Kamusal alan 18.yüzyılda dillendirilmeye
başlanmış ve özgürlükçü bir burjuva alanı olarak
ortaya çıkmıştır. İngilizce’depublic (kamu), public
space (kamusal alan) olarak geçen “kamusal
alan”, kavramı sokakları, caddeleri, meydanları
ve parkları kapsamaktadır. Anlam olarak ise
kamu, halk kelimesine karşılık gelmektedir.
Genelde heykellerle beraber var olmakta ve
kentin ruhunu yansıtan kamusal alanı, sadece
biçimsel olarak ele almaktansa kavramsal
boyutuyla demokrasi ve özgürlük alanı olarak
da düşünmek daha açıklayıcı olabilmektedir.
Barok dönemde başlayan heykel-kamusal alan
ilişkisi zamanla değişime uğrasa da halen devam
etmektedir. Kamusal alan genelde toplumun
her kesiminin özgürce girebildiği alanlar olması
itibariyle heykelin herkese ulaştığı ve iletişime
geçtiği bir özellik taşımaktadır.
Kamusal alan, kamusal olma ve özel olma
arasına sıkışmış durumdadır. Kentin belli
amaçlarla yapılandırılması gibi, kamusal
alanda resmi ideolojinin belirlediği biçimde
yapılandırılmaktadır. 19. Yüzyılda Baron
Haussmann tarafından direnişi ve barikatı kırmak
amacıyla Paris yapılandırılırken, dar sokaklar
geniş caddelere dönüştürülerek barikatların
kurulmasının engellenebileceği düşünülmüştü.
Kamusal Alanda Bir Alternatif Olarak Gerilla Heykel
Şahatay Savaş1
1 Heykeltraş.
[email protected]
Resim1: Auguste Rodin, ‘Balzac Anıtı’ Resim 2: Auguste Rodin, ‘Cehennimin Kapıları’
Kamusal Alanda Bir Alternatif Olarak Gerilla Heykel
54
“Yeni caddeler, kışlalarla, işçi mahalleleri arasında
ki en kısa yolu oluşturacaktır”(Benjamin, 2017:
102).
İlk Çağ heykelleri mağara resimlerinde olduğu
gibi büyü amaçlı yapılmıştır. Heykelin işlevi
tanrıların, iktidarın gücünü iletmek olmuştur.
Eski Mısır ve Antik Yunan’da heykelin dinsel bir
işlevi vardır. 18. yüzyılın sonlarında aydınlanma
hareketiyle beraber kilise egemenliğini yitirmiş
heykelin dinle olan ilişkisi kopmuştur.
Heykelin kamusal alanda vazgeçilmez
olması Barok dönemle başlayıp 19. yy a
kadar uzanmaktadır. Daha öncesinde heykel
mimariye dekoratif bir öge olarak sıkışıp kalmış,
Barok dönemle beraber heykel mimariden
koparak meydanlarda yerini almaya başlamıştır.
Artık kamusal alanda yerini alan Heykel estetik
kaygıya sahip olmasının yanı sıra dini ve
ideolojik amaçları da taşımaktadır. Rosalind
Krauss (2002: 105)’a göre:
“19. yüzyılın sonlarında anıt mantığının
zayıflayışına tanık olduk. Ama akla, her ikisi
de kendi geçiş statülerinin izlerini taşıyan iki
örnek geliyor. Rodin’in “Cehennemin Kapıları” ve
“Balzac” adlı heykelleri anıt olarak tasarlanmıştı.
