DSpace Collection:
http://hdl.handle.net/11547/2507
2024-03-28T09:53:30Zİstanbul Aydın Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Anestezi Bölümünden Mezun Olan Öğrencilerin İş Bulma Oranı
http://hdl.handle.net/11547/2516
Title: İstanbul Aydın Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Anestezi Bölümünden Mezun Olan Öğrencilerin İş Bulma Oranı
Authors: Altan, Aysel; Utlu, Nuray; Akar, Derya; Bingöl, Arife; Tekinsoy, Bülent
Abstract: İşsizlik bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de en önemli sorunlar
arasındadır. İstanbul Aydın Üniversitesi, Sağlık Hizmetler Meslek Yüksek
Okulu, Anestezi programından tekniker olarak yetişen öğrenciler bu
işsizlik olgusundan ne kadar etkilendiler, okulumuz mezunlarının iş bulma
oranları bu çalışmada araştırıldı.
İAÜ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu’ndan 2013-2014 yılında
anestezi teknikeri olarak mezun olmuş 74 öğrenci ile iletişim kurularak bir
işe yerleşip yerleşmedikleri araştırıldı.
Anestezi Programı’ndan mezun olan 105 öğrenciden 74’üne ulaşıldı.
Bu öğrencilerin % 43’ünün mezun olduktan hemen sonra iş buldukları,
% 15’inin, 6 ay-1 yıl arasında , % 19’unun da 1 yıldan sonra çalışmaya
başladıkları öğrenildi. % 20’si ise hiç çalışmadığını ifade etti.2016-01-01T00:00:00ZHastaneleri Dış Kaynak Kullanımına Yönelten Nedenler Üzerine Bir Araştırma
http://hdl.handle.net/11547/2515
Title: Hastaneleri Dış Kaynak Kullanımına Yönelten Nedenler Üzerine Bir Araştırma
Authors: Kılıç, Taşkın; Koç, Özcan
Abstract: Küreselleşmeye bağlı olarak yaşanan gelişmeler, hız, esneklik ve maliyet
kavramlarının önemini arttırmıştır. Bu bağlamda; özellikle işletmelerin
temel yetkinlik alanları dışındaki yatırımlardan kaçınarak, maliyetleri
azaltma ve enerjilerini kendi uzmanlık alanlarına yöneltme isteği dış
kaynak kullanımının (outsourcing) doğmasında ve gelişmesinde önemli
rol oynamıştır. Bu çalışma kamu ve özel hastanelerinde kullanılan dış
kaynakların yönetici ve çalışanların bakış açısıyla nasıl değerlendirildiğinin
sorgulanması ve dış kaynakları kullanmaya iten nedenlerin tespit edilmesi
amacıyla yapılmıştır. Bu kapsamda iki kamu ve iki özel hastanede görev
yapan toplam 140 personele (yönetici- çalışan) anket uygulanarak veriler
elde edilmiştir. Araştırma sonucunda, katılımcılar dış kaynak kullanımının
yararlı bir yöntem olduğunu ve dış kaynaklardan yararlanmayı destekler
nitelikte yanıtlar vermişlerdir. Buna ek olarak verilen yanıtlar bakımından
demografik göstergeler açısından (yaş, eğitim, kurum türü vb.) bilimsel
olarak bir fark tespit edilememiştir.2016-01-01T00:00:00ZLaparoskopik Kolesistektomi Operasyonlarinda PEEP Uygulamasının Arteriyel Oksijenasyon ve Dakika Ventilasyonu Üzerine Etkileri
http://hdl.handle.net/11547/2514
Title: Laparoskopik Kolesistektomi Operasyonlarinda PEEP Uygulamasının Arteriyel Oksijenasyon ve Dakika Ventilasyonu Üzerine Etkileri
Authors: Altıner, M Soner; Altıner, Ayşenur; Ersoy, Ayşın; Altan, Aysel
Abstract: Amaç: Laporoskopik kolesistektomi tekniğine bağlı olarak, CO2
pnömoperitonyumu ve artmış intraarteryal basinç (İAB); mekanik,
hemodinamik ve respiratuar yan etkileri ortaya çıkarmakta, bu da
hipoksemi, hiperkapni, hemodinamik instabilite ve oksijenasyonda
bozulmaya neden olabilmektedir. Temel problemler; fonksiyonel rezidüel
kapasitenin azalması, ventilasyon/perfüzyon dengesinin bozulması ve
peritondan emilen CO2 nin sempatik stümülasyona yol açmasıdır. Bu
fizyopatolojik mekanizmalar perioperatif dönemde mekanik ventilasyon
uygulamasının ve uygulanacak anestezik yöntemin gözden geçirilmesini
gerektirir.
