Özet:
Son yıllarda hızlı bir gelişim ve dönüşüm sürecine girmiş olan dünyada, gerek
sosyo-kültürel gerekse ekonomik ve politik alanlardaki yapısal reformlarla birlikte
değişen kent dinamikleri kentlerin kimliklerini de değiştirmektedir. Günümüzde
küreselleşme ile yaşanan teknik gelişmeler yerel kültürleri de dünyaya açmaktadır.
Artık devletlerin yerini kentler ve örgütlenmiş olan kurumlar alırken, kentlerin sosyal ve
ekonomik yaşamdaki önemi de gitgide artmaktadır. Kentsel dönüşüm, bir kentin bütünü
veya belli yerleşim bölgelerine yönelik sistemli ve planlı eylemler olmaktadır.
Küreselleşme olgusu genel anlamda yeni bir dünya düzeni oluşturma amacıyla ortaya
çıktığı için, her kent bu doğrultuda bir kıpırdanış içine girerek yeniden yapılanmalara
girişmişlerdir. 1980’li yıllarla birlikte kent dinamiğinde önemli bir yere sahip olan
kentsel dönüşüm projeleri yerel yönetimler için önemli bir araç olarak ortaya çıkmıştır.
Bu tür projelerde farklı düşünce merkezlerinin de rolü büyük olmaktadır. “düşünce
fabrikaları” olarak da tanımlanan düşünce üretim merkezleri, belli kesimleri özel
gereksinimlerini projelendirmek yerine, ürettikleri stratejiler ile gerek ulusal gerekse
uluslararası düzeyde etki yaratmaktadırlar. Özgür ve yenilikçi düşünceler yaratabilmek
için hükümet dışı fonlardan beslenen bağımsız düşünce merkezlerinin hedefi
olabildiğince çok düşünce üreterek yenilikçi ve yaratıcı politikalar belirlerler.