Abstract:
Kadın, yaşam alanının her noktasında, ataerkil düşüncenin getirdiği toplumsal ayrımcılığa maruz
bırakılarak, yaşamın bastırılmış unsuru haline geldi. Eril baskının, kendi otoriter kimliği üzerinden
kadını ikinci plana ittiği bu baskıcı tutum; zayıf, muhtaç, kurban ve hükmedilen imgesi ile kadını
değersizleştirdi. Fakat zaman içinde yaşanan değişimler ve bununla beraber ilerleyen yenilikler, ka dını; kendi kimliğini bulma ve yeni bir bilinçlenmeye sürükledi. Her ölçekte geri plana itilen kadın
bu sefer kendi taşlarını istediği doğrultuda oynatacak ve eril yapının tanımladığı birçok alanı yeni den gözden geçirerek inşa edecekti. Ataerkil zihniyetin, kendi üzerinden tanımlamalarını yaptığı
çerçeveyi, toplumsal cinsiyetin ayrışmacı yapılarını sarsıp, kendi kimliğini oluşturarak kadın bilinci
üzerinden biçim verecektir. Bu çerçevede oluşan feminist eleştiri; kadının ikinci plana itildiği her bir
alanı eleştirel bir gözle yeniden okuyacak, yorumlayacak ve yeni bir eleştiri getirecektir.