Abstract:
Bu araştırmanın temel amacı, ebeveynlerin ve okul öncesi öğretmenlerinin okul öncesi
eğitime bakış açıları ve farkındalıklarının hangi durumlarda benzerlik ve farklılık
gösterdiği ve bu durumlardan yola çıkılarak nasıl çözüm önerileri sunduklarını
belirlemektir. Belirtilen amaçlara derinlemesine ve daha ayrıntılı ulaşmak için nitel
araştırma desenlerinden biri olan durum çalışması araştırma yönteminden
faydalanılmıştır. Araştırma 2020-2021 eğitim-öğretim yılında İstanbul ilinde bulunan
özel bir okulda öğrenim gören beş-altı yaş grubu çocukların anne, baba ve
öğretmenlerinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubunu dört okul öncesi
öğretmeni, çalışmaya katılan öğretmenlerle aynı okulda çocuğu olan dört anne ve dört
baba oluşturmuştur. Araştırmanın çalışma grubu belirlenirken katılımcılar, amaçlı
örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme aracılığıyla araştırmaya dâhil
edilmişlerdir. Bu çalışmada veri toplama aracı olarak okul öncesi eğitim kurumlarında
karşılaşılan üç adet senaryo ve senaryolar doğrultusunda oluşturulan yarı
yapılandırılmış görüşme soruları kullanılmıştır. Oluşturulan senaryo ve sorular
ebeveynlere ve öğretmenlere çevrimiçi görüşme yolu ile okutulmuştur ve aralarında
tartışmaları istenmiştir. Çevirimiçi yapılan görüşmeler kayıt altına alınmış ve ardından
yazıya geçirilmiştir. Yazıya aktarılan veriler, sürekli karşılaştırma yöntemi
aracılığıyla aynı sorulara verilen farklı yanıtlar karşılaştırılmış ve tümevarımsal analiz
yöntemiyle analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre hem öğretmenlerin hem de
ebeveynlerin okul öncesi eğitimde okul-aile iş birliğini önemsedikleri, bu iş birliğinin
çocukların eğitimleri ile ilgili sorunları çözdüğü fikirleri benzerlik göstermiştir. Hem
öğretmenler hem de ebeveynler fikirlerine saygı duyulduğu, açık ve anlaşılır bir dil
konuşulması gerektiğini vurgulamışlardır. Öğretmenler ve ebeveynlerin bakış
açılarının farklılık gösterdiği durumlarda vermiş oldukları çözüm önerilerinden en çok
göze çarpanlar: hem ebeveynlerin hem de öğretmenlerin çift yönlü iletişime açık
olması gerektiği, empati ve karşılıklı bir güven ortamının sağlanması sonucuna
ulaşılmıştır. Ulaşılan sonuçlar, mevcut literatür temelinde derinlemesine tartışılmış ve
bu doğrultuda öneriler sunulmuştur.