Please use this identifier to cite or link to this item: http://hdl.handle.net/11547/1920
Full metadata record
DC FieldValueLanguage
dc.contributor.authorTüyen, Zeki-
dc.date.accessioned2019-05-14T08:27:01Z-
dc.date.available2019-05-14T08:27:01Z-
dc.date.issued2015-
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/11547/1920-
dc.description.abstractA.Smith ve D.Ricardo tarafından temelleri atılan dış ticaret teorileri, aradan geçen iki yüz yılı aşkın zaman diliminde süregelen bir evrim ve gelişme ve bilgi toplumunun gerekleri ile birlikte günümüzde de önemlerini korumaktadırlar. Klasik dış ticaret teorileri, üretim faktörü olarak sadece emek faktörüne dayanıp üretim maliyetini homojen olduğu varsayılan emeğin miktarına bağlarken, Neo-klasik iktisatçılar, “fırsat maliyeti” kavramı ile, sermayenin de bir üretim faktörü ve maliyet unsuru olarak dikkate alınmasına önayak olmuşlardır. Daha sonraki dönemlerde, neo-klasik katkıları kullanarak uluslar arası ticaretin bir şart olarak ülkelerarası verim farklılığının nedenini ve refah etkisini faktör donatımı ile açıklayan modern teoriler de iki ülkeli, iki faktörlü modellerinde emek ve sermayeye dayanmışlardır. 1960’lardan itibaren ise, dünya ticaretinde ortaya çıkan serbestleşme eğilimlerine paralel olarak gelişen Yeni Dış Ticaret teorilerinin emeğin niteliği ve teknolojinin geliştirilmesi ve üretim sürecinde kullanımını gündeme getiren bir uluslar arası ticaret modelini ortaya koydukları görülmektedir. Bu bağlamda; dünya ekonomisinde ortaya çıkan küreselleşme ve liberalizasyon eğilimlerindeki artış, ülkelerin makro ekonomik dengelerini ve birbirleriyle ilişkilerini etkilediği gibi, dış ticaret teorilerinde değişimlere ve yeniliklere neden olmaktadır. Bu yöndeki gelişmeler sonucu, dış ticaret ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiye yönelik teoriler önem kazanmaktadır. Esasen, bu yöndeki görüş ve teorilerin uluslar arası iktisat biliminin doğuşuna kadar geriye gitmektedir. Belirtmek gerekir ki; dış ticaret günümüzde ekonomik büyümenin temel faktörlerinden biri olarak görülmektedir. Türkiye açısından ise, 1960 ve 1970’li yıllarda, Türkiye ekonomisinde sanayileşme politikalarının temelini, korumacı ve ithal ikameci sanayileşme politikaları oluşturmuştur. Buna karşılık; 1980’li yıllardan itibaren ise, dışa açık sanayileşme politikaları uygulanmaya başlandığı görülmektedir. 1980 sonrası dönemde, Türkiye ekonomisi, ihracata yönelik sanayileşme stratejisini ile birlikte, dış ticareti de serbestleştirme yoluna gitmiştir. Keza; bu dönemde ekonomi politikasında bazı önemli yapısal dönüşümler de gerçekleştirilmiştir. Ancak; ekonomide yaşanan, kronik yüksek enflasyon, imalat sanayindeki yatırım eksikliği, rekabet ortamını geliştirecek değişikliklerin gerçekleştirilmesine rağmen yeterli verimlilik artışının bir türlü sağlanamaması, kamu finansman dengesindeki olumsuzluklar nedeniyle mali piyasaların stabil hale gelememesi ve reel faizlerin yükselmesi gibi yapısal sorunlar nedeniyle değişim sürecinin gecikmeye uğradığı görülmektedir. Artan iç ve dış borçlar, ihracatın ithalata bağımlılığının yüksek oranlara ulaşması, aşırı değerlenen Türk lirası, ithal girdi bağımlılığı, bütçe ve dış ticaret açıkları ve cari açık, yüksek faiz oranları, imalat sanayindeki yatırım eksikliği son yıllarda karşılaşılan başlıca yapısal sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye ekonomisinde, son yıllarda ithalattaki artış, ihracattaki artışın üzerinde gerçekleştirilmektedir. Buna bağlı olarak da, cari işlemler açığı sürekli olarak büyümektedir. Son yıllarda, Türk Lirasının aşırı değerlenmesine bağlı olarak, ihracata dönük sanayi, ihracatı sürdürebilmek amacıyla, ithal girdi kullanma yolunu seçmektedir. Türkiye’nin ihracatı içerisinde en önemli paya sahip olan sanayi malı ihracatı, ithalatta önemli paya sahip ara malı ithalatının yapılabilirliğine bağlı bulunmaktadır. Buna bağlı olarak, Türkiye ekonomisinde, ihracat için yapılan üretimde ithal girdi payı % 66,5 oranına ulaşmıştır. Dolayısıyla, günümüzde % 70 düzeyine yaklaşan ihracatın ithalata bağımlılığı, önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. İhracata dayalı sanayileşme stratejisinin başarısı, sermaye ve ara malı üreten endüstrilerin geliştirilmesine bağlıdır. Bu gelişim sağlanamazsa, Türkiye’de dış ticaret açığına ilişkin sorun büyüyerek devam edecektir. Bunu önlemek ve yapısal süreci tersine çevirmek için, ara malı ve sermaye malı üretebilecek endüstrilerin gelişimine yönelik politikaların uygulanması gereklidir.tr_TR
