dc.description.abstract |
This thesis reviews the rise and growth of Afghan Nationalism in two centuries, the
19th century mainly the second half for the rise of Afghan nationalism and the 20th
century for development of Afghan Nationalism. In this study, unlike the most of
available works and researches, it has been tried to use reliable local narratives as
source the most, in order to introduce Afghan nationalism from local (Afghan)
perspective, rather than the international researchers’ angle. Moreover, the balance of
perspectives and resources has been considered in the narratives from the both
(Afghan and Pakistan) sides of the Durand Line with regards to the Afghan nation,
nationalism and the role of Durand Line.
This study has touched upon the cross-cutting points from the Afghan nationalism
point of view in Afghanistan and Pashtun nationalism point of view in Pakistan.
History texts, academic researches, studies and conferences reports in four
languages, manly Afghani/Pashto, Persian/Dari, English and rarely Urdu language
used as sources to make sure the study reflects balanced multilateral standpoints.
While talking of Afghan nationalism, valid questions we may face, are: Firstly, what
is the term Afghan and what is the history of Afghanistan? Secondly, when and how
the Afghan Nationalism was established, which factors involved in its emergence
and who were the key actors? Thirdly, why is the southern and eastern frontier with
Pakistan named as the Durand Line and why the Afghan nationalists in Afghanistan
and Pashtun nationalists in Pakistan concentrate on Durand Line as core? Before,
these key questions are answered, we will try to look at the general overview of
nationalism, the history of nationalism and its relation with globalization.
This thesis provides a brief introduction of the general overview of nationalism, the
major types of nationalism and the importance of nationalism in globalized era; and
talks about the history and antiquity of the term Afghan; With the history of over
1700 years, how the term (Afghan) adopted as the national identity of all the citizens
in course of centuries more particularly the last two centuries both in local and
international narratives. The study requires to put some lights on the historical
background of Afghanistan from a region located in the neighborhood of Khorasan
and Turkistan regions to a country and then to an empire (Afghanistan empire/
Durani empire).
Nation building efforts in Afghanistan and the construction of the foundation of
Afghan nationalism a well as the rise of Afghan nationalism have been deliberated
within second half of 19th century with more emphasis on the north-south
resettlements programs along with major social and political reforms aimed
modernization; the nationalistic struggles within secret groups hidden from the
government eyes and then the new face of Afghan nationalism with full government
support, role of media and modern educational institutions in early 20th century.
The 2640 km long southern and eastern frontier of Afghanistan with Pakistan has not
been recognized by the Afghan governments throughout the contemporary history as
international border despite regime changes occurred with major ideological crack
and variances. From the day the (Durand Agreement) signed (12 November 1893) till
now, this frontier is named as Durand Line and challenged by Afghan states by
Afghans/Pashtuns on the both sides of the line.
We will look at the history of Pashtun nationalism and the effects of Durand
Agreement (Durand Line) both on Afghan nationalism in Afghanistan and Pashtun
nationalism in Pakistan in addition to the relations between these two nationalisms.
Pashtun nationalism in Pakistan cannot be disconnected from Afghan nationalism, it
can be defined vertically as subordination or at least horizontally side by side
(Pashtun nationalism – Afghan nationalism) equally the two faces the same coin.
Pashtun nationalists in Pakistan have been using Afghan identity the same as Pashton
one. I will try to keep the balance of Pashtun nationalists’ viewpoints and Afghan
nationalists’ viewpoints for balanced multilateral arguments. |
tr_TR |
dc.description.abstractol |
Bu tez iki yüzyıllık- 19. Yüzyıl, esas olarak Afgan milliyetçiliğin yükselişinin ikinci
yarısı ve 20. Yüzyıl, Afgan milliyetçiliğin gelişmesini- inceleyerek Afgan
Milliyetçiliğin yükselişi ve gelişmesini ele almaktadır. Bu çalışmada, mevcut olan
çalışmalar ve araştırmalardan farklı olarak, uluslararası araştırmacılar açısından
değil, yerel (Afgan) perspektiften Afgan milliyetçiliği tanıtmak için çoğunlukla yerel
anlatıların güvenilir bir kaynak olarak kullanılmasına çalışılmıştır. Üstelik, Afgan
milleti, milliyetçilik ve Durand Hattı’nın rolü ile ilgili perspektiflerin ve kaynakların
dengesi hatın her iki tarafında ( Afganistan ve Pakistan’da) yaşayanların
anlatılarında dikkatte alınmıştır. Bu çalışmada Afganistan’daki Afgan milliyetçiliği
bakımından ve Pakistan’daki Peştun milliyetçiliği bakımından kesişen noktalara
temas edilmiştir. Çalışmanın dengeli ve çok tarflı bakış açılarını yansıttığından emin
olabilmek için dört dil, ağırlıklı olarak Afganca/Peştunca, Farsça/Darice, İngilizce ve
nadiren Urduca’daki tarihi metinler, akademik araştırmalar, çalışmalar ve
konferansların raporları kaynak olarak kullanılmıştır.
