Abstract:
Pierre Nora ve Hanna Arendt’in hafıza ve totaliter yapı üzerine çalışmaları ve katkıları hususunda, Arendt hafızanın totaliter yapılar için tehlikeli olduğuna inanır. Bu sebepten egemen güçlerin halihazırdaki çıkarları doğrultusunda, kasıtlı olarak geçmişin bir kısmını silmek, bir kısmına daha çok odaklanmak yahut tamamını ortadan kaldırmak ile uğraşırlar. Nora bazı hususların hatıraları canlanırabilme gücü ve enerjisi olduğundan bahseder. Her iki romanda da hafızalar silinip, güncellenir ve kitap, defter, kalem, mürekkep gibi hatıralara gönderme yapabilecek hususlar otoriter rejimler tarafından yasaklanır. Totaliter rejimler toplumların mirasını dakikalar içinde yok edip, günceller. Bu çalışmada; hafıza yoluyla ulusların tarihi, bilgi dağarcığı incelenmektedir. 1984 ve Fahrenheit 451 gibi distopik kurgu eserlerdeki totaliter rejimlerde bellek, ulus kimliği ve bilinci ile ilişkili sayıldığından dikkate alınmıştır.Geçmişte olanlar totaliter rejimin arzusu olmadığından, her iki romanda da baskın güçler tarafından silinir, değiştirilir ve yerine ideolojik amaçlar doğrultusunda yeni bellekler konur. Bu yeni belleklerin uygulamaya konmasında medyanın, dilin ve teknolojinin büyük etkisi vardır. Hatıraların hafızalardaki tırmanışı, kahramanların hayatında sıradışı bir değişime yol açar.