dc.language.isotrtr_TR
dc.publisherİSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜtr_TR
dc.subjectİhracattr_TR
dc.subjectİthalattr_TR
dc.subjectDış Ticaret Teorileritr_TR
dc.subjectYeni Dış Ticaret Teorileritr_TR
dc.subjectUluslar arası Ticarettr_TR
dc.subjectTicari Serbestleşmetr_TR
dc.subjectDış Ticaret Politikasıtr_TR
dc.subjectExporttr_TR
dc.subjectİmporttr_TR
dc.subjectForeign Trade Theoriestr_TR
dc.subjectNew theories of İnternatıonal Tradetr_TR
dc.subjectİnternatıonal Tradetr_TR
dc.subjectTrade Liberalizatıontr_TR
dc.subjectForeign Trade Policytr_TR
dc.titleTÜRKİYE’DE DIŞ TİCARET POLİTİKA VE UYGULAMALARItr_TR
dc.typeThesistr_TR
dc.description.abstractolOver its two hundred year history, international trade theories have kept their importance through the evolutıon and development together increasing role of knowledge. Following classical theories of A.Smith and D.Ricardo based solely on labor as an element of cost, neo-classical contributıons made it possible to take capital and other productıon factors into account through the concept of opportunity cost, undermining knowledge. In this context, modern trade theories of Heckscher Ohlin-Samuelson used two factor models including just labor and capital. As of 1960’s, new theories of internatıonal trade to cover knowledge and related concepts like skilled labor, technology gap, product cycle, etc. İn this context, increasing trend in globalizasyon and liberalizatıon in world economy causes changes and improvements in trade theories as a result of its affect on macro economic balances and relatıonships among countries. The theories that relate internatıonal trade with economic growth can be trace up to the emergence of internatıonal economics. İnternatıonal trade has been accepted as one of the main determinants of economic growth. As from point of Turkish economy, the base of Turkish industrializatıon policies has been “Import Substitution” during 1960’s and 1970’s. Starting from 1980’s, export-oriented industrializatıon policies have been implemented. While promoting these policies and liberalizatıon of foreign trade, quıte a number of structrual transformatıons have taken place at Turkey’s economic policies. However, macro economic problems such as, chronic high inflatıon, lack of sufficient investment in manufacturing industries, inadequate progress at the level of productivity necessary for global competitıon, unbalanced government finance and high real inretest rates slowed down the required transformatıons. Increasing domestic and foreign debts, high dependency of exports to imports, over-valued Turkish Lira, dependency on imported inputs, budjet, foreign trade and foreign exchange deficits, high inretest rates and lack of sufficient investment in manufacturing industries are the main structural problems of the recent years. Recently, increase in import is over the increase in export in Turkish economy. Due to this fact current account deficit increases. In the recent years because of the over valued Turkish Lira, export dependent industry has begun to use import ınput to carry on export. Export of ındustry goods which has the most important rate in Turkish export, depends on the intermediate good import which is the crucial element of the Turkish import. As a concequence, import ınput rate which is used fort he productıon of export has reached the level of 66,5 %. For that reason dependency of export to import that reaches the level of 70% continues to be an important problem. The success of ındustry based on export depends on the improvement of industry that produces intermediate goods. İf this improvement is not achieved the problem related with foreign trade deficit will increasingly continue. To prevent this and to turn the structural process inside out, the policies which support the improvement of producing intermediate and capital goods should be followed.tr_TR
dc.publisher.firstpagenumber1tr_TR
dc.publisher.lastpagenumber357tr_TR
Appears in Collections:Tezler -- Thesis

Files in This Item:
File Description SizeFormat 
407049.pdfTez dosyası1.86 MBAdobe PDFThumbnail
View/Open


Items in DSpace are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.