Abstract:
Tez, tarih ve kültür konularının insanlık üzerinde büyük bir etkisi olduğunu, ve
tarihten destek alan, kültürün ana üretim alanlarından biri olan edebiyatın savaş
sonrası dönemlerde insanlık için örnek teşkil eden en önemli aracı olduğunu
tartışmaktadır. Bu fikre bir örnek olarak John Ronald Reuel Tolkien’in Orta Dünya
destanı The Lord of the Rings, Goethe hümanizmi, yeni tarihselcilik, çok kültürlülük
ve bireysellik açılarından ayrıntılı olarak incelenmektedir.
İlk bölümde, destanın ilk romanı olan The Fellowship of the Ring, kültürel
çeşitliliğin, çokkültürlü bir grubun, ve kişinin kendi kültürünü öğrenmesinin yararları
açısından incelenmektedir. Tez, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından barışın yalnızca
kültür teması üzerinde çalışarak, farklı kültürlere hoşgörülü olarak ve onlarla aynı
dünyayı paylaşmayı öğrenerek getirilebildiği fikrini okura sunmaktadır. İkinci
bölümde, destanın ikinci romanı olan The Two Towers, çokkültürlü grubun içinde
bireyselliğin, ve gruptaki diğer kültürler ve kültürel mirasın düşmanının kişiliği
hakkında öğrenmenin önemi açısından incelenmektedir. Bu bölüm, barışçıl bir
dünyanın kurulmasında kültürle ilgili gerekli bilgilerin ne ölçüde rol oynadığını
soruşturmaktadır. Üçüncü bölümde, destanın üçüncü ve son romanı olan The Return
of the King, insan ilişkilerinde doğru iletişim sayesinde ektiğini biçmek, kültürel
tarihi birlikte savunmak ve savaşın yönleri açısından incelenmektedir. Kazanılan fikir
ve izlenim, ötekinin hayatını onurlandırmanın kişiyi insan yaptığı ve kişinin kendi
hatasını kabulünün de onu eşsiz yaptığıdır.
Bu çalışma, edebiyatın kaynağının kültürel tarih olduğuna ve edebiyatın insanların
geçmiş deneyimlerini, acılarını ve geçmişten çıkardıkları dersleri içerdiğine işaret
eder. Okurlar, savaş sonrası dönemlerden edebi eserler okuyarak ve onları
kendilerine özgü biçimlerde yorumlayarak bu eserleri örnek alma yoluyla dünyayı
değiştirecek yetkiye sahip olurlar.