İlki 1880 yılında yapılması planlanan bir dekoratif
sanatlar müzesinin giriş kapısına yerleştirilmek
üzere; ikincisi ise 1891 yılında, edebiyat dehasının
anısına Paris’te belli bir yere dikilmek üzere sipariş
edilmişti. Çeşitli ülkelerdeki çeşitli müzelerde
birçok türevlerinin bulunmasına rağmen,
ikisinin de özgün yerlerinde bulunmaması
-ikisi de çökmüştür- bu yapıtların anıt olarak
başarısızlıklarına işaret eder. Başarısızlıkları
bu yapıtların yüzeylerinde bile kodlanmış bir
halde mevcuttur: Kapılar o derece oyulmuş ve
işlenmiştir ki kapı olarak bir işe yaramadıkları
adeta yüzlerinden okunur; Balzac heykeli de öyle
bir öznellik içerir ki Rodin’in kendisi bile (yazdığı
mektuplardan anlaşıldığı üzere) yapıtın kabul
edilebileceğine inanmamıştır.”
17. yüzyılda Hollanda’da yükselen sanat piyasası,
19. yüzyılda Paris’te galerilerin ortaya çıkması
sanatı kurumsal olarak özerkleştirmiş, sanatçılar,
sarayın, kilisenin, devletin denetiminden
kurtulmuşlardır. Galeriler, 19. yüzyılda Paris’te
ortaya çıkmış ve sanat kurumsal olarak
özerkleşmiştir. Bu özerkleşme 1980’lerdeki
küreselleşmeye kadar devam etmiştir. 1990’larla
beraber devletin elinde olan kurumlar özelleşmiş
ve piyasalaşmıştır. Sermayenin güçlenmesiyle
emek sömürüsü de artmıştır. Gerilla Sanatın
bilinir olması bu yıllara denk gelmektedir.
Günümüzde olduğu gibi sanat küresel şirketlerin
yönetimi altına girmiş, sanat bienaller, fuarlar,
galeri ve müzeler (bu kurum ve etkinlikler
küresel şirketlerin yönetiminde) aracılığıyla
finansallaşmıştır. Artun’un da belirttiği gibi:
“Hayatla birlikte sanat da finansallaşıyor. Bunun
sonucunda kendileri de birer küresel şirket gibi
örgütlenen büyük müzayede evlerinin piyasa
üzerindeki egemenliği %50’nin üzerine çıkıyor”
(http://www.e-skop.com, 02.05.17)
Resim 3: Roy Lichenstein, ‘El Cap de Barcelona’ Resim 4: Hans Haacke, ‘Hediye At’
Şahatay Savaş
Aydın Sanat Yıl 4 Sayı 7 - Haziran 2018 (53 - 58) 55
20. yüzyılla beraber heykel kamusal alandan
yavaş yavaş uzaklaşmış, galerilere taşınmıştır.
Ancak bu yeni dönemle birlikte, heykelin
tamamıyla kamusal alanla bağı kopmamış,
aksine birçok sanatçının çalışmaları kamusal
alanda da yer almaya başlamıştır. Örneğin;
Alexander Calder’in heykelleri, modern kentin
kamusal alanında, gökdelenlerin arasında
yer almıştır. Claus Oldenburg ise, dini veya
ideolojik kahramanların yerini alan mandal
veya iğne gibi günlük yaşam nesnelerini
anıtsal boyutlarda üreterek kamusal alanda
görülmesini amaçlamıştır.
Roy Lichenstein’ın “El Cap de Barcelona” isimli
çalışması kamusal alanda yer alan başka bir
çalışmadır. Klasik anlamda heykel anlayışından
farklı olarak, boşlukta duran bir tuval gibi
görünmekte, üç boyutluluğu hissettirmemektedir.
Lichenstein’ın tuvallerinden biri sanki meydana
konmuş gibidir.
Hans Haacke’nin Londra’daki Trafalgar
Meydanı’nda 2015 yılında yer alan “Hediye
At”isimli heykeli önemli bir örnek olarak
söylenebilir. Genelde sırtında binicisiyle
yer alan ve egemenliğin at sırtında temsil
edilişinden tamamıyla uzakta olan çalışma, bir
atın iskeletini betimliyor. Çalışmanın sadece 18
ay boyunca sergilenecek olması, geçici olarak
meydanda bulunması değinilmesi gereken ayrı
bir nokta. Trafalgar Meydanı’nda yaklaşık 150
yıldan beri boş duran kaideye kimin heykelinin
koyulacağına karar verilemeyince, kaidenin
geçici çağdaş eserlere tahsis edilmesine karar
verilmiş.
