Abstract:
Şehir kavramı, tarih boyunca farklı şekillerde yorumlanmış olmasına rağmen;
genel olarak kentsel yerleşim alanlarının genel adı olarak karşımıza
çıkmaktadır. Sanayi devriminden sonra şehir kavramının tanımında hızla gelişen
kentlerin yapılarına bağlı değişime rastlamaktayız. Şehri; kendi sınırları içinde
yaşayan insanların, geçim kaynaklarını tarım ve hayvancılık dışı uğraşıların
oluşturduğu, yönetim yapısı, toplumsal ilişkiler, kültürel alanlar, nüfus
yoğunluğu gibi birçok yönden kırsal alanlardan farklı o lan yerler şeklinde
tanımlamak da mümkündür.
Kentleşme ise bir değişme sürecidir. Gelişmekte olan ülkeler kentleşmeyi,
ileriye dönük kalkınma hedeflerine ulaşmada hızlandırıcı ve yön verici bir araç
olarak kullanmakta ve bunun yanında kentleşme sonucu meydana gelen
sorunları, olumsuz etkileri ortadan kaldırmak için büyük çaba harcamaktadırlar.
Bilindiği üzere kentlerin asıl gelişmesi sanayi devriminden sonra
olmuştur.Sanayi devrimiyle birlikte kentlerin gelişmesi, büyümesi, büyük
endüstri merkezleri halini alması köylerden kentlere doğru olan göçlerin
artmasına ve hızlı bir kentleşmenin ortaya çıkmasına neden olmuş ve 21.
Yüzyılın en önemli özelliklerinden birini teşkil eden bu hızlı kentleşme süreci
ile birlikte gerek bireylerin, gerekse bir bütün olarak t oplum hayatını etkileyen,
hızlı ve sağlıksız kentleşmenin sebeplerinden olan göç faktörünün etkisiyle
başta sağlıksız konut ve plansız şehir olmak üzere işsizlik, yalnızlık,
yabancılaşma gibi bir çok sosyal problem ortaya çıkmıştır.
Yerel yönetimler; kavram olarak, merkezi yönetim dışında, yerel bir topluluğun
ortak bir gereksinmesini karşılamak amacıyla oluşturulan, karar organları
doğrudan halk tarafından seçilen, demokratik ve özerk bir yönetim birimi, bir
kamusal örgütlenme modeli olarak tanımlanabilir. Bir başka tanımlamaya göre;
Yerel Yönetimler, ülke sınırları içinde belli bir bölgede yerleşmiş insan
topluluklarının ortak ve yerel ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş görev ve
yetkileri kanunla belirlenmiş, özerkliğe sahip kamu tüzel kişilikleridir. Benzer
bir tanımlama yeni Belediye kanununun 3. maddesinde de yapılmıştır.
Bu çalışmamızda, Şehirleşmeye Yerel Yönetimlerin etkileri araştırılmıştır.
Şehirleşmeye Yerel Yönetimlerin birçok olumlu olumsuz etkisi olmaktadır. Biz
bu çalışmamızda Şehir Planlaması ve İmar Planlarını mercek altına alınmaya
çalışılmıştır. Şehir planlarının ve imar bölge planlarının, bir bölgenin
yaşanılabilir ve her konuda ulaşılabilir olması için çok önemli olduğunu
görmekteyiz.
Bu çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Şehir ve şehirleşme
kavramlarının tanımı ve tarihçelerinden bahsedilmiştir. İkinci bölümde ise Yerel
Yönetimler özelliklede İl ve ilçe belediyeleri üzerinde durulmuştur. Yerel
Yönetim kavramının tanımı yapıldıktan sonra, Belediyenin görev, sorumluluk, yetki alanı, ilgili kanun ve yönetmelikler üzerinde durulmuştur. Bu görev ve
sorumluluklarının içerisindeki en önemlilerinden bir tanesi olan Şehir Planlama
ve İmar planları konusuna ise 4. Bölümde izah edilmiştir. Bu bölümde ise
planlamanın genel tanımı, imar planları yapılırken dikkat edilmesi gereken
kanun ve yönetmelikler ile beraberinde şehircilik ilkeleri gibi konular
irdelenmiştir.
5. ve son bölümde ise, Kentsel dönüşüm kavramı ve örnekleri ele alınmıştır.
Kentsel dönüşüm kavramının tanımı, yöntemi, çeşitleri, Türkiye‟de ve
Dünyadaki uygulama türleri analiz edilmiştir. Bunun yanı sıra Kentsel
Dönüşümüm hızlanması açısından önemli kanunlardan olan 6306 sayılı afet
riski altındaki alanların dönüştürülmesi ile ilgili kanun maddesi ve uygulama
yönetmelikleri incelemiş ve bu işin teoride göründüğü gibi kolay olmadığı insan
ve mülkiyet faktörünün de çok önemli olduğunu görüyoruz.
Üsküdar ilçesinde Boğaz geri görünüm ve Etkilenme bölgelerinde yeni yapılan
1/1000 ve 1/5000‟lik imar bölge planları yapılmıştır. Yeni yapılmış bu plana
istinaden, önce mevcut durumun envanteri olan yapı adeti, daire sayısı, mülkiyet
durumu, nüfus gibi veriler ortaya çıkarılarak analiz edilmiştir. Bu analizin
neticesinde, yeni plana göre yapılabilecek kentsel dönüşüm projeleri
hazırlanmıştır. Projelerde de görüldüğü gibi, yaşanması birçok açıdan kolay
olmayan bir bölgeyi teknik olarak ayrıntılı bir imar planı yaparak ülkemizdeki
deprem riski yönünden belirli standartların üzerine getirmiş oluyoruz ve
insanlara yeşil alanı, okulu, ibadethanesi vb. yani sosyal donatıları olan
bölgenin fiziki planına ve şehircilik ilkelerine göre planlanmış olması
gerekmektedir.
Yapmış olduğumuz bu çalışmada görüyoruz ki; aslında yıllar öncesinde
yapılmış düzgün bir şehrin bölge imar planları olsa idi, hem şehirleşme planlı
bir şekilde ilerleyecekti hem de günümüzde yeniden bölge planı yapılıp bu
alanları dönüştürmek zorunda kalınmayacaktı. Bu nedenle bir bölge yerleşim
alanı olarak açılacaksa ilk önce en az 100 yıllık bir şehir bölge planları
yapılması gereklidir. Bu durum da yerel yönetimlerin en asli görev lerinden
birisidir.
Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı, Şehirleşmede Yerel Yönetimlerin etkisi
çok büyüktür ve en büyük etki de doğru İmar ve Şehir planlamasının
yapılmasıdır.