Abstract:
Milli Eğitim Temel Kanununda belirtildiği üzere eğitim, kişinin
davranışlarını belli hedef ve amaçlar doğrultusunda şekillendirmek
olarak tanımlanabilir. Bu doğrultuda eğitim ve öğretim verilen okulda
değişik alanlarda eğitim alan öğrencilerin, ahlaki, insani manevi duyguları
güçlü, çevresinde bulunan kişilerin türlü hakkına saygılı kişilikli, ahlaki,
bedeni duygu ve ruh hali açısından sağlıklı olarak yetişmiş, değişik bilgi
birikimine ve bunu uygulayacak beceriye ve yaratıcılığa sahip bireyler
olarak yetiştirilmesi amaçlanır (www.mevzuat.gov.tr).
Bu amaçların gerçekleştirilebilmesi için okullarda okutulan zorunlu dersler
arasında Görsel Sanatlar dersi de yer almaktadır. Kişilerin yaratıcılıklarını
veya yaratıcılık potansiyellerini ortaya çıkarıp geliştirmek, onlarda estetik
düşünce bilincini oluşturmak için sanat eğitimi gereklidir ve bu anlamda
bireyseldir. Sanat eğitimi aynı zamanda kişinin olay ve durumları dramatize
edip hayal gücünü geliştirmesi için de gereklidir (Erbay, 1997, s. 24).
Öğrenci için bu derece önemli kazanımları amaç edinmiş olan Görsel
Sanatlar dersi eğitimi ne yazık ki ülkemiz okullarında yeterince önemli bir
ders olarak görülmemekte dolayısıyla yukarıda belirtilen amaçlar hedefine
ulaşamamaktadır. Dersin işlenmesine engel olan faktörleri fiziki ve insani
etkenler olarak ikiye ayırabiliriz.
Fiziki etkenler arasında, dersin çoğu ülkemiz okulunda, atölye yerine
sınıfta işlenmesi, derste kullanılacak malzemelerin temin edilememesi,
ekonomik koşulların kötülüğü, aile bütçesinin kısıtlılığı gibi etkenler
1
İstanbul Aydın Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
2
İstanbul Aydın Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
Ortaokullarda Görev Yapan Görsel Sanatlar Öğretmenlerinin Mobbing (Yıldırma)
Yaşama Düzeyleri ve Örgütsel Bağlılıkları Arasındaki İlişkiler
44
sayılabilir. İnsani etkenler ise, Milli Eğitim Bakanlığının dersi haftada bir
ders saati, 40 dakika olarak sınırlaması, okul idarecileri başta olmak üzere
öğrenciler, veliler toplum ve hatta okul öğretmenleri tarafından dersin
yetenek dersi olarak görülmesi olarak değerlendirebiliriz.
Dersin ikinci plana atılması, ders öğretmenlerinin gerek okul yönetimi
gerekse çevre kaynaklı çalışma ve iş koşulları açılarından üzerlerinde
psikolojik baskı oluşmasına neden olduğu, bu durumun öğretmenlerde
motivasyon düşüklüğü oluşturduğu ve onların örgütsel bağlılık düzeylerine
etki ettiği düşünülmektedir.
Öğretmenlerin iş hayatında yaşadığı bu psikolojik baskı ve tutumlara
Mobbing (yıldırma) denilmektedir. Leymann mobbingi (yıldırma) bir
veya birkaç kişinin, bir veya birden fazla kişi tarafından her gün ve birkaç
ay süre boyunca düzenli olarak duygusal yönden yaralayıcı davranışlara
maruz bırakması olarak tanımlar (Leymann, 1996, s. 166 ). Mobbing kişiyi
sindirmek veya ortamdan uzaklaştırmak için uzun süreli ve sistematik
şekilde uygulanır. Bu baskıyı uygulayan kişiler çalışanların ast ya da üstü
olabilmekte okullarda da öğretmenler gerek meslektaşları gerekse okul
yöneticileri tarafından yıldırma eylemine maruz kalmaktadırlar.
Mobbing’e maruz kalmanın örgütsel bağlılığı etkilediği bilinmektedir.
Allen ve Meyer’e göre örgütsel bağlılık, çalışanın örgüte olan psikolojik
yaklaşımını ifade etmektedir ve çalışan ile örgüt arasındaki ilişkiyi yansıtan,
örgüt üyeliğini devam ettirme kararına yol açan psikolojik durumdur (Allen
ve Meyer, 1990, s. 2).