Afgan milliyetçiliğinden söz ederken karşılaştığımız sorular: İlk olarak, Afgan
kelimesi ne anlama gelir ve Afganistan’ın tarihi nedir? İkici olarak, Afgan
milliyetçiliği ne zaman ve nasıl ortaya çıktı, ortaya çıkışındaki etkenler neydi ve kilit
aktörleri kimlerdi? Üçünü olarak, neden Pakistan ile olan güney ve doğu sınırı
Durand Hattı olarak bilinir ve neden Afgan milliyetçiler ve Pakistan’daki Peştun
milliyetçiler Durand Hattı üzerine ana unsur olarak odaklanmaktadırlar? Bu kilit
sorulara cevap vermeden öncce biz milliyetçiliğin genel bakışı, milliyetçiliğin tarihi
ve küreselleşme ile olan ilgisine bakmaya çalışacağız. Sosyal bilimciler ve
milliyetçiler arasında milliyetçiliğin kökleri ve eskiliği üzerine tartışmalar hala
devam etmektedir. Anthony Smith ve milliyetçilik üzerinde önde gelen araştırmacılar
çağdaş milliyetçiliği eski etnik kökenlerin gelişmiş ve modifiye olmuş şeklindeki
devamı olarak çağdaş milliyetçiliği haklı çıkararak milliyetçiliğin köklerini eski etnik
kökenlerde aramaktadırlar, ancak geri kalanı bu düşünceye karşı çıkmakta ve
milliyetçiliğin endüstirleşme ve 18.yüzyılın sonlarında ve 19. yüzyılın başlarında
modern devletlerin ortaya çıkışıyla ilişkili olduğunu savunmaktadırlar. Böylece bu
açıdan bakıldığında milliyetçilik nispeten yeni bir olgu olup çağdaş-öncesi
dönemlerle ilişkilendirilemez.
Sosyal bilimciler tarafından küreselleşmenin, milliyetçiliğin önemimini azalttığını
öngördüğüne-hatta küreselleşmiş dönemde milliyetçiliğin hayatta kalmasının
muhtemel olduğunu öne sürdüğüne- rağmen Soviet-sonrası cumhuriyetlerin ortaya
çıkışıyla küreselleşmeye olan bu heves sarsılmıştır. Böylece, küreselleşmenin hızla
ilerlemesine rağmen milliyetçiliğin önemini görmezden gelmek zordur. Aynı
zamanda etnik köken hala milliyetçilikte önem taşımakta, bu yüzden Pakistan
milliyetçiliğin ve Pakistan'daki Peştun etnik kökenin marjinalleşmesinden bahseden
Mandokhil(2015) ve Sırp milliyetçilliğin kötü imajına işaret edecen Calhoun (2007)
gibi politikacıların etnik köken odaklı tanımlarından dolayı bazen milliyetçilik
olumsuz bir imajla karşımıza çıkmaktadır. Orta Asya ile güney Asya arasında köprü olarak Asya’nın merkezinde yer alan
Afganistan’ın stratejik konumu itibarıyla bölgenin politik ve stratejik manzarasında
Afgan milliyetçiliği büyük önem taşımaktadır. Tarih açısından bakıldığında,
Afganlar bölgenin yerli sakinleridir, ancak bu coğrafi bölge eski Ariana'dan
tartışmalı Horasan'a ve daha sonra Afganistan'a kadar farklılık gösterebilmektedir.
Tarihçiler Horasan’ın Afganisan’ın tarhihi bir isim olduğunu reddetmekte ve şimdiki
Afganistan ile iran arasındaki bir bölge olduğuna inanmaktadırlar. Horasan’ın
şimdiki Afganistan coğrafyasını kapsayan bir krallık veya imparatorluk olduğunu
kanıtlamak zordur. İran’da hala Afganistan’a komşulukta olan bir şehir Horasan
diye adlandırılmaktadır.
