Özet:
ÖZET
Bu çalışma, enerji güvenliğinin, ulusal güvenliğin sürdürülmesi perspektifinde
dünyadaki tüm ülkeler için en önemli hedeflerden biri olduğunu göstermektedir.
Özellikle sanayileşmiş ülkelerde, enerji bir ulusal güvenlik meselesi olup, ekonominin
ve hayatın tüm alanlarında ana temel olarak tanımlanmaktadır. Devletlerin enerji
güvenliğinin sağlanması için politik ve askeri vesileler kullanması anormal bir
davranış değildir.
ABD’nin 2001 Afganistan savaşında, Hazar Denizi’ndeki petrol ve gaz rezervlerine
yakın bir ABD üssü kurulmuştur. Bir süre sonra, ABD, Irak'ın petrol rezervlerini
kontrol etmeye başlamıştır. Bu nedenlerle, ABD Ortadoğu’yu ve dünyada tek kutup
olarak kalması için diğer küresel enerji rezervlerini kontrol edebilmektedir.
Diğer taraftan, AB ülkeleri, Hazar bölgesindeki petrol ve doğal gaz rezervlerine
erişim yoluyla Avrupa enerji piyasasında Rus tekelini sonlandırmaya çalışmaktadırlar.
2008 yılında, AB Hazar Deniz'den başlayarak Türkiyeden geçen boru hattını kurmaya
çalışırken, Rusya enerji güvenliğini korumak için Gürcistan'a savaş ilan edip Kırımı
işgal etmiştir. Ayrıca Rusya, Katar’dan ve İran'dan Avrupa Birliği'ne kadar uzanan
boru hattının gelişini engellemek için Suriye’ye askeri müdahalede bulunmuştur. Bu
da hem ABD hem de Rusya’nın Suriye'deki boru hatları ve enerji projelerini korumak
için rekabete girdiklerini ve Suriye’ye müdahale etme amaçlarının sadece siyasi
sebeplerden olmadığını göstermektedir.