Piyasa koşullarına karşı olan tepki nedeniyle
ortaya çıkan Arte Povera akımının temsilcisi
Jannis Kounellis’in 1969’da Roma’da bir
galeride gerçekleştirmiş olduğu “12 At” isimli
enstalasyonu Arte Povera’nın en önemli
çalışmalarından biridir. Bu çalışma, sanatın
alınıp satılabilen bir meta olmasına karşı bir
eleştiri olarak yorumlanabilir. Aynı çizgide
çalışmalar yapan Michelangelo Pistoletto’nun
“Paçavraların Venüsü” ise değerli ile değersizi
bir araya getiren ironik bir yaklaşım içindedir.
Resim 5: Banksy, ‘Pham Thi Kim Phuc’
Burada Venüs’ün ikinci el kıyafetler seçerken
betimlendiğini söyleyebiliriz.
Sanat ve piyasa ilişkisi bağlamında farklı bir
disiplinden örnek verecek olursak Bandista’ya
değinebiliriz. Birçok kişinin bir araya gelerek
oluşturmuş olduğu bir müzik kolektifi olan
Bandista, “Copyright” yerine “Copyleft”
sistemini desteklemektedir. Bunu kapitalist
müzik piyasasına önemli bir tepki olarak
değerlendirebiliriz. Kolektifin albümlerinin
arka kapaklarında belirtildiği gibi “Armağandır.
Çoğaltınız! Dağıtınız!” ifadesiyle da piyasa
tepkisi gösterilmektedir.
Gerilla Sanatı 1960’ların sonuna doğru
ortaya çıkmış, 1970’lerde dikkat çekmeye
başlamıştır. Banksy ise hala tam olarak kim
olduğu bilinmemekle beraber, sokaklarda
mesaj içeren çalışmalarıyla yer almaktadır.
Genellikle politik ve toplumsal konular üzerine
çalışmaktadır. Bu çalışmalarda asıl figür kimi
zaman molotofkokteyli yerine çiçek fırlatan
bir isyancıdır, kimi zaman da elindeki balonla
belki de özgürlüğe yükselen bir çocuk. Aslında
Banksy, AK Thompson’ın da belirttiği gibi
1960’ların sitüasyonist müdahalelerinden ve
avangardın montaj tekniğinden faydalanmıştır.
Pham Thi Kim Phuc’u (1972’de napalm
saldırısına uğrayan köyünden kaçarken
kollarını öne doğru uzatmış halde fotoğrafı
çekilen Vietnamlı kız) Mickey Fare ve Ronald
McDonald’la el ele tutuşmuş vaziyette gösteren
çalışma örnek olarak gösterilebilir. Avangard
Sanatın piyasaya karşı başlatmış olduğu
Kamusal Alanda Bir Alternatif Olarak Gerilla Heykel
56
mücadele farklı bir biçimde Gerilla Sanatla
devam etmektedir diyebiliriz. YvesKlein’in
bomboş galeriyle açmış olduğu sergi, Jean
Tinguely’in kendini imha eden heykelleri örnek
olarak gösterilebilir.
