Abstract:
Bu çalışmanın amacı Samuel Beckett’in Godot’u Beklerken, Oyunsonu ve Ferhan Şensoy’un Güle Güle Godot oyunlarında uzam, güç ve panoptisizm kavramlarını incelemek ve bu kavramların karakterler üzerindeki etkilerini analiz etmektir. Michel Foucault’nun uzam, güç ve panoptisizm kuramları çalışmanın felsefi temelini oluşturmaktadır. Bu çalışmada beş bölüm bulunmaktadır.
Birinci bölümde araştırma sorularına, ikinci bölümde Michel Foucault ve kuramlarına yer verilmiştir. Üçüncü bölümde Absürd Tiyatro, Samuel Beckett, Geleneksel Türk Tiyatrosu ve Ferhan Şensoy detaylandırılmış ve bu araştırma için incelenecek oyunların konuları ele alınmıştır. Dördüncü bölümde araştırma soruları ışığında uzam kavramı ve Foucault’nun heterotopya kuramının altı ilkesi oyunlarda ayrıntılı olarak incelenmiştir. Güç kuramı oyunlarda aranmış, karakterlerin güç olgusundan nasıl etkilendikleri analiz edilmiş ve tartışılmıştır. Panoptisizmin etkileri araştırılmış ve karakterlerin panoptisizm karşısında ki davranış, tutum ve düşünceleri incelenmiştir.
Son bölümde araştırma soruları sentezlenmiş ve cevaplar bulunmaya çalışılmıştır. Bulunan bu cevaplar oyunların geçtiği ülkelerin toplumlarına ışık tutmaktadır. Bulgular Şensoy’un karakterlerinin Beckett’in karakterlerine göre geleceğe daha umutla baktığını ortaya koymaktadır. Beckett’in karakterleri ya sınırlandırılmış eylemler içerisinde ya da tamamen hapis olmuş durumdadırlar. Şensoy’un karakterleri psikolojik ve fiziksel zararlardan kolayca kurtulabilmekte ve kendi otoritelerini kurmaya başlamaktadırlar. Güle Güle Godot’da karakterler arasındaki ilişkiler Beckett’in karakterlerine göre daha yakın ve samimidir. Beckett’in oyunlarında karakterler arasında dönüşümlü güç ilişkisi bulunmaktadır ve bu ilişki karşılıklı ihtiyaçlardan doğmaktadır. Öte yandan Güle Güle Godot’ daki karakterlerin birbirleriyle olan ilişkileri daha saf ve gerçek arkadaşlık içermektedir.
Her üç oyunda bütün karakterler bekleme eylemi içerisindedirler, fakat bu beklemeler farklı biçimlerde ve farklı sebeplerden dolayı gerçekleşmektedir. Hepsi içinde bulundukları koşulları değiştirmek istemektedirler. Bu karakterler kendileri ve özellikle içinde bulundukları dünya hakkındaki sorulara yanıt bulmak arzusu taşımaktadırlar. Beckett’in karakterleri için bu sorular yanıtsız kalmakta; Şensoy’un karakterleri için birincil önemdeki soru yanıt bulmaktadır.