Abstract:
Zenginleşmeden söz etmek için bir kimsenin bir hakkının malvarlığından
çıkması ve malvarlığından çıkan bu hakkın bir başkasının malvarlığına
geçmiş olması gerektiği açıktır.
Bir malın zilyetliği başkasının eline geçmiş, yani zilyetlik yitirilmiş
olsa bile, bu mal üzerindeki hak hala zilyetliği yitirenin malvarlığından
çıkmamış ise, bu kişi fakirleşmiş, bir başkası da bu hak ile zenginleşmiş
olamaz.
Taşınır mülkiyetinin devri (veya bir taşınır üzerinde sınırlı bir ayni hakkın
kurulması) konusunda ise iki görüş savunulmaktadır. Katıldığım ve baskın
olduğu kabul edilen sebebe bağlılık görüşü ve soyutluk görüşü.
Bunların yanı sıra, yine baskın görüşe göre, sebepsiz zenginleşme
hükümleri, istenilen sonuca başka bir yoldan ulaşma imkânı olmadığında
başvurulabilecek hukuk yoludur.
Bu veriler ışığında, sebepsiz zenginleşmede iade yükümlülüğü ve bir de
iyiniyetli zenginleşenin iade yükümlülüğü ile kötü niyetli zenginleşenin
iade yükümlülüğü ayrımı üzerinde durulmasına bir uygulama alanı bulmak
zor olacaktır. Öncelikle işleme, karışma ve birleşme dışında bir taşınır ile
zenginleşebilsin ki, zenginleşme konusu bu taşınırın nasıl ve ne kapsamda
iade edilmesi gerekeceği gündeme gelebilsin.