Abstract:
Hızla değişen ve gelişen dünyamızda, teknolojinin de ilerlemesiyle yeni
iş sahaları ortaya çıkmış ve bu iş sahalarında faaliyet gösteren firmalar,
eğitilmiş ve nitelikli personel bulma konusunda güçlük çekmeye
başlamıştır. Yaşanan teknolojik ve bilimsel gelişmelere paralel olarak
kadının toplumdaki geleneksel rolü ve statüsü değişmiş, kadın hem sosyal
hem de iş hayatında daha fazla yer almaya başlamıştır.
Tarihin her döneminde, hayatın her alanında kadınlar ve erkekler
birlikte çalışmışlardır. Ancak toplumsal, sosyal ve ekonomik hayata
kadınların yaptıkları katkılar erkeklerle aynı ölçüde değerlendirilmemiş
ve önemsenmemiştir. Bu durum kadınların ikinci planda kalmalarına
neden olmuş; yüksek statülü ve prestijli işlerde çalışmalarını ve kariyer
basamaklarında yükselmelerini zorlaştırmış, daha düşük statüdeki
mesleklerde çalışmalarının doğal karşılanmasına neden olmuştur
(Çelikten, 2004, s. 92).
Günümüzde kadınların eğitim seviyesi yükselmekte, çalışma hayatına
katılımları artmakta ancak çalışma hayatında kadınlar aleyhine eşitsizlik
devam etmektedir. Kadın ve erkeklerin eğitim seviyelerinin aynı olmasına
rağmen iş piyasasında mesleklerin “kadın ve erkek mesleği” olarak
kategorize edilmesi kadınların daha geleneksel mesleklere yönelmelerine
neden olmaktadır. Bu geleneksel yapı- yasalarımızda meslek seçimi
ve mesleğe alınmada cinsiyete dayalı ayrımcılık olmamasına rağmen uygulamada kadınların bazı mesleklerde çalışmalarına ve karar
mekanizmalarında yer almalarına engel olmaktadır (Şahin, 2007, s. 2).
Erkek egemen bir toplumda çalışma yaşamına başlamış ve bulunduğu
mevkide yükselerek, kendisine kariyer hedefleri belirleyen kadınlar için
kariyer sahibi olmanın, iş yaşamında tutunabilmenin önemi çok daha
fazladır. Çünkü kadınlar kariyer hedeflerine ulaşmak için, erkeklerden
1
İstanbul Aydın Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
2
İstanbul Aydın Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
Kadın Yöneticilerin Kariyer Engelleri
32
daha fazla fedakârlık gösterip, güç sarf etmek zorunda kalmaktadır.
Kadınlar, hem geleneksel toplumun kendilerine yüklediği rol gereği ev
ve çocuklarıyla ilgilenirken hem de çalışma yaşamında işinin gerektirdiği
sorumluluklara zaman ayırmaktadır. Konuya ilişkin literatür incelemesi
yapıldığında ataerkil bir toplumsal yapıya sahip olan ülkemizde kadınların
işgücüne katılım oranı artarken yönetim basamaklarında kadınların fazla
yer almadıkları görülmektedir (Korkmaz-Moralıoğlu, 2010, s. 1).
Kadınların iş hayatında yer almaları onlara sosyal, ekonomik ve toplumsal
hayatta birçok katkı sağlarken aynı zamanda çeşitli sorunların doğmasına
da neden olmaktadır. Kadınlar hem iş hayatında yer almaya hem de aile
ve çocukları arasında da bir denge kurmaya çalışmaktadırlar. Bu durum
zaman açısından çeşitli sorunları doğurmaktadır. Bu durum da kadınların
iş hayatlarında yer almalarını engellenmekte ve erkekler lehine bir rekabet
üstünlüğü oluşturmaktadır. Aynı bilgi birikimi, eğitim düzeyi ve yeteneğe
sahip olan kadın ve erkek arasından işe erkeğin kabul edilmesini sağlamakta
ve kadının ikinci plana itilmesine neden olmaktadır.
Kadınlar iş hayatında sadece cinsiyetlerinden ve toplumun kadına
biçtiği rol ve sorumluluklardan dolayı birçok olumsuz davranış, tutum
ve ön yargılarla karşılaşmaktadırlar. Kadınların iş hayatında yönetim
kademelerine yükselmelerinde cinsiyetlerinden dolayı karşılarına çıkan
her türlü görünmez engel “cam tavan” olarak adlandırılmaktadır. Kadınlar
bu cam tavan engelini bazen çeşitli yöntemlerle aşabilirken çoğu zaman da
bu engeli kabullenmek durumunda kalırlar (Taşkın ve Çetin, 2012, s. 19).
Kadınlar bazı mesleklere girmede, bu mesleklerde yükselmede ve erkek
meslektaşları karsısında ayakta durabilmede güçlük çekmektedir. Bu
meslek gruplarının başında yöneticilik gelmektedir. Yönetim dünyasının
kendisine özgü normları, değerleri ve ilişkili kuralları vardır. Bu dünya,
erkek yöneticilerin hâkim olduğu ve sınırların onlar tarafından çizildiği
bir ortamı yansıtmaktadır. Yakın zamanlara kadar erkeklerin geleneksel
tutumları nedeniyle kadınlar yönetim basamaklarında ilerleyememişlerdir.
Günümüzde ise kadınlar artık kamu yönetiminde, hatta büyük kuruluşların
üst düzeylerinde çok önemli ve güçlü pozisyonlara gelebilmektedir.
Buna rağmen yönetimdeki kadının çok çetin bir savaş içinde olduğu
gözlemlenebilmektedir. Yönetici kadınlara karşı geliştirilen bu önyargının
Lale ALBERALAR, Yrd. Doç. Dr. Ertuğ CAN
Eğitim Fakültesi Dergisi, Özel Sayı - 2017 (31-33) 33
aşılması ve giderilmesi çok güç olmaktadır. Konuya tarihsel açıdan
bakıldığında kadınların daha itaatkâr ve hizmet edici pozisyonlarda
yer aldıkları görülmektedir. Özellikle örgüt içinde bir liderlik rolünü
üstlenemeyecekleri, mantıklı karar ve emir veremeyecekleri, astları
durumundaki erkek çalışanların kadın yöneticilerden emir alma eğiliminde
olmadıkları, erkeklerin kadınlardan daha iyi lider oldukları ve daha kolay
yükselebilecekleri varsayılmaktadır (Şahin, 2007, 1).
Bugüne baktığımızda kadınlar, iş hayatında yükselmelerinin önündeki
engellerin bir kısmını ortadan kaldırmış ve çalışma hayatında daha fazla
yer almıştır. Gelişmekte olan ülkemiz açısından nitelikli işgücünün önemi
büyüktür. Bu işgücünde kadınların aktif olarak yer almaları ülkemizin
ekonomik gelişme ve kalkınma hızını artıracaktır