Abstract:
Jinekoloji-endokrin bir bozukluk olan polikistik over sendromu (PKOS),
anovulatuar kadın infertilesinde önde gelen nedenidir. Ayrıca düşük ve gebeliğe
bağlı komplikasyonlarla da ilişkilidir. Rotterdam Konsensüsüne göre, kronik oligo
veya anovülasyon, hiperandrojenizmin klinik ve/veya biyokimyasal bulguları ve
polikistik over morfolojisinin üç parametresinden ikisinin varlığı PKOS olarak
tanımlanmaktadır. PKOS, Rotterdam kriterlerine göre dünya çapında üreme
çağındaki kadınların %6-21'ini etkilemektedir. PKOS bunlara ek olarak insülin
direnci, dislipidemi, adipozite, hipertansiyon, tip 2 diabetes mellitus, alkolik
olmayan yağlanma gibi metabolik bozukluklarla ilişkilidir. PKOS karaciğer
hastalığı, koroner kalp hastalığı ve vasküler endotelyal disfonksiyona sebep
olmaktadır. PKOS’un etiyolojisi ise hala belirsizdir. Bununla birlikte, "2 vuruş"
hipotezine göre, konjenital bir yatkınlık (gen varyantları, konjenital virilizasyon ve
bozulmuş fetal beslenme, "ilk vuruş" olarak) çevresel bir risk faktörüne maruz
kaldıktan sonra (androjenlere maruz kalma, postnatal obezite, insüline dirençli
hiperinsülinemi ve hiperpuberte, "ikinci vuruş" olarak) PKOS olarak ortaya
çıkabilir. Ayrıca, oksidatif stres ve enflamasyonun hastalığın patofizyolojisinde
yadsınamaz rolleri vardır. PKOS’un terapötik yönetimi genellikle diyet
modifikasyonu, kilo kaybı ve artan egzersizin ilk müdahaleler arasında yer aldığı
klinik manifestasyonları iyileştirmekle sınırlıdır. Dahası, PKOS'lu kadınlar
tarafından bitkisel ilaç kullanımı son yıllarda artış göstermiştir. Zerdeçal olarak da
bilinen kurkumin, Curcuma longa'dan elde edilen bir polifenoldür ve geleneksel
olarak çeşitli Asya mutfaklarında kullanılmaktadır. Son zamanlarda kurkumin, tip
2 diabetes mellitustan telogen effluvium'a kadar geniş bir hastalık spektrumunu ek
olarak tedavi etmek için incelenmiştir. Kurkumin, karaciğerde glikoliz ve glikojen
sentezindeki artış ve glukoneogenezdeki azalmanın yanı sıra iskelet kasında glikoz
iv
alımı, glikoliz ve glikojen sentezindeki artış da dahil olmak üzere çeşitli
mekanizmalar yoluyla antidiyabetik etkiler ortaya çıkarmaktadır. Kurkuminin
ayrıca Yüksek Yoğunluklu Lipoprotein (HDL) lipaz aktivitesini artırmasıyla
birlikte lipid, kolesterol gen ekspresyonunu değiştiren mekanizmalar yoluyla
plazma kolesterolünü ve trigliseridi azalttığı bilinmektedir. Kurkuminin anti enflamatuar etkilerinin PKOS’lu hastalarda oksidatif stresi azalttığı literatürde
bulunmaktadır. Bununla birlikte kurkumin metabolik sendromlu hastalarda açlık
kan şekeri ve trigliseridi önemli ölçüde iyileştirdiğiyle ilgili çalışmalar mevcuttur.
Bu tez çalışmasında da biyoinformatik ve bibliyometrik analizler yapılarak
kurkumin ve PKOS ilişkisi, gen ve yolak bağlantıları ortaya konulmaya
çalışılmıştır. Bu çalışmada kullanılan veri seti NCBI’dan alınmıştır ve örneklem
olarak PKOS ve PKOS’lu olmayan bireylerden oluşmaktadır. Gen setleri R
yazılımı yardımı ile PKOS’la ilişkili genlerin ortaya çıkarılmasıyla birlikte
kurkumin ile ilişkilendirilerek kurkuminin PKOS’un gen tedavisinde kullanılabilip
kullanılamayacağı araştırılmıştır. Diğer analiz yöntemleri ile kurkumin-PKOS
ilişkisi incelenmiştir. Vosviewer programından elde edilen sonuçlara göre
kurkumin ve PKOS arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Bibliyografik analiz
sonuçlarına göre ise kurkumin ve PKOS konusunda en fazla çalışma İran’da
yapılmıştır. Biyoinformatik analiz sonuçlarına göre bu tez çalışmasında PHACTR2
geni ilk defa PKOS ile ilişkilendirilmiştir. PHACTR2 geni daha önce damar sertliği
ve lipit metabolizması ile ilişkilendirilerek kurkuminin bu gen üzerindeki etkisi
incelenmiş, ancak PKOS ile ilişkisi incelenmemiştir. Sonuç olarak, kurkuminin
PKOS’lu hastalarda metabolik anormallikler üzerindeki etkileri kesin değildir.
Fakat PKOS’a sebep olan aktif genlerden bazılarını uygun dozlarda kurkumin
verilerek susturulabileceği ön görülmektedir.