Yapılan araştırmalarda çalışma örgütlerinde en fazla mobbinge maruz kalan
kişilerin bakıcılar, temizlik görevlileri eğitim ve sağlık sektöründe çalışanlar
olduğu tespit edilmiştir. Özellikle eğitim sektöründe, mobbing (yıldırma)
mağduru kişilerin, amacı kültürel sosyal ve bilimsel açıdan kendini insan
yetiştirmeye adamış eğitimciler olması oldukça düşündürücü ve önemlidir.
Bu bağlamda eğitimcilerin bu sorunları yaşama düzeylerinin asgari düzeye
indirilmesi sağlıklı nesiller yetişmesi açısından önem arz etmektedir.
Bu etkili değişkenin, eğitim örgütlerinde, özellikle ortaokullarda görev
yapan görsel sanatlar öğretmenleri üzerinde ne düzeyde etkili olduğu
Selda ARSLAN, Prof. Dr. Hamide ERTEPINAR
Eğitim Fakültesi Dergisi, Özel Sayı - 2017 (43-47) 45
ve yıldırma (mobbing) mağduru olma durumunun görsel sanatlar
öğretmenlerinin örgütsel bağlılıkları üzerinde ne kadar belirleyici olduğu
ile ilgili literatürde görsel sanatlar eğitimi alanında herhangi bir araştırmaya
rastlanmamıştır. Türkiye ve dünya genelinde mobbinge yönelik yapılan
pek çok araştırma bulunmaktadır. Bu araştırmalardan bazıları;
Aras (2012) tarafından 2009-2010 eğitim-öğretim yılında Ankara merkez
ilçelerde yer alan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı toplam 308 ilköğretim
okulunda görev yapan müzik öğretmenleri üzerinde yapılan araştırma
sonucunda, müzik öğretmenlerinin yaklaşık 4’te 1’inin mobbinge maruz
kaldığı tespit edilmiştir. Müzik öğretmenlerinin yıldırma yaşama durumları,
yaş, medeni durum, cinsiyet, eğitim durumu, kıdem değişkenlerine göre
anlamlı bir farklılık göstermemektedir. Bütün yaş guruplarının örgütsel
bağlılık düzeyleri hemen hemen eşit olmakla birlikte, dul veya boşanmış
olan müzik öğretmenleri evli veya bekar olanlara göre daha az oranda
örgüte bağlıdır. Bekar müzik öğretmenleri evli veya boşanmış öğretmenlere
göre örgütle kendini daha çok özdeşleştirmektedir. Müzik öğretmenleri en
fazla meslekleriyle ilgili konular üzerine mobbinge maruz kalmakta olduğu,
öğretmenlerin örgütsel bağlılık düzeylerinin daha çok işleriyle değil, görev
yaptıkları eğitim kurumuna uyum sağlayamamaları nedenine bağlı olduğu,
mobbinge (yıldırma) maruz kalma ile örgütsel bağlılık arasında olumsuz
(negatif) anlamlı ilişkiler bulunduğu tespit edilmiştir. Bu durum, mobbinge
(yıldırma) maruz kalmanın, örgütsel bağlılığı azalttığı anlamını taşımaktadır.
Dick ve Wagner (2001, s. 247) örgüt çalışanları üzerine yaptıkları
araştırma sonucunda, okul yöneticileri yıldırmayı öğretmenler üzerinde,
onları çalışma ortamında yok sayarak aşırı derecede eleştirerek
uygulamakta, öğretmenler ise meslektaşlarını onlar hakkında dedikodu
yaparak, asılsız söylemlerde bulunarak ve örgüt ortamından dışlayarak
gerçekleştirmektedirler.
Literatür taraması sonucunda Görsel Sanatlar öğretmenlerinin mobbing
(yıldırma) durumu ve örgütsel bağlılık ilişkisi üzerine hiçbir araştırma
yapılmadığı tespit edilmiştir. Yapılan araştırma konuyla ilgili Türkiye
genelinde az çalışılan konular arasında sayılabilecek niteliktedir. Bunun
yanında okullarda çalışan farklı branşlardaki öğretmenlere yönelik pek
çok çalışma bulunmaktadır. Ayrıca araştırmanın yıldırma (mobbing)
Ortaokullarda Görev Yapan Görsel Sanatlar Öğretmenlerinin Mobbing (Yıldırma)
Yaşama Düzeyleri ve Örgütsel Bağlılıkları Arasındaki İlişkiler
46
konusunda yapılan araştırmalara katkı sağlayacağı umulmaktadır.
