Abstract:
Kentsel alan ve yerleşmeler zaman içerisinde birçok faktörün etkisinden dolayı değişim ve
dönüşümün zorunlu olarak meydana geldiği mekânsal sistemler bütünüdür. Ülkemiz kentleri
tarihi süreç içerisinde kendini özgü mimari çerçevesinde gelişimini gerçekleştirirken, dünya
kentlerinin ortak problemi olan köhneleşme, göç ve doğal afetler gibi sebeplerden dolayı
yenileme kaçınılmaz olmuştur. Özellikle Tanzimat döneminden itibaren yapılan yasalar ve
hazırlatılan birçok kent planları çerçevesinde kent parçaları dönüştürülmeye başlanmış ve
günümüze kadar süre gelmiştir. Son yıllarda yaşanan Marmara ve Van depremleri kentsel
dönüşüm uygulamalarının aciliyetini ve gerekliliğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Proje bazında gerçekleştirilen kentsel dönüşüm uygulamaları, sanayi devrimi öncesi ve
sonrası farklılıklar göstermesine nazaran günümüzde yenileme, yenileşme, canlandırma,
yeniden oluşum, soylulaştırma, koruma ve sağlıklaştırma gibi türleri ile karşımıza
çıkarmaktadır. Kentsel dönüşüm uygulamaları proje alanı, tarihi ve kültürel doku, alt yapı ve
fiziksel yetersizlikler, bölgenin ekonomik canlandırılma gereksinimleri gibi sebeplerden
dolayı birçok stratejinin bir arada uygulanması da söz konusu olmaktadır. Bu doğrultuda
Tarlabaşı kentsel yenileme alanında birçok stratejinin bir arada uygulandığı
gözlemlenmektedir. Tarlabaşı bölgesi 1800’lerden itibaren yerleşim alanına dönüşmüş ve
günümüze kadar birçok imar operasyonu geçirmiştir. En son yapılmaya çalışılan kentsel
yenileme projesi, gerekliliğinin yanında birçok eleştiriye maruz kalmıştır. Proje alanında yer
alan tarihi ve kültürel dokunun gelecek nesillere aktarılmayacağı gerçeğinin yanında, alanda
yaşayan kiracı ve mülk sahiplerini zorunlu göçe tabi tutacaktır. Proje bölge yapılarının
fiziksel problemlerini çözüme kavuşturmasının yanında kent’e ve kentliye dair var olan
sosyal problemlerin, kentin başka bölgelerine kaydırılmasını sağlamış ve birçok açıdan
sürdürülebilir kent kriterlerini gerçekleştirememiştir.