Gerilla Heykel, sanatçıların kamusal alana
izin almaksızın yerleştirdikleri çalışmaları
tanımlamaktadır. Sanat galerileri ve müzeleri
dışında bir alternatif alanda yerini almakta,
insanlara dokunmaktadır. “Kamusal alanlar,
galeriler ve müzelerden bağımsız olarak sanat
yapıtının doğrudan insanlara gündelik yaşantısı
içinde ulaştığı alanlardır.”(Kedik, 2012: 90)
Gerilla Heykel’in yaşam içine girmesi, insanlara
dokunması konusunda George Segal’e
değinmekte fayda var. Segal, heykellerini
halkın arasına katmış, sokaklara ve parklara
yerleştirmiştir. Heykel, müze ve galeri dışında
alternatif bir yöntemle izleyiciye dokunarak
kamusal alanda yer almıştır. Benzer bir biçimde
kurumlardan sıyrılma çabasını, Antony
Gormley’in Londra ve New York’ta bina ve
köprülerin üzerine yerleştirdiği “Olay Ufku” adlı
çalışmalarında da görmek mümkündür
1990’lı yılların sonundan beri küreselleşmeye
karşı kamusal alanda eylemler olmuş;
Seattle’dan Cenova’ya, Occupy Wall Street’den
Gezi’ye kadar uzun bir sürece ve evrenselliğe
nüfuz etmiştir. Bu eylemlerin elbette ki sanat
alanında yansımaları vardır.
Adaletsizliği, eşitsizliği galeri dışında
sorgulamakta, toplumsal ve politik eleştirileri
iletme çabası içindeki Gerilla heykel, meydana
gelen olaylardan beslenerek, atölyeden çıkıp
kamusal alanda yerini almaktadır. Kamusal
alan, kamusal sorunların görünür ve algılanabilir
hale geldiği yerdir (Dacheux, 2012: 21). Örneğin;
İskender Giray, “Ayrışma” isimli çalışmasını,
saldırı sonucu hayatını kaybeden gazeteci
Nuh Köklü anısına yapmıştır. Aynı topraklarda
yaşayan iki insanın ayrışması aynı bedenden
çıkan iki gövdeyle anlatılmaktadır. Giray
“Ağaca Ağıt” isimli çalışmasını kuru bir ağaç
kökü görmesi üzerine üretmiştir. Heykelin
olduğu yere ağaç dikilmesi üzerine “Ağaca Ağıt”
çalışmasını kaldırmış, bunun üzerine “Ağaca
Sevinç” çalışmasını koymuştur.
Portekizli sanatçı Artur Bordalo ise çöp, metal ve
lastik gibi atık malzemelerle asemblaj tekniğini
kullanarak çalışmalarını üretmektedir. Bordalo
çalışmalarını tüketim çılgınlığına bir eleştiri
olarak yapmaktadır. Çalışmaların malzemeleri
sokaktan ve çöpten toplanmakta, ayrıca bir geri
dönüşüm niteliğindedir diyebiliriz.
Resim 6: George Segal,‘Street Crossing’ Resim 7: Antony Gormley,‘Olay Ufku’
Şahatay Savaş
Aydın Sanat Yıl 4 Sayı 7 - Haziran 2018 (53 - 58) 57
Resim 8: İskender Giray, ’Ağaca Ağıt’ Resim 9: İskender Giray, ’Ayrışma’
Bu bağlamda gerilla heykeli kamusal alanda
bir alternatif olarak değerlendirebiliriz.
Sanat piyasasının her şeyi belirlediği ve
başka bir seçenek yok dediği günümüzde
başka bir seçeneğin mümkün olduğunu
söyleyebiliriz. Avan-gard Sanattan beri
piyasayla bir mücadeleye girilmiş, sanatın
metalaştırılmaması için her şey denenmiştir.
Occupy Museums eylemleri müzelerin sanattan
çok parayla ilgilendiğini ve küresel şirketlerle
nasıl ilişkileri olduğunu gözler önüne sermiştir.
Türkiye’de ise yeni yapılacak olan müzelerden
bahsedilirken ve müzelerle ilgili kimsenin kesin
bir şey söyleyemediği şu dönem kamusal alan
daha bir anlamlı hale gelmiştir.
