Dersi
Öğretim Programlarının Temel Öğeler Açısından Karşılaştırılması.
Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 14(2): 799-825.
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
228
Doğanay, A., Sarı, M. (2003). İlköğretim Öğretmenlerinin Sahip
Oldukları Eğitim Felsefelerine İlişkin Algılarının Değerlendirilmesi
“Öğretmenlerin Eğitim Felsefeleri.” Türk Eğitim Bilimleri Dergisi,
1(3): 321-337.
European Commission, (2015). Science education for responsible
citizenship. Report to the european commission of the expert group
on science education. Luxembourg: Publications Office of the
European Union.
Hatton, N., Smith, D. (1995). Reflection in teacher education: Towards
definition and. Teaching and Teacher Education, 11: 33-49.
Hoban, G. (2002). Teacher learning for educational change. Buckingham,
UK: Open University Press.
ICSU. (2011). Report of the ICSU ad-hoc review panel on science
education. Paris: International Council for Science.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB). (2000). Milli Eğitim Bakanlığı Tebliğler
Dergisi, 63(2518): 1000-1005.
Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı. (2005).
İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi (6, 7 ve 8. sınıflar) Öğretim
Programı (Taslak), Ankara: Devlet Kitapları Basımevi.
Munby, H. (1987) Metaphor and teachers’ knowledge. Research in the
Teaching of English, 21(4): 377-397.
O’Loughlin, M. (1992). Rethinking Science Education; Beyond Piagetian
Constructivism Toward A Sociacultural Modal of Teaching and
Learning, Journal of Research Dn Science Education, (29)8: 791-
820.
Oxford, R. L., Tomlinson, S., Barcelos, A., Harrington, C., Lavine, R. Z.,
Saleh, A., Longhini, A. (1998). Clashing metaphors about classroom
teachers: Toward a systematic typology for the language teaching
field. System, 26: 3-50.
Seda ÖZTÜRK, Yılmaz SOYSAL, Somayyeh RADMARD
Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl. 4 Sayı. 2 - 2018 (189-230) 229
Pajares, F. (1992). Teachers’ and beliefs educational research: Cleaning up
messy construct. Review of Educational Research, 62 (3): 307-332.
Phelan, A. M., Mc Laughlin, H. J. (1995). Educational discourses, the
nature of the child and practice of the new teachers. Journal of
Teacher Education, 46: 165-183.
Putnam, R. T., Borko, H. (2000). What do new views of knowledge and
thinking have to sayabout research on teacher learning? Educational
Research, 29(1): 4-15.
Rokeach, M. (1968). Beliefs, attitudes and values: A theory of organization
and change. San Francisco: Jossey-Bass.
Saban, A. (2008). Educational administration: theory and practice. Kuram
ve Uygulamada Eğitim Yönetimi (C.55). Pegema Pub. Co.
Sarason, S. (1971). The culture of school and the problem of change.
Boston, MA: Allyn and Bacon.
Schommer, M. (1990). Effects of beliefs about the nature of knowledge on
comprehension. Journal of Educational Psychology, 82(3): 498-504.
Schön, D. A. (1983). The reflective practitioner. New York: Basic Books.
Soysal, Y., Radmard, S. (2017). One step forward, two steps back: An
examination of certificated teachers’ metaphorical images of
schooling. Policy Futures in Education, 15(6): 767-789.
Soysal, Y., Radmard, S. (2018). Sınıf Yönetimi Olgusunun Pedagoji,
Otorite Tipleri ve Söylemsel Güç İlişkileri Bağlamında Yeniden
Değerlendirilmesi. Ulusal Eğitim Akademisi Dergisi, 2(2): 59-85.
Soysal, Y., Radmard, S. (2018a). Social negotiations of meanings and
changes in the beliefs of prospective teachers: A vygotskian
perspective. Educational Studies, 44(1): 57-80.
Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Öğrenmeye, Öğretmeye, Bilgiye Yönelik Algıları ve Bunların Sınıf
İçi Yansımaları
230
Soysal, Y., Tanık, H. (2017). Akademisyenlerin Öğretimsel Bariyerlere
Yönelik Atıflarının Pedagojik- Epistemolojik İnanç Sistemleri
Bağlamında İncelenmesi. Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, 7(2):
333-352.
Tytler, R., Waldrip, B., Griffi ths, M. (2004). Windows into practice:
Constructing effective science teaching and learning in a school
change initiative. International Journal of Science Education, 26:
171-194.
Ünal, S. (2003). Lise 1 ve 3 Öğrencilerinin Kimyasal Bağlar Konusundaki
Kavramları Anlama Seviyelerinin Karşılaştırılması, Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Trabzon: Karadeniz Teknik Üniversitesi.
Wideen, M., Mayer-Smith, J., Moon, B. (1998). A critical analysis of the
research on learning to teach: Making the case for an ecological
perspective on inquiry. Review of Educational Resarch, 68: 130-178.
Yerrick, R., Ross, D., Molebash, P. (2005). Too close for comfort: Real time science teaching reflections via digital video editing. Journal of
Science Teacher Education, 15: 351-375.
Yost, D. S., Forlenza-Bailey, A., Shaw, S. F. (1999). Teachers who embrace
diversity: The role of reflection, discourse and field experiences in
education. The Professional Educator, 21 (2): 1-14.