Abstract:
Hepimizin kabul edeceği gibi amaçlı insan eylemlerinin arkasında bu
eylemi önceleyen ve belirleyen unsur en geniş manada fikirlerdir. Bilimsel
araştırma süreçlerinden de anımsayacağımız gibi teoriden bağımsız
gözlem nasıl mümkün olamıyorsa, çağ, dönem, devir ya da toplumsal
sahneyi değiştiren eylemlerin de arkasında ve zemininde, onlara meşruiyet
sağlayacak fikirlerin olduğunu varsaymak gerekir.
Biz bu konuşmada Türkiye Cumhuriyetinin temel amaçlarına etki eden
felsefi düşünce, gelenek ya da kurumların varlığını sorgulayacağız.
Cumhuriyetin yakın sahnesi malum Osmanlı’daki Islahat hareketleri,
Tanzimat ve nihayetinde II. Meşrutiyet dönemidir. Bu dönemde, yani
Osmanlı’da etkin, kurumsallaşmış bir felsefi hareketin varlığı söz konusu
mudur; yoksa neredeyse jön Türklerde olduğu gibi eğitimlerini yurtdışında,
özellikle Fransa’da tamamlamış bir takım münevverlerin tekil çabaları mı
bu değişimi belirlemiştir? Ana sorunumuz budur.
Konuşmamızın sonunda varacağımız tezleri baştan ortaya koyalım:
İlk tezimiz “Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna etki eden fikir
mücadelelerinin arkasında bir felsefe geleneği yoktur” tezi olacaktır.