Abstract:
Ülkemizde eğitim yöneticilerinin tutumları üzerine yapılan araştırmalarda,
yöneticilerin gelenekselci ve otoriter bir tutum sergiledikleri görülmektedir.
Yönetim modelleri açısından incelendiğinde geleneksel yönetim anlayışı
ile örtüşen davranışlardır. Son on yıl içinde yönetim yerine yönetişim
olarak ifade edilen okulu paydaşları ile birlikte yönetmek anlayışı üzerinde
durulmaktadır. Bu yeni anlayışın en temel çıkış noktası genç kuşağın,
demokrasi bilen, haklarının bilincinde ve sorumluluk alarak yönetime
katılmayı öğrenen ve katılan bir yeni nesil olmasını sağlamaktır.
Kişinin değerinin daima ve değişmez bir geçerliliği olduğunun dile
getirildiği toplum, insanın mutlak anlamda biricik bir özne olduğunu kabul
eden toplum, aynı zamanda, bireyler arasındaki soyut denkliği bir ilke
olarak ortaya koyan ve bu ilkeyi önemli ölçüde yaygınlaştıran toplumdur
(Gauchet, 2013, s. 126). Eğitim, sosyalleşme süreci içinde kendiliğinden
oluşan etkileşim yoluyla öğrenilen davranışlar olarak insanlık tarihi kadar
eskidir. “Okul sistemi” ise oldukça yeni bir olgudur (Tatlıdil, 1993, s. 2).
Türk eğitim sisteminde eğitim örgütlerinin kurulması yasal metinlerle
belirlenmiş olup, kamu okulları devlet tarafından kurulmakta,
örgütlenmekte ve işletilmektedir. Eğitim örgütlerinin kurulması çalışmaları
günümüzde de hala devam etmektedir. Bundan dolayı okul yöneticileri
herhangi bir örgütlenme eylemine girmemekte sadece var olan durumu
devam ettirmektedir. Çünkü okulların her türlü yapı, kadro ve donatım
koşullarının çoğu Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanmaktadır (Yılmaz,
2013, s. 147).
1
İstanbul Aydın Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
2
İstanbul Aydın Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
Ortaöğretim Kurumları Yöneticilerinin Demokratik Okul Kültürü Oluşturmada Okul
Meclisi Projesine Karşı Tutumları (Bahçelievler Örneği)
24
Bu araştırmanın amacı ortaöğretimde görevli okul yöneticilerinin okul
yönetiminde uyguladıkları yöneticilik ve liderlik modellerine bağlı
olarak okul meclisi uygulamalarına karşı görüşlerini belirlemek ve okul
meclislerinin daha sağlıklı işlemesine yönelik öneriler geliştirebilmektir.
Kuşkusuz demokrasinin bir yaşam tarzı olarak benimsenmesinde en önemli
araçlardan biri eğitimdir. Eğitim, toplum kültürünü bireyle tanıştırma
fonksiyonunu yerine getirirken, diğer tüm değerlerle birlikte demokrasi
kültürünü de kazandırır. Dolayısıyla bu değerleri aktaracak kişilerin etkisi
kaçınılmazdır. Bu işi yapacak kişilerin öğretmenlerin, öncelikle kendisinin
demokratik anlayış, tutum ve idealleri yaşamının ayrılmaz bir boyutu
haline getirmiş olması gerekmektedir (Dinç vd, 2013, s. 4).
Araştırma kapsamında aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır:
1. Okul Yöneticilerinin Okul Meclislerine ilişkin görüşleri nasıldır?
2. Okul Yöneticilerinin Okul Meclisi uygulamalarına ilişkin görüşleri
nasıldır?
3. Okul Yöneticilerinin Okul Meclisi uygulamalarının geliştirilmesine
ilişkin görüşleri nasıldır?
4. Okul Yöneticilerinin, Okul Meclislerinin okul başarısına etkisine
ilişkin görüşleri nasıldır?
5. Okul Yöneticilerinin Öğretmenlikteki branşları ile Okul Meclisine
ilişkin görüşleri farklılık göstermekte midir?
2013’de yayınlanan Ortaöğretim Demokrasi ve İnsan Hakları Dersi
Öğretim programında, okulun demokrasi kültürüne katkı sağlayabileceği
üçüncü bir alan ise okulun bir bütün olarak demokrasinin temel
ilke ve değerlerinin yaşama geçirildiği demokratik bir ortam olarak
düzenlenmesidir. Demokratik okul, sadece demokrasinin içerik olarak
öğretildiği yer değil aynı zamanda yaşandığı yerdir. Eğer çocuklar ailede,
okulda, toplumda aktif rol alacaklarsa, bu rolün gerektirdiği bilgi, değer
ve becerileri okulda yaşayarak öğrenmelidirler. Zira eğitimin başarılı
olabilmesi için öğrenilecek konunun yapılıp uygulamaya geçirilmesi
gerekir. Bütün bu süreçlerin hayata geçirilmesiyle ancak çağdaş bir
Süleyman AKTAŞ, Yrd. Doç. Dr. Ertuğ CAN
Eğitim Fakültesi Dergisi, Özel Sayı - 2017 (23-26) 25
demokrasi anlayışı olan katılımcı ve çoğulcu demokrasiye ulaşılabilir
denmektedir (DVİHDP, 2013, s. 2).
Yönergede belirtilen beceri kazanımlarının yanında bu proje öğrencilerde
temel değerlere ait olan sosyal ve aktif tutumların da yetiştirilmesine imkân
sağlayacaktır. Tutumların kendisi doğrudan bir davranış değildir. Tutumlar
küçük yaşlardan itibaren insanın çevresiyle girdiği etkileşimler sonucunda
oluştuğu için, insan davranışlarının geneli önceden oluşturdukları tutumlara
göre şekillenmektedir (Biçer, 2007, s. 46).
Araştırma da nicel araştırma yöntemleri kapsamında pilot araştırma sonucu
oluşturulan anket uygulanacaktır. Elde edilen veriler, yüzde (%), frekans
(f) ve Ki-Kare testleri ile çözümlenecektir. Araştırmada veri toplama süreci
devam etmektedir.
Ülkemizde eğitim yöneticilerinin tutumları üzerine yapılan araştırmalarda,
yöneticilerin gelenekselci bir yapıdan geldikleri ve otoriter bir tutum
sergiledikleri görülmektedir. Son on yıl içinde yönetim yerine yönetişim
olarak ifade edilen okulu paydaşları ile birlikte yönetmek anlayışı üzerinde
durulmaktadır. Bu yeni anlayışın en temel çıkış noktası, genç kuşağın
demokrasi bilen, haklarının bilincinde ve sorumluluk alarak yönetime
katılmayı öğrenen ve katılan bir yeni nesil olmasını hedeflemektir. Ayrıca
okul lideri olarak başta okul müdürünün ve müdür yardımcılarının değişen
ve gelişen insan odaklı yönetim anlayışlarına pek de uzak kalamayacakları
aşikârdır. Başta öğrenci ve öğretmenlere, okulu sevdiren, isteklilik
oluşturan kurumu sahiplenen ve onunla bütünleşen koşulların hazırlanması,
sadece okul yönetiminin gayretli çalışması ile gerçekleştirilemez. Bu
noktada okulu oluşturan paydaşlar olarak öğretmenler, öğrenciler, veliler,
okul aile birliği ile sivil toplum örgütlerinin de yönetime katkı sunması
gerekmektedir.