19. yüzyılın ikinci yarısında, Amir Sher Ali Han'ın modernleşme ve dil reformu
odaklı ulus oluşturma çabaları Afgan milliyetçiliğin temelini oluşturmuştur. 19.
yüzyılın sonlarında, Emir Abdül Rahman Han'ın istikrar çabaları, sert işkenceler,
idamlar ve sürgünler dahil olmak üzere daha çok istikrar odaklı bir yaklaşım idi- ki
uzun sürede Afganistan'da birleşmiş ve güçlü bir ulus olmasıyla sonuçlanmış olup
sosyal, güvenlik ve ekonomik başarılar elde ettiğinden dolayı milliyetçiler için önem
taşımaktadır. Oysa ki, 1893’Te Hindistan ile güney ve doğu sınırlarını kurma
niyetinde Durand Antlaşmasını imzalayarak milletinin ve toprağının yarısnı Britanya
Hindistanı'na verdi ve Afgan milletini ikiye bölmüş oldu.
Emir'in mutlak istikrar için katı stratejisinin bir parçası olarak, 1880 ve 1890'lardaki
sürgün ve zorunlu yeniden-yerleşim, ülkenin kuzey ve güneyindeki zayıflamış aşiret
dinamikleri ve etnik dengeleriyle istikrar sağlamıştır. Bununla birlikte, yenidenyerleşimin
ilk aşaması, zorunlu olması itibarıyla ve yeniden-yerleştirme öncesi
tesislerin olmadığından dolayı zor olsa da Afgan milletini daha güçlü kıldı ve aynı
zamanda ekonomik ve sosyal sonuçlar elde etti. Bu nedenle, bu inisiyatif 20.
yüzyılda Emir Amanullah Han'ın saltanatı döneminde milliyetçiler tarafından ikinci
bir aşamada uygulandı.
20. yüzyılda Afgan milliyetçiliği şu şekilde yeni bir biçim aldı: 1) Bir taraftan genç
Afgan milliyetçileri milliyetçi çabalar için Habibya lisesini merkez olarak
kullandılar; 2) hem medyanın hem de ülkenin sosyal ve siyasal coğrafyasında büyük
etkileri olan milliyetçi düşünceleri için yazılı medyadan yararlanma fırsatını
yakaladılar.
Güneyde Britanya Hindistanı’ndan çok sayıda saldırılar ve kuzeyde Rus Çar'larından
gelen tehditler, buna ek olarak kraliyet aileleri arasındaki iç çekişmeler ve iç savaşlar
Afgan hükümdarların geniş bölgelerden vazgeçip kaybedmelerine, hatta 19. yüzyılın
sonlarındaki Durand Anlaşması'na varmalarına ve Afgan hükümdarı Emir
Abdulrahman Khan’ın Afganistan topraklarının yarısını Britanya Hindistanı’na
kaybetmesine sebep oldu. Günümüzde Pakistan İle güney ve doğu sınırı, Durand
Hattı olarak bilinmekte, ama 1893'te imzalandığı tarihten itibaren hiçbir Afgan
hükümeti tarafından tanınmamış ve milleti ikiye böldüğünden dolayı hatın her iki
tarafında yaşayan ve aynı etnik köken, dil, din ve kültürü paylaşan Peştunlar
tarafından sürekli olarak kınanmıştır. Bu durum, Durand Hattı'nın sadece Afganistan
ve Pakistan'ın politik ve stratejik manzarasında çekirdek konu olarak değil, belki
Afgan milliyetçiliğin ve Afgan ulusuna ilişkin herhangi söylemin merkezinde yer
almasının asıl sebebidir. Aynı zamanda, Durand Hattı Pakistan'daki Peştun
mücadelelerine esastır. Bu bağlamda Durand Hattını bir sınır olarak reddetme
mahiyetinde Pakistan'daki Peştun lideri ve milliyetçi Abdul Ghafar Khan/Bacha
Khan 1988'de Afganistan'ın Jalal Abad şehrinde toprağa verilmiştir. Bacha Han'ın
ölüm töreni için yıllık sınır ötesi etkinlik, Pashtun dayanışması ve Durand Hattı'nın reddedilmesinin açık beyanı için bir fırsattır. Bununla birlikte, Pakistan'daki bir kısım
Peştunlar, Afganistan'a katılma ya da bağımsız Peştunistan’ı kurma niyetinde
olmayabilir. |
tr_TR |