Abstract:
Dil öğretimi bir gelenektir. Maalesef XIX. yüzyılda Rüşdiye ve idadilerin açılması ile
başlayan Türkçe öğretiminin bir geleneği oluşmamıştır. Bu yüzyılda Türkçenin çeşitli
meseleleri tartışılmış ama öğretim konusu alfabenin ötesine geçememiştir. Atatürk
döneminde bu konunun çiddî manada münakaşa edildiğini görüyoruz. Salt gramer
öğretimi ile uygulamalı öğretimin hangisinin daha etkili veya faydalı/öğretici olacağı, ölü
dil öğretmek ile yaşayan/canlı dili öğretmek arasındaki farka dikkat edilmesi gerektiği bu
konuda önemli bir belirleme olmuştur