İstanbul’da bulunan devlete bağlı ve özel ortaokul kurumlarında görev
yapan Görsel Sanatlar öğretmenlerine yönelik yapılan bu araştırmada,
görsel sanatlar öğretmenlerine uygulanan yıldırma eylemleri ele
alınmış; mağdur öğretmenlerin karşılaştıkları yıldırma davranışları, bu
davranışların öğretmenlerin kişisel özellikleri dikkate alınarak mobbing
yaşama düzeyleri bu düzeylerin örgütsel bağlılıklarına etkisi belirlenmeye
çalışılmıştır. Bu amaçla, İstanbul’un Asya ve Avrupa yakasında toplam
14 ilçedeki resmi ve özel ortaokul kurumlarında bulunan bir kısım görsel
sanatlar öğretmenlerine ulaşılmış, veri toplama aracı olarak Einarsen
ve Raknes (1997) tarafından geliştirilen Cemaloğlu (2007) tarafından
Türkçeye uyarlanan “Olumsuz Davranışlar” Anketi ile Balay (2000)
tarafından geliştirilen “Örgütsel Bağlılık” ölçeği ve araştırmacı tarafından
geliştirilen kişisel bilgi formu uygulanarak öğretmenlerin son altı ay içinde
yaşadıkları yıldırma olayı ile ilgili algıları çerçevesinde yıldırma mağduru
öğretmen ve örgütsel bağlılık profili oluşturulmaya çalışılmıştır.
Araştırmanın evrenini 2014-2015 eğitim-öğretim yılında İstanbul ilinin
14 ilçesinde bulunan toplam 483 resmi ve özel ortaokul görsel sanatlar
öğretmeni örneklemini ise bu okullarda çalışan toplam 145 (120 kadın 25
erkek) görsel sanatlar öğretmeni oluşturmuştur.
Araştırma sonucunda; ortaokul kurumlarında çalışan Görsel Sanatlar
öğretmenlerinin yıldırma eylemlerine maruz kalma düzeylerinin düşük
olduğu, mobbinge uğrayan öğretmenlerin örgüte uyum göstermekle
birlikte örgütle özdeşleşme ve örgütü içselleştirme düzeylerinin düşük
olduğu, görsel sanatlar öğretmenlerinin mobbing (yıldırma) yaşama
düzeylerinin okul türü, cinsiyet, yaş, medeni durum, kıdem, görsel
sanatlar öğretmenliğindeki kıdem ve eğitim durumlarına göre yapılan
karşılaştırmalarda anlamlı bir farklılık göstermediği, görsel sanatlar
öğretmenlerinin mobbing (yıldırma) yaşama durumlarının demografik
durumları açısından fark etmeksizin her okul türü, cinsiyet, yaş, medeni
durum, kıdem ve eğitim durumunda eşit düzeyde yaşandığı sonucuna
ulaşılmıştır. Öğretmenlerin örgütsel bağlılık düzeyleri ise okul türü,
cinsiyet, yaş, medeni durum, kıdem ve eğitim durumu değişkenlerine göre
anlamlı bir farklılık göstermemektedir.
Selda ARSLAN, Prof. Dr. Hamide ERTEPINAR
Eğitim Fakültesi Dergisi, Özel Sayı - 2017 (43-47) 47
Öğretmenlerin yıldırma ölçek puanları ile örgütsel bağlılık puanları
arasındaki ilişki incelendiğinde; yıldırma ile örgütsel bağlılık alt
boyutlarından uyum arasında anlamlı bir fark olmamakla birlikte mobbing
ve örgütsel bağlılığın özdeşleşme ve içselleştirme alt boyutları arasında
anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Örgütsel bağlılık alt boyutları kendi
içinde değerlendirildiğinde ise; uyum ile özdeşleşme ve içselleştirme
arasında anlamlı, özdeşleşme ve içselleştirme alt boyutları arasında ise
anlamlı bir farklılık bulunmamıştır