Abstract:
Kent, içerisinde belirli bir nüfus büyüklüğüne ulaĢmıĢ, insan-mekan iliĢkilerinde
belirli bir sistemin sağlandığı, geliĢmiĢ ağlara sahip çoğunlukla tarım dıĢı üretimin
egemen olduğu mekanlara verilen addır. Kentin farklı zamanlarda farklı disiplinler
tarafından tanımlarını çoğaltmak mümkündür. Nitekim 1989 yılında Berlin
Duvarı‟nın yıkılması ve ideolojiler dünyasının yok olması ile kent algısı da
değiĢmiĢtir. Bu tarihten itibaren liberalliğin ön planda tutulduğu büyük ölçekli
yönetim tarzı yerine yerel düzeyde yönetimin esas alındığı küçük ölçekli idareler
benimsenmiĢtir. Hatta 20. yüzyıla gelindiğinde yerelin yerelleĢmesi dediğimiz
subsidiarity ilkesi popülerlik kazanmıĢtır. Artık kent yönetimi, yöneten yönetilen
arasında yatay hiyerarĢinin esas alındığı; yönetimin halkın isteklerine doğrudan
cevap verebildiği ya da halkın yönetimi doğrudan denetleyebildiği; yerel demokrasi,
yerel katılımın ön plana çıktığı bir dönem baĢlamıĢtır.
1789 Fransız Ġhtilali, Amerika ve Ġngiltere Bağımsızlık Bildirgeleri ile yayılan
özgürlük, eĢitlik, adalet kavramlarının egemen söylemi, iĢçi ve siyah vatandaĢların
hak arayıĢları kadınların ilham kaynağı olmuĢtur. Kadınlar gördükleri eĢitsiz
muamele karĢısında yüzyıllar boyu mücadele etmiĢ, bu doğrultuda birçok bedel
ödemiĢtir. Batıda üç dönemde ele aldığımız bu kadın hareketleri Türkiye‟de de
Osmanlı döneminden baĢlayarak günümüze kadar varlığını sürdürmektedir.
Bugün bile evrimini tamamlayamamıĢ kadın hareketlerinin amacı kadın ve erkeğin
ekonomik, siyasal, toplumsal sunulan tüm imkanlardan eĢit olarak ve hakkaniyet
içinde faydalanabilmesidir. Kadınların karar mekanizmalarını eĢit olarak
kullanabilmesi önemli bir toplumsal gerekliliktir. Bu doğrultuda madalyonun bir
yüzünü kadınların karar alma süreçlerinde etkili bir Ģekilde rol alması oluĢtururken;
ikinci yüzünü ise kararlar alınırken kadın erkek eĢitliğine odaklı bakıĢ açısının
yerleĢtirilmesi meydana getirmektedir. ÇalıĢmamız, kadınların temsil gücünün
arttırılması için neler yapılabilir sorusu doğrultusunda Kadın Dostu Kentler
Projesi‟nin Bursa örneğinden yola çıkarak cevaplar aramaktadır. Kadınların, eğitim,
istihdam, sağlık, sosyal hizmetler gibi konularda, Ģiddete maruz kaldıklarında ya da
hakları ihlal edildiğinde kolayca ulaĢabilecekleri ve kendilerini savunabilecekleri
yerel mekanizmaların oluĢturulması, bu mekanizmaların karar alma, uygulama,
denetleme tüm süreçlerine ve kentin bütün sunduklarından kadın, erkek tüm
insanların eĢit bir Ģekilde katılması için yapılanlar ve yapılabilecekler tartıĢılacaktır.
Bütün bunların doğrultusunda bu çalıĢmanın amacı, kentin sunduğu her türlü
imkandan kadın ve erkeğin eĢit olarak faydalanması ana düĢüncesi etrafında
kadınların da yerel yönetim mekanizmalarında aktif rol almasının gerektiğini
vurgulamaktadır. Amacımıza paralel olarak kentlerin cinsiyetsizleĢtirilmesi yolunda
Kadın Dostu Kentler Projesi ve Bursa örneği ele alınarak somut bir gerçeklik ortaya
koyulmak istenmektedir.
ÇalıĢmamızın birinci bölümünde kent, yerel yönetim, kadın ve kadın erkek eĢitliği
kavramına genel bir çerçeve çizerek, uluslararası metinlerde kadın kavramının yer alıĢ biçimine değinerek bu çerçeve desteklenmiĢtir. Ġkinci bölümde ise dünyada ve
Türkiye‟de feminizmin tarihsel süreç içerisinde ilerleyiĢi ele alınmıĢtır. Son
bölümümüz olan çalıĢmamızın başlığında da yer verdiğimiz üçüncü kısımda Kadın
Dostu Kentler Projesi ve Bursa Örneği‟ne yer verilerek proje doğrultusunda yerel
düzeyde yapılan uygulamalar ve yapılabilecekler tartışılmıştır.