Abstract:
Türkçe, kökü tarihin derinliklerinde olan büyük bir
dildir. Dünyanın çok geniş bölgelerinde konuşulmuş ve yazılmıştır.
Özellikle XV. asra kadar, Türkçe henüz iletişim kopukluğu
yaratacak derecede ayrı lehçelere bölünmemişti. XV. asırdan önce,
bugün ayrı siyasal birlikler olarak yaşayan Türklerin ortak bir tarihi,
dili ve edebiyatı vardı. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Asya’da
yaşayan ve halkı Türkçenin çeşitli şivelerini / lehçelerini konuşan
cumhuriyetleri bağımsız devletler haline gelince ortak Türk tarihi,
ortak Türk dili ve bu ortak dil ile oluşturulan edebiyatın tarihi Türk
aydınlarının yeni ilgi alanını oluşturmuştur. Ortak tarih hakkında
Türk cumhuriyetlerinde kimi zaman diğer Türk cumhuriyetlerinin
bilim adamlarıyla ortak, kimi zaman da yerel iş birlikleri sayesinde
küçümsenemeyecek mesafeler alındı. Ancak Türkçenin kollara
ayrılmasından önceki zamanlardaki ortak edebiyat konusunda, bazı
iyi niyetli gayretler netice verse de global bir başarıya ulaştığımız
söylenemez. Türk aydınlarının bu konuda yeni, il / millet bazında
organize çabalara, iş birliklerine ihtiyacı vardır. Makalede bu
husus ve Türkçenin dallanmadığı dönemdeki ortak edebiyatının
araştırılması ve yazılması, günümüz Türk aydınlarının önemli bir
problemi olarak görülmektedir.