Kaynakça
Antmen, A. (2010) 20. Yüzyıl Batı Sanatında
Akımlar, İstanbul: Sel Yayıncılık
Artun, A. (2011) Çağdaş Sanatın Örgütlenmesi,
İstanbul: İletişim Yayınları
Artun, A.Sunuş/Sanat Piyasası ve Sanatın
Özerkliği, E-skop Dergi
http://www.e-skop.com/skopdergi/sunus sanat-piyasasi-ve-sanatin-ozerkligi/2612
(02.05.17)
Artun, N. A. At, Sanat, İktisat, E-skop Dergi
http://www.e-skop.com/skopbulten/at-sanat iktisat/2366(01.04.2017)
Benjamin, W. (2017) Pasajlar, İstanbul: Yapı Kredi
Yayınları
Dacheux, E. (2012) Kamusal Alan, İstanbul:
Ayrıntı Yayınları
Huntürk, Ö. (2016) Heykel ve Sanat Kuramları,
İstanbul: Hayalperest Yayınevi
Jones, J. Sanat, Servet, Sefalet çev: Nur Altınyıldız
Artun, E-skop Dergi
Kamusal Alanda Bir Alternatif Olarak Gerilla Heykel
58
http://e-skop.com/skopbulten/sanat-servet sefalet/2271(29.03.2017)
Kedik, A. S. (2011) Kamusal Alan, Kent ve Heykel
İlişkisi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi
Kedik, A. S. (2012) Kamusal Alan Ve Türkiye’de
Heykelin Kamuya Açık Alanlarda Var Olma
Koşulları, Anadolu Üniversitesi Sanat ve Tasarım
Dergisi
Sanat Dünyamız, (2002), Sayı 82, İstanbul: Yapı
Kredi Yayınları
Şahindoğan, B. “Mağara Duvarından Metro
Duvarına Sokakları Özgürleştirme Sanatı”
https://www.evrensel.net/haber/265189/
magara-duvarindan-metro-duvarina-sokaklari ozgurlestirme-sanati(11.05.2017)
Şahindoğan, B. “Sokaklara Sanat Katan Adam
İskender Giray” https://www.evrensel.net/
haber/111807/sokaklara-sanat-katan-adam iskender-giray(13.03.2017)
Şenyapılı,Ö.(2003) Otuz Bin Yıl Öncesinden
Günümüze Heykel, Ankara:MetuPress
Thompson, AK. Romantizmin Yankısı: Eylemci
Sanat ve Burjuva Hayat Deneyiminin Sınırları
çev: Elçin Gen, E-skop Dergi
http://www.e-skop.com/skopdergi/
romantizmin-yankisi-eylemci-sanat ve-burjuva-hayat-deneyiminin sinirlari/1588(15.05.2017)
Yılmaz, M. (2006) Heykel Sanatı, Ankara: İmge
Kitabevi
https://www.artpeoplegallery.com/guerilla sculptures-streets-istanbulkadikoy-iskender giray/(13.03.2017)
Görsel Kaynakça
Resim 1. http://www.musee-rodin.fr/en/
collections/sculptures/monument-balzac
Resim 2. http://www.musee-rodin.fr/en/
collections/sculptures/gates-hell
Resim 3. https://upload.wikimedia.org/
wikipedia/commons/0/0a/002_Cap_de_
Barcelona%2C_Roy_Lichtenstein.jpg
Resim 4. https://news.artnet.com/app/news upload/2015/03/Hans-Haacke-Gift-Horse_2.jpg
Resim 5. http://annettevee.com/2014fall_
writingforthepublic/wp-content/
uploads/2014/09/nape3.jpg
Resim 6. https://www.wikiart.org/en/george segal/street-crossing-1992
Resim 7. https://eventhorizonnyc.files.
wordpress.com/2010/03/ground-level-4.jpg
Resim 8. https://www.artpeoplegallery.com/
guerilla-sculptures-streets-istanbulkadikoy iskender-giray/
Resim 9. https://www.artpeoplegallery.com/
guerilla-sculptures-streets-istanbulkadikoy iskender-giray