Materyel ve Metod: Laporoskopik kolesistektomi operasyonunda, 5
cm H2O PEEP uygulanmasının ETCO2, dakika ventilasyonu ve arteriyal
oksijenasyon üzerine etkilerini araştırdığımız çalışmamızda, 40 hasta
rastgele 2 gruba ayrıldı. Her iki gruba da genel anestezi indüksiyonu
1μgrkg-1 fentanil, 2 mg/kg propofol ile gerçekleştirildikten sonra
endotrakeal entübasyon 0.15 mg/kg sisatrakuryum ile uygulandı. Anestezi
idamesi %50/50 O2/N2O oranda karışımı içerisinde 0.8-1.2 MAK
sevofluran ile sağlandı. Hastaların mekanik ventilasyon parametreleri, CO2 insüflasyonu öncesi;
ETCO2 32-36 mm Hg , solunum sayısı 12/dk, inspiriyum/ekspiriyum oranı
1:2, VT 8-10 ml/kg olacak şekilde ayarlandı ve volüm kontrollü mekanik
ventilasyon ile solutuldu. İnsüflasyon öncesi, kalp atım hızı (KAH), ortalama
arter basıncı (OAB), periferik oksijen satürasyonu (SPO2), ETCO2,
dakika ventilasyonu (MV) ve hava yolu tepe basıncı (PIP), kaydedildikten
sonra(T0) birinci gruba dahil edilen hastalara 5 cmH2O PEEP ilave edildi
(Grup 1). İkinci gruba PEEP ilave edilmeden yukarıdaki parametreler
her iki grupta insüflasyon sonrası 5. Dakikada (T1), 30. Dakikada (T2),
eksüflasyon öncesi (T3) ve sonrası (T4) olmak üzere toplam 5 kez tekrarlandı
(Grup 2). İki grupta da insüflasyon öncesi planlandığı gibi solunum
sayısı 12/dakika ve ETCO2 32-36 mmHg olacak şekilde sürdürülmek
üzere dakika ventilasyonu ayarlandı. Aynı zamanda, aynı dönemlerde
batını şişirmek amacıyla insüfle edilen toplam CO2 miktarı kaydedildi.
Arteriyal oksijen satürasyonu ve PaO2 için arteriyal kan gazı analizleri,
indüksiyondan hemen önce (T0), indüksiyondan sonraki 30. Dakikada
(T2) ve operasyon bitiminden hemen önce (T4) olmak üzere toplam 3
dönemde değerlendirildi.
Bulgular: Grup 2’de, ETCO2 yi 32-36 mmHg arasında tutabilmek için
dakika ventilasyonunda kontrol grubuna göre anlamlı oranda artış tespit
edildi. Grup1’de, dakika ventilasyonunda artış gerekmedi ve arteriyal
oksijenizasyonda başlangıç değerlerine göre anlamlı artış meydana geldi.
Sonuç: Laporoskopik operasyonlarda PEEP uygulanması, dakika
ventilasyonunda azalma sağlarken arteriyal oksijenizasyonda da iyileşme
sağlamaktadır.2016-01-01T00:00:00ZThe Comparison of the Effects of Remifentanil in Combination with Sevoflurane, Desflurane or Propofol on Cognitive Functions in Elective Surgical Procedures
http://hdl.handle.net/11547/2513
Title: The Comparison of the Effects of Remifentanil in Combination with Sevoflurane, Desflurane or Propofol on Cognitive Functions in Elective Surgical Procedures
Authors: Kalyon Türkmen, Seray; Türkmen, Ülkü Aygen; Genç Moralar, Döndü; Kalyon, Semih; Akdaş Tekin, Esra
Abstract: Objectives: Cognitive functions are affected by varying degrees after
general anaesthesia. We aimed to compare the effects of remifentanil in
combination with sevoflurane, desflurane or propofol on haemodynamic
variables, post anaesthesia recovery and cognitive functions in patients for
whom head and neck surgery were planned.
Methods: This clinical research was performed on 60 patients, ASA I-II,
aged 20-60 years with at least 8 years of education who would undergo
elective surgical operations under general anaesthesia.
Anaesthesia induction was realized with remifentanil 0.5 μg/kg/min
infusion,1 mg/kg propofol until verbal response disappeared and then 0.15
mg/kg cisatracurium was given. After intubation, the remifentanil dose
was reduced by 50 % in all of the three groups. Anesthesia was maintained
in Group P (n=20) with 50 % O2 + 50 % air and 6 mg/kg/hr propofol
infusion, in Group S (n=20) with 50 % O2 + 50 % air and 1% sevoflurane
and in Group D with 50 % O2 + 50 % air and 3% desflurane.Mean arterial pressure and heart rate were recorded before induction,
after induction, 15 minutes after intubation and at every 30 minutes after
operation. At the end of the operation spontaneous eye opening time
and time for Aldrete score ≥ 9, as well as postoperative side effects and
cognitive functions were evaluated. Trieger Dot Test and Digit Substitution
Test were performed on the day before surgery and at 15th, 60th and 120th
minutes after the surgery.
Results:The demographic data and duration of surgery were similar in all
the groups. A statistically significant difference was determined in mean
arterial pressure at the first minute after induction between Group P and
Group D (p<0.05). Aldrete recovery scores were completed in all groups
at the 15th minutes (>9). There were no difference between groups in terms
of side effects, DSST and TDT scores.
Conclusion: We concluded that all three methods may be used as
alternatives to each other with similar satisfactory results.2016-01-01T00:00:00ZÖzofagial Skuamöz Papillom; Nadir Bir Olgu
http://hdl.handle.net/11547/2512
Title: Özofagial Skuamöz Papillom; Nadir Bir Olgu
Authors: Kesici, Uğur; Kesici, Sevgi; Türkmen, Aygen
Abstract: Özofagial skuamöz papillom, genellikle asemptomatik, nadir görülen
benign bir tümördür. Prevalansı yaklaşık olarak % 0.01-0.45 arasındadır.
Bu olgu sunumunda, 40 yaşında, medikal tedavi sonrası tekrarlayan
dispeptik yakınmaları ve mide yanması şikayeti olan kadın hasta tartışıldı.
Gastroskopik incelemede distal özofagusta yaklaşık 0.5 cm boyutunda
beyaz görünümlü, polipoid lezyon tespit edildi. Histopatolojik incelemede
kronik aktif gastrit ve özofagial skuamöz papillom tespit edildi.
Sonuç olarak, bu lezyonlar genellikle asemptomatik olmakla birlikte
bazı olgularda malign transformasyon potansiyeli olabileceği dikkate
alındığında endoskopi işlemi sırasında tespit edildiğinde eksize edilmeleri
gerektiği kanaatindeyiz.2015-01-01T00:00:00ZSon Dönem Hepatik Yetmezlik ve PCC (Protrombin Kompleks Konsantresi-Cofact®) Kullanımı: Olgu Sunumu
http://hdl.handle.net/11547/2511
Title: Son Dönem Hepatik Yetmezlik ve PCC (Protrombin Kompleks Konsantresi-Cofact®) Kullanımı: Olgu Sunumu
Authors: Türkmen, Aygen; Kırbaş, Özgül; Çakırgöz, Mensure; Kara, Deniz; Moralar, Döndü Genç
Abstract: Protrombin Kompleks Konsantresi (PCC-Cofact®) özellikle oral antikoagülan
kullanımına bağlı olmak üzere INR(Uluslararası Normalleştirilmiş
Oran) değerinin yüksek seyrettiği, acil cerrahi girişim gerekliliği ya da
hayatı tehdit eden kanama gibi INR’nin kısa sürede normalize edilmesi
gereken durumlarda kullanılan yeni nesil bir ajandır. Yoğun bakım ünitemizde
son dönem hepatik yetmezlik nedeniyle koagülopati gelişen 71
yaşındaki bayan hastada PCC kullanımı öncesi ve sonrası INR sonuçlarını
karşılaştırarak Cofact®ın, INR değeri yüksek ancak acil ve mutlak cerrahi
girişim gerektiren hastalardaki etkinliğini göstermeyi amaçladık.2015-01-01T00:00:00ZPreemptif Analjezide İntravenöz Deksketoprofen İle İntravenöz Tramadol Etkilerinin Karşılaştırılması
http://hdl.handle.net/11547/2510
Title: Preemptif Analjezide İntravenöz Deksketoprofen İle İntravenöz Tramadol Etkilerinin Karşılaştırılması
Authors: Kesici, Sevgi; Türkmen, Ülkü Aygen; Kalyon, Seray; Altan, Hatice Aysel; Kesici, Uğur
Abstract: Amaç: Bu çalışmada; inguinal herni operasyonu yapılması planlanan
hastalarda preemptif analjezide kullanılan deksketoprofen ve tramadol’ün
parenteral formlarının etkilerini değerlendirmeyi amaçladık.
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya ASA I-II, 20-40 yaş, toplam 60 hasta dahil
edildi. Hastalar Grup D (deksketoprofen, n=30) ve Grup T (tramadol,
n=30) olarak rastgele 2 gruba ayrıldı. Kalp atım hızı, ortalama arter basıncı,
periferik oksijen satürasyonu değerleri; entübasyon öncesinde/sonrasında
ve postoperatif dönemde belirli periyotlardaki değerleri kaydedildi.
Anestezi indüksiyonundan 15 dk önce, Grup D’ye deksketoprofen 50
mg, Grup T’ye ise tramadol 1 mg kg-1 % 0.9 NaCl içinde 15 dakikada
İV infüzyon şeklinde uygulandı. Postoperatif Görsel Analog Skala
(VAS) değerleri kaydedildi. Postoperatif dönemde ek analjeziye ihtiyaç
duyan hastalar ve ilk analjeziğe ihtiyaç duyma süreleri kaydedildi. Hasta
memnuniyeti skorları, bulantı-kusma ve diğer yan etkiler kaydedildi.Bulgular: Postoperatif dönemde Grup T’deki hastaların ilk analjeziğe ihtiyaç
duyma süreleri Grup D’ye göre yüksek bulundu (Grup D: 26.33±17.07
dk, GrupT:77.67±33.96 dk, p=0.000). Grup D deki hastaların %53.3’ü
ek analjeziye ihtiyaç duyarken, Grup T’ deki hastaların %30’u ihtiyaç
duymuştur (p>0.05). Grup D’ nin 10.dk, 30.dk, 1.sa ve 2.sa VAS değerleri
Grup T’ ye göre istatistiksel olarak anlamlı oranda yüksek bulunurken
(p<0.05); 3., 6., 12., 24. saatlerdeki VAS değerlerinde ise istatistiksel olarak
anlamlı farklılık saptanmadı. Gruplar arasındaki hasta memuniyetinde
anlamlı fark saptanmadı. Postoperatif bulantı-kusma görülme sıklığı Grup
T’de Grup D’ye göre yüksek bulundu (p<0.05).
Sonuç: Sonuç olarak; preemptif İV deksketoprofenin analjezik etkinliğinin
yeterli olmadığı, doz ve uygulama zamanı yönünden daha kapsamlı
çalışmalara gereksinim olduğu kanaatindeyiz.2015-01-01T00:00:00Zİnsan Saçı Örneklerinde Talyumun Katı Örneklemeli Atomik Absorpsiyon Yöntemi İle Tayini
http://hdl.handle.net/11547/2509
Title: İnsan Saçı Örneklerinde Talyumun Katı Örneklemeli Atomik Absorpsiyon Yöntemi İle Tayini
Authors: Baysal, Aslı; Akman, Süleyman
Abstract: Bu çalışmada insan saçında talyum için doğrudan katı örneklemeli atomik
absorpsiyon spektrometresi ile tayini için yöntem geliştirilmiştir. İnsan
saçı örnekleri aseton, destile deiyonize su ve tekrar aseton ile yıkanmış
ve 75 oC’de kurutulmuştur. Saç örnekleri doğrudan katı örneklemeli otoörnekleyiciye
yüklenmiştir. Katı örnekleme tekniği ile talyum tayini için
piroliz/atomlaşma sıcaklığı, madde miktarı ve bunlara modifier (Pd/Mg)
ve/veya yardımcı reaktiflerin etkisi incelenmiştir. Aletsel ve deneysel
parametreler optimize edildikten sonra iki farklı sertifikalı referans
maddesi ile geri kazanım çalışmaları yapılmıştır. Talyum için ortalama
geri kazanım % 94’tir. Talyum için tayin sınırı (3σ, N=10) sırasıyla 0.0067
μg/g’dır.2015-01-01T00:00:00ZHemiarthroplasty For 4-Part Fractures Of The Proximal Humerus: Is It A Good Treatment Option?
http://hdl.handle.net/11547/2508
Title: Hemiarthroplasty For 4-Part Fractures Of The Proximal Humerus: Is It A Good Treatment Option?
Authors: Adaş, Müjdat; Kