Kanser, mortalite ve morbidite hızı yüksek olduğundan kansere yakalanan
birey ve çevresini birçok açıdan etkileyen bir hastalıktır. Hayatı tehdit
eden ve süreğen bir hastalık olan kanser; duygusal, ruhsal ve davranışsal
tepkilere neden olan önemli bir sağlık problemidir (Ateşçi, 2003). Hücre
yapısını bozarak ve kontrolsüz bir şekilde çoğalıp yayılarak bireyleri
sona götürür. Kanser erken teşhis konulmayıp tedavi edilmeyince büyük
olasılıkla ölümle neticelenen ve gelişmiş ülkelerdeki ölüm nedenlerinin
%25’ini oluşturan önemli bir sağlık sorunudur.
Hasta sayısının her geçen gün artması nedeniyle bir halk sağlığı sorunu
olmaya başlayan kanser hastalığının önlenmesi, erken tanı ve tedavisi
günümüzde tıbbın en çok çaba gösterdiği alanların başında gelmektedir.
Son yıllarda hastalığın tedavisine yönelik bulgular moleküler düzeyde
yapılan çalışmalar ve elde edilen bulgular ile “kanser ve kanser tedavisi”
konusu, bilim dünyasına önemli katkılarda bulunmuştur. Gelişen bu
bilgiler doğrultusunda kanser hastalığının ileri evrelerde olduğu vakalarda
dahi sağ kalım süresinin uzatılabilmesi, bazı kanser türleri için olası hale
gelmiştir. Bilimin kanser hastalarına sağladığı daha uzun süre hayatta
kalabilme avantajı, hastalığın sosyal yönünün daha fazla ortaya çıkmasına
neden olmuştur. Uzayan sağ kalım süresi ile kanser tedavisi, hasta kadar
hastaya bakım veren yakın çevresi için de önemli sorunları beraberinde
getiren yorucu bir süreç olmuştur. Tıbbın gelişen olanakları ise bu süreci
hasta ve hasta yakınları için bir yere kadar rahatlatabilmektedir.
İnsanlar kendilerine veya sevdiklerine kanser tanısı konulduğunda
inkâr, öfke, düşmanlık, pazarlık ve depresyon gibi birtakım evrelerden
1
İstanbul Aydın Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
2
İstanbul Aydın Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Sağlık Yönetimi Bölümü,
[email protected]
Kanser Hastası Yakınlarının Algıladığı Sosyal Destek ile Umutsuzluk Düzeyleri Arasındaki
İlişkinin İncelenmesi
300
geçebilmekte ve ümitsizliğe kapılabilmektedir. Ruh sağlığı değişken ve
göreceli bir kavram olduğundan dışarıdan gelen olumsuz etkiler arttıkça
tinsanların ruhsal dengesi bozulabilir ve insanlar bu baskılara farklı tepkiler
verebilir. Ruh sağlığının bozulmasıyla sosyal destek arasında önemli bir
etkileşim vardır. Birey sıkıntılı durumdayken kendisine çevresi tarafından
yapılan her türlü maddi ve manevi yardımlar olarak tanımlanan sosyal
desteğin az veya orta düzeyde olması ciddi ruhsal sorun ve semptomlar
yaşanmasına neden olabilir (Eker ve Arkar, 1995). Bu durum sosyal
desteğin önemini vurgulamaktadır. Ayrıca kanseri tedavi ederken tıbbi
süreçler ne kadar önemli ise hasta ve hasta yakınlarına hastalık süreci ve
sonrasında verilecek eğitimler de hastanın iyileşmesinde o kadar önemlidir.
Kanserli hastaya bakım veren bireylerin, hastanın semptomlarını izleyip
kontrolünü, tıbbi tedavisinin yapılmasını ve hasta güvenliğini sağlama,
psikolojik destek verme, günlük ihtiyaçlarını karşılama ve bakım verme,
uygun araç-gereç temininde bulunma gibi birçok görevi bulunmaktadır
(Polat, 2011). Kanser hastası yakınları, hastalarına bakım verirken
üstlendikleri bu görevler, hasta yakınlarında fiziksel, ekonomik ve
psikososyal sorunlara neden olabilmekte ve birey bu sorunların altından
kalkamayıp umutsuzluğa kapılabilmektedir. Bireyin kendini olumsuz
özellikleriyle tanımlaması, geleceğe dair olumsuz beklentilerinin olması,
yaşadığı olumsuzlukların değiştirilemez ve kabul edilmesi gerektiğini
düşündüren umutsuzluk, bireyde yaşama isteğinin azalmasına, çaresizlik
ve depresyon duygularının yaşanmasına neden olmaktadır (Folkman,
2010). Bu nedenle hasta yakınlarının yaşadıkları sorunların azaltılması ve
hasta yakınlarının desteklenmesi önemlidir.
Araştırmanın amacı, kanser hastası yakınlarının algıladığı sosyal destek ile
umutsuzluk düzeyi arasındaki ilişkiyi göstermektir. Bu amaç bağlamında;
kanser hastası yakını olan bireylerin sosyo-demografik özelliklerini ve
umutsuzluk ile sosyal destek düzeyleri üzerinde etkisi olacağı düşünülen
faktörleri belirlemeyi amaçlayan Sosyo-demografik Bilgi Formu,
bireylerin umutsuzluk düzeyini ölçmek için Beck Umutsuzluk Ölçeği ve
hasta yakınlarının algıladığı sosyal destek düzeyini belirlemek için ise
Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği kanser hastası yakınlarına
uygulanmıştır.
Elif YILDIRIM, Yrd. Doç. Dr. Nevzat BİLGİN
Eğitim Fakültesi Dergisi, Özel Sayı - 2017 (209-304) 301
Araştırma, İstanbul ili, Fatih ilçesinde, Sağlık Bakanlığına bağlı İstanbul
Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ayaktan Kemoterapi Servisinde kemoterapi
tedavisi almakta olan 130 kanser hastasının yakınına yöneltilen yüz yüze
görüşme tekniği ile Sosyo-demografik Bilgi Formu ve ölçekler kullanılarak
yürütülmüştür. Araştırma verilerinin çözümlenmesi kapsamında öncelikle
Sosyo-demografik Bilgi Formu’ndan elde edilen sonuçlar, frekans ve
yüzdelik tablolar halinde düzenlenerek yorumlanmıştır. Çalışmada elde
edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS 24.0
İstatistik paket programı kullanıldı. Çalışma verileri değerlendirilirken
tanımlayıcı istatistiksel metotların (Frekans, Yüzde, Ortalama, Standart
sapma) yanı sıra normal dağılımın incelenmesi için Kolmogorov -
Smirnov dağılım testi kullanıldı. Kolmogorov-Smirnov testi sonucunda;
ölçek puanlarının normal dağılıma sahip olmadığı görüldü ve parametrik
olmayan analizler tercih edildi. Niceliksel verilerin karşılaştırılmasında iki
grup durumunda, parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında Mann
Whitney U test kullanıldı. Niceliksel verilerin karşılaştırılmasında ikiden
fazla grup durumunda, parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında
Kruskal Wallis testi ve farklılığa neden olan grubun tespitinde Mann
Whitney U test kullanıldı. Ölçekler arası ilişkinin araştırılmasında
Spearman Korelasyon Analizi kullanıldı. Sonuçlar %95 güven aralığında,
p<0,05 anlamlılık düzeyinde değerlendirildi. Genel güvenilirlik için
Cronbach’s Alpha katsayısı hesaplandı. Çok boyutlu algılanan sosyal
destek Ölçeği genel güvenilirlik düzeyi 0,886; Beck umutsuzluk ölçeği
genel güvenilirlik düzeyi 0,854 olarak bulundu.
Araştırmamızın en önemli hipotezini oluşturan kanser hastası yakınlarının
algıladığı sosyal destek ile umutsuzluk düzeyi arasında anlamlı bir ilişki
bulunmuştur. Araştırmamızda elde ettiğimiz verilere göre algılanan sosyal
destek puanları arttıkça umutsuzluk puanları düşmektedir. Literatürde elde
ettiğimiz sonucu destekleyen çalışmalar bulunmaktadır (Kızıler, 2007;
Çelik, 2015)
Araştırmamıza katılan hasta yakınlarını yaş değişkenine göre
incelediğimizde kanser hastası yakınlarının algıladığı sosyal destek
puanlarında anlamlı fark bulunmamış ancak 51 yaş ve üstü olan hasta
yakınlarının umutsuzluk puanları yüksek bulunmuştur. Kızıler (2007)
kanser hastası çocuğu olan ebeveynlerle yaptığı çalışmada, ebeveynlerin
Kanser Hastası Yakınlarının Algıladığı Sosyal Destek ile Umutsuzluk Düzeyleri Arasındaki
İlişkinin İncelenmesi
302
yaşının algıladığı sosyal destek ve umutsuzluk düzeyleri üzerine etkisi
olmadığını bulmuştur.
Araştırmamızda kadın hasta yakını ile erkek hasta yakını arasında algıladığı
sosyal desteğe göre farklılık saptanmamıştır. Araştırmamız Pelit (2015)
çalışmasıyla örtüşmektedir. Saunders (2003) yaptığı çalışmada kadınların
sosyal destek algılarının daha açık olduğu ve erkeklerin daha fazla sosyal
desteğe ihtiyaç duyduğunu belirtmiştir. Ancak araştırmamızda cinsiyet
farkının önemi olmadan kanser hastası yakınlarının sosyal desteğe ihtiyaç
duyduğu bulunmuştur. Umutsuzluk düzeylerine baktığımızda erkek hasta
yakınlarının kadın hasta yakınlarından daha fazla umutsuzluk yaşadığı
görülmüştür. Kızıler (2007) de yaptığı çalışmada erkek hasta yakınlarının
daha fazla umutsuzluk yaşadığını belirtmiştir. Ancak literatürde yapılan
birçok araştırmada cinsiyetler arasında bir fark olmadığı belirtilmektedir
(Aslan ve ark., 2007; Özer ve Tezer, 2008; Dökmen, 2010; Tarhan, 2012;
Subaşı ve ark., 2016). Literatürde olumsuz duygular ve cinsiyet konusunda
farklı sonuçlar bulunmaktadır (Dökmen, 2010).
Araştırmamızda çalışan hasta yakınlarının çalışmayan hasta yakınlarına
göre algıladıkları sosyal destek puanları yüksek çıkmıştır. Araştırmamızda
çalışma durumu ile umutsuzluk ölçeği arasında anlamlı bir ilişki
bulunmamıştır.
Aylık gelir değişkeni ile algılanan sosyal destek ölçeği arasındaki ilişki
incelendiğinde aylık geliri 2001- 2999 TL arasında geliri olan bireylerin
algıladıkları sosyal destek puanları daha yüksek çıkmıştır. Kızıler (2007)
ve Pelit (2015) yaptıkları araştırmada ekonomik düzey ile algılanan sosyal
destek puanları arasında doğru orantılı bir ilişki olduğunu belirtmiştir.
Çalışmamızda aylık gelir ile umutsuzluk ölçeği arasında anlamlı bir ilişki
bulunmamıştır. Ancak umutsuzluk ölçeğinin alt ölçeği olan gelecek ile
duyguların puanları 500-1000 TL aylık geliri olan bireylerde daha yüksek
çıkmıştır. Bu durumda aylık geliri 500-1000 TL olan bireylerin gelecek
ile ilgili kaygılarının daha yüksek çıktığını söyleyebiliriz. Literatüre
baktığımızda yapılan bazı çalışmalar da aylık gelir ile umutsuzluk arasında
anlamlı ilişki tespit etmemiştir (Guse ve Vermaak, 2011; Tarhan, 2012;
Subaşı ve ark., 2016).
Elif YILDIRIM, Yrd. Doç. Dr. Nevzat BİLGİN
Eğitim Fakültesi Dergisi, Özel Sayı - 2017 (209-304) 303
Hastasının tıbbi tanısı akciğer kanseri olan hasta yakınlarının algıladıkları
sosyal destek düzeyleri daha yüksek bulunmuştur. Kolon, meme, mide ve
nazofarenks kanser hastalarının yakınlarının umutsuzluk düzeyleri, akciğer
kanseri ve lenfoma hastalarının yakınlarının umutsuzluk düzeylerinden
yüksek çıkmıştır. Bu durum kanser çeşidinin getirdiği farklı yüklere
(örneğin; kolon kanseri hastalarının kolostomi kullanmaları, meme kanseri
hastalarının beden imgelerinde değişikliklere yol açması gibi), hastalığın
prognozuna bağlı olduğu düşünülmektedir.
Araştırmamızda medeni durum, eğitim durumu, meslek, İstanbul’da
yaşama, tanıyı öğrendikten sonra sigara ve alkol tüketiminde artış, hastalık
süresi ve profesyonel destek alma değişkenlerinin algılanan sosyal destek
ve umutsuzluk düzeylerine herhangi bir etkilerinin olmadığı bulunmuştur.