Abstract:
CEZA MUHAKEMESİ İLKE VE KURALLARININ MEMUR
DİSİPLİN HUKUKUNA ETKİSİ
ÖZET
İdare hukuku; idarenin, kamu düzenini sağlamak ve korumak için donatıldığı
kamu gücü yetkisi ile yaptığı idari işlemleri ve bu yetkinin sınırlarını düzenleyen,
bağımsız, pozitif, tedvin edilmemiş, içtihatlara dayanan bir kamu hukuku dalıdır.
İdare hukukunun bir parçası olan memur disiplin hukukunun amacı, kurumdaki
düzenin sağlanmasıdır. Ancak yukarıda sayılan özellikleri nedeniyle işlemlerde
keyfiyeti önlemek adına, idarenin eylem ve işlemlerinin, uluslararası ve ulusal
mevzuat ile denetlenmesi gerekmektedir. Ceza muhakemesi hukuku ilke ve kuralları,
bu denetimin bir parçasıdır.
Ceza yaptırımları ve ceza muhakemesi ile idari yaptırımlar karşılaştırıldığında;
her iki yaptırım türünün amaçları farklı olsa da kamusal cezalar öngörmeleri
bakımından, idari yaptırımlarda da, ceza ve muhakeme hukukunda geçerli olan
birtakım ilkelerin uygulandığı görülmektedir.
Bu çalışmada, devlet memurları disiplin hukukuna ilişkin usul ve esaslar,
memur kavramı, disiplin kavramı, yaptırım kavramı, disiplin cezası türleri,
soruşturmada yetkili makamlar, görevleri, memur disiplin soruşturması süreci,
disiplin cezasının verilmesi, sona ermesi, evrensel hukuka, anayasaya ve özellikle
ceza muhakemesi hukukuna hâkim olan ilkeler ve bu ilkelerin memur disiplin
hukukuna etkisi ve uygulanabilirliği hakkında bilgi verilmiştir.
Çalışma boyunca, adli ve idari alandaki yüksek yargı kararlarından
yararlanılarak evrensel hukuk ilkeleri, anayasal ilkeler, ceza muhakemesi hukuku
ilkelerinin memur disiplin soruşturmalarında etki ve uygulama alanı araştırılmıştır.
Araştırmada, teori ve yargı kararlarının yanı sıra uygulamacılarla görüşülerek elde
edilen bilgilerden de yararlanılmıştır.
Çalışmanın sonunda, kanundaki birtakım terimlerin güncellenmesi gerektiği
önerilerek; mevzuat dağınıklığı hususunun tekrar değerlendirilerek mümkünse tüm
ix
memur disiplin mevzuatının tek çatı altında toplanması; suç tanımlarının yeniden
değerlendirilerek günümüz şartlarına uyarlanması; kanunda muğlak ifadelerden ve
kıyastan mümkün olduğunca kaçınılması gerektiği sonucuna varılmıştır.