Abstract:
Ailenin korunması hususu, aile hukukunun temel meselelerinden biri olup,
bu korumanın dışa karşı olduğu kadar bazen de eşler arasında sağlanması
gerekmektedir. Bu anlayıştan hareketle Türk Hukuku’nda son yıllarda
çok sayıda yeni düzenleme getirilmiştir. Nitekim kefalet sözleşmesinde
eşin rızasının aranması da bu kapsamda ortaya çıkan değişikliklerden
biridir. Söz konusu düzenleme her ne kadar ekonomik anlamda daha
güçsüz konumda olan eşi koruyor gibi görünse de esasen bu yolla aile
bütünlüğü korunmaktadır. Kefaletin ağır sonuçları gözetildiğinde; aile
bütçesini bu denli yük altına sokabilecek bir sözleşme yapma konusunda
eşlerden birinin tek kişilik bir karar mekanizmasına sahip olmasını kanun
koyucu istememiştir. Ancak yeni düzenleme tartışmalarıyla beraber
gelmiştir. Zira kefalet sözleşmesinde eşin rızası konusu ele alınırken
kaynak İsviçre Hukuku’nda olmayan pek çok istisnaya yer verilmiştir. Bu
da düzenlemenin uygulama alanını daraltmıştır. Bununla beraber muğlak
ifadelere yer verilmesi de uygulamada sorunlara yol açmıştır.
Bu makalede, konunun hukuki niteliği ile şekil ve zaman unsurları
üzerinde durulduktan sonra maddenin uygulama alanı istisna içeren
hükümlerle birlikte doktrin ve yargı kararları ışığında ele alınmış, ardından
ilgili Anayasa Mahkemesi Kararı incelenerek konunun anayasal zeminde
değerlendirilmesine yer verilmiştir.