Abstract:
Sinema sanatıyla neredeyse aynı yıllarda ortaya çıkıp gelişen psikanaliz kuramı, diğer sanat
dallarında olduğu gibi sinemayı da etkilemiş; özellikle film ve karakter çözümlemelerinde daha
geniş bir bakış açısı kazandırmış ve daha derin anlamların ortaya çıkarılmasında etkili olmuştur.
Ergenlik dönemindeki kız çocuğunun, hemcinsi olan ebeveyniyle çatışmasının kökeni Freud’a
göre Elektra kompleksi, Jung’a göre ise anne kompleksidir. Bu tanımlarla ilgili duygular ergenlik
döneminde tekrar ortaya çıkar. Bu dönemdeki çatışmanın şiddeti ise ebeveynin tutumlarına göre
değişir. Dave McKean’in MirrorMask adlı filminin incelenmesinden önce, anne-kız çatışmasının
kökenindeki sebepler; Freud’un Elektra karmaşası, Jung’un anne kompleksi, ergenlik dönemi
özellikleri ve Baumrind’in ebeveyn tutumu tipleri bağlamında açıklanmıştır. Jung’un seven
anne-korkunç anne veya gölge tanrıça olarak adlandırdığı olumlu-olumsuz anne arketiplerini,
Baumrind’in demokratik anne-otoriter anne tipleri karşılamaktadır. Filmde Helena, kendi gölge’siyle
ve gölge tanrıça arketipiyle karşılaşarak çatışmalı persona’sını aşar ve psikolojik olarak dengelenir.
Film kuramcılarının, filmlerin psikolojik çözümlemesinde Jungcu yaklaşımdan çok, Freud’un
kuramından yararlandığı görülmektedir. Bu makalede farklı bir yol izlenerek, MirrorMask adlı film,
Freudyen bir analizden çok, Jungcu yaklaşımla incelenmiştir.