Abstract:
İstanbul şehri dünyanın bilinen en eski yerleşim yerlerindendir. Jeopolitik
konumu itibariyle Asya ve Avrupa kıtalarının birleşme noktası olarak merkez
konumundadır. Bu yönüyle “medeniyetler beşiği” sıfatını kazanmıştır.
Günümüz Türkiye’sinin kalbi olan İstanbul geçmişten günümüze zamanı
bağlayıcı bir köprü unsuru teşkil etmektedir. Köprü; amaca ulaşmada
izlenen yöntem, yol, manevi güzergâh simgesidir; öte ile beriyi birleştirir.
Buradan hareketle İstanbul’un geleneksel ile moderni birleştirme vasfını
üstlendiğini söyleyebiliriz. Geçmişten günümüze şehir topraklarında
yeşerip solan tüm uygarlıklar adeta ayak izlerini bırakmışlardır. Bu
sebeple İstanbul tarihi, sosyolojik ve sanatsal açıdan açık hava müzesi
mahiyetindedir. Yedi tepe üzerine kurulduğu bilinen İstanbul; müzeleri,
köprüleri, çeşmeleri, sarayları ve diğer tarihi yapıları ile dünyanın sayılı
kültür mozaiklerindendir. Bir yerleşke olarak varlığı tarih öncesi çağa
kadar uzanır. Eski çağ insanlarının ardından bu kadim yerleşke sırası ile
Kalkedonlar, Traklar, Megaralılar, Spartalılar, Atinalılar, Romalılar ve
en sonunda Türklerin kontrolüne geçmiştir. Bu derece zengin bir tarihi
birikime sahip olması kültürünün, geleneklerinin ve inanç çeşitliliğinin de
zenginleşmesini sağlamıştır. Şehir; doğa sembolleri, Paleo-Balkan inanç
sistemi, Yunan Tanrıları, Hristiyanlık ve en son İslam dini ile tanışmıştır. Bu
inanç sistemlerinin yanında Musevilik de varlığını sürdürmüştür. Bin yıllar
boyu süren savaşlar sonunda halklar barışı bulmuştur ve günümüzde tüm
dinler, etnisiteler uyum içinde yaşamaktadır, kanunen ise inanç eşitliğine
sahiplerdir. Tüm bu özellikleriyle birlikte bünyesinde barındırdığı tarih,
gelenek ve inanç zenginliği nedeni ile tüm dünyadan araştırmacıların ve
sanatçıların ilgi gösterdiği bir şehirdir.