Abstract:
İnsanlar gerek ihtiyaçlarını karşılamak gerekse problemlerini çözmek için
birtakım gruplaşmalara ihtiyaç duyarlar. Bu amaçla örgütlemeler meydana
gelmiştir. Bir amacı ya da işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş
kişiler veya kurumların oluşturdukları birimlere örgüt denir. Okulları da
bu örgütler kapsamında ele almak gerekir. Değişmenin çok hızlı olduğu
bu çağda, okulların da kendisini bu gelişim ve değişime uyarlaması
beklenmektedir. Okul yöneticileri ve öğretmenlerin, okullarının vizyonun,
misyon ve amaçlarının farkında olması, bu yönde kendilerine ilke ve
amaçlar belirlenmesi ve bu ilkeler ışığında ulaşmak istediği hedeflere
büyük bir gayret ile çalışmaları istenilmektedir. Genel olarak yüksek
düzeyde örgütsel bağlılık gösteren bireylerin sadece kendilerinden
beklenen sorumlulukları yerine getirmekle kalmayıp, istenenin ötesinde
gayret gösterdikleri ayrıca sorumluluk, sadakat ve verimliliklerinin de
yüksek düzeyde olduklarına inanılmaktadır (Balay, 1999, s. 238).
Çalışanların düşünce ve fikirlerini bilinçli olarak saklaması ve
söylememesi sessizlik olarak tanımlanır. Çalışanların düşünce ve
fikirlerinden yararlanılamaması, problemlerin görmemezlikten gelinmesi,
geribildirimlerin olumsuz olabileceğinden kaçınılması ve oluşacak
problemler karşısında tepkisiz kalınması durumu şeklinde oluşmaktadır.
Literatürde kolektif bir fenomen olarak ele alınan sessizlik kavramı,
çalışanların çalışma şartlarını ve bulundukları örgüt yapısını iyileştirmeye
yönelik fikirlerini, bilgi ve düşüncelerini bilinçli bir şekilde esirgemesi
şeklinde tanımlanmaktadır. Örgütsel gelişim ve değişimin önünde önemli
bir engel olarak karşımıza çıkan örgütsel sessizlik, çalışanların örgüt
içi problemlerini ve bu problemlerin giderilmesi konusunda, düşünce
ve fikirlerini kendilerine saklamaları ve bu durumu kolektif olarak
1 İstanbul Aydın Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
2
İstanbul Aydın Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
Liselerde Çalışan Öğretmenlerde Örgütsel Bağlılık ile Örgütsel Sessizlik Arasındaki
İlişkinin Saptanması
250
gerçekleşmesi örgütsel sessizlik kavramının temelini ortaya çıkarır.
Çalışanların bu tutumu örgütün değişimi ve gelişimi önünde kuvvetli
bir engel olarak ortaya çıkmaktadır (Morrison ve Milliken, 2000, s. 706-
707). Çalışanlar bulundukları yapı içerisinde kendilerini olumsuz yönde
etkileyecek durumlarla karşılaşmamak için sessizleşmeye yönelirler.
Bu tip sessizlik davranışı, örgüt içerisinde bazı aksaklıkların çıkmasına
zemin hazırlayabilir. Çalışanların güvenini, örgütsel bağlılığını, moral
ve motivasyonunu, iş doyumunu, yetenek gelişimini engellemektedir.
Örgütsel sessizlik davranışı örgüt içerisindeki bireyleri etkilediği gibi
örgütün kendisini de etkilemektedir. Örgütün karar mekanizmalarını,
fonksiyonlarını ve gelişimini negatif yönde etkilerken, örgütün kendini
yenilemesine ve iyileşmesine de mani olmaktadır (Milliken ve diğerleri,
2003, s. 1453-1454).
Yapılan araştırmalar, örgütsel bağlılığı yüksek düzeyde olan çalışanların
görev ve hedeflerini yerine getirmede daha çok emek harcadıklarını
göstermektedir. Bağlılık düzeyi yüksek çalışanların örgütleriyle daha iyi
ilişki geliştirmekte ve örgütte daha uzun müddet kalmaktadırlar. Daha da
önemlisi çalışanların örgütlerini içselleştirebilmekteler ve benim örgütüm
diye sahiplenmektedirler. Örgütlerine karşı düşük bağlılığa sahip bireyler
ise yeterince başarılı olamamaktadırlar. Bu tür bireyler örgütün misyonunu
önemsememekle birlikte görevlerine kendilerini içten verememektedirler
(Oberholster ve Taylor, 1999, s. 57).
Örgüte bağlılık davranışında; yöneticinin liderlik vasıfları, iş organizasyonu,
örgütsel değişkenler, yaş, örgüt içi kıdem vb. bireysel özellikler önemli rol
oynamaktadır. Aynı zamanda örgüt yapısı ve tercih edilen örgüt iklimi, örgüt
içi alınan kararlara katılabilme imkanı, çalışanın sosyal ve iş güvenliği,
işte sorumluluk alabilme ve özel bir konuma sahip olabilme olgularının
çalışanın örgüte bağlılığını arttırmada oldukça etkili olmaktadır (Bayram,
2006, s. 125).
Çalışanların örgüt ile aralarındaki ilişkiyi yansıtan psikolojik durumunu
Allen ve Meyer (1998, s. 32) tutumsal bağlılık olarak ifade etmektedir.
Belirtileri ise, kişinin örgütte kalma eğiliminde olması ve kalmaya
devam etmesidir. Allen ve Meyer bağlılığı, duygusal (affective), devam
(continuance) ve normatif olarak 3 grupta sınıflandırmaktadır. Yapılan
Ahmet SEVGİN, Doç. Dr. Süleyman DOĞAN
Eğitim Fakültesi Dergisi, Özel Sayı - 2017 (249-253) 251
bu çalışmanın evreninde 2003 yılında Dyne, Ang ve Botero tarafından
geliştirilmiş olan örgütsel sessizlik ölçeği baz alınarak örgütsel sessizlik
kavramı ölçümleri yapılmıştır. Bu ölçek bazı araştırmacılarca Türkçe
diline çevrilmiş ve başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Bu araştırmada,
Taşkıran (2001) tarafından tasarlanmış olan ve Kolay (2012) tarafından da
kullanılan Örgütsel Sessizlik Ölçeği kullanılmıştır.
Lise öğretmen ve yöneticilerinde örgütsel bağlılık ile örgütsel sessizlik
ölçeklerine göre elde edilen puanların; medeni durum, cinsiyet ve kadrolu
olup olmamam durumuna göre değişiklik gösterip göstermediğine ait
yapılan bağımsız grup t-testi, lise öğretmen ve yöneticilerinde örgütsel
bağlılık ile örgütsel sessizlik ölçeklerinden alınan puanların; mezun olunan
fakülte türü, branş, toplam hizmet süreleri değişkenlerine göre değişiklik
gösterip göstermediğine ait yapılan non – parametrik Kruskal Wallis
– h testi, lise öğretmen ve yöneticilerinde örgütsel bağlılık ile örgütsel
sessizlikleri arasında manidar ilişkiler olup olmadığını tespit edebilmek
için Pearson’un momentler çarpımı ile ilgileşme analizi kullanılmıştır.
Bu araştırmada elde edilen bulgular liselerde görev yapan öğretmenlerin
örgütsel sessizlik algıları ile örgütsel bağlılıklarının orta seviyede olduğunu
göstermektedir. Buna göre lise öğretmenlerinin kendilerini çok rahatlıkla
ifade edemedikleri örgütsel süreçlere etkin katılımlarının orta seviyede
olduğu söylenebilir. Milliken ve Morrison (2000) örgütsel sessizliğin,
örgütteki karar süreçleri üzerinde olumsuz etkiler oluşturduğunu ve
örgütteki sorunların gizlenmesine neden olduğu araştırmacılarca ortaya
konulmuştur.
Doğan ve Aydın’ın (2012) yaptığı çalışmada örgütsel değer ile örgütsel
bağlılık arasındaki ilişkide, bizim yaptığımız çalışmada elde ettiğimiz
veriler gibi örgütsel bağlılığın hizmet süresine göre anlamlı farklılıklar
olduğu görülmüştür. Yine örgütsel bağlılığın artmasıyla çalışanların
performansında da artış olduğu gözlenmiştir (Bogosion, 2012; McGovan,
2003; Karabağ-Köse, 2013; Salih, 2013). Bu çalışmada da elde edilen
veriler aynı paralelde olduğu görülmektedir.
Liselerde Çalışan Öğretmenlerde Örgütsel Bağlılık ile Örgütsel Sessizlik Arasındaki
İlişkinin Saptanması
252
Dünyada ve Türkiye’de örgütsel bağlılık üzerine yapılan yüksek lisans
tezlerinden, incelediğimiz tezlerin genelinde yapılan ölçüm ve araştırmaların
sonucunda öğretmenlerin örgütsel bağlılık düzeyleri ve sessizlik algılarının
orta düzeyde olduğu, çok rahat olmasa da kendilerini ifade edebildikleri
ve örgütteki sorunlar hakkındaki görüşlerini orta düzeyde dile getirdikleri
görülmüştür. Hizmet süresi bakımından ve bulunduğu kurumdaki hizmet
süreleri bakımından anlamlı farklılıklar görülmekte olup, diğer mezuniyet,
yaş, baranş ve medeni durum gibi alanlarda aralarında anlamlı bir farklılık
görülmemiştir. İstanbul ili Eyüp ilçesinde yaptığımız bu çalışmada da aynı
seviyeye yakın sonuçlar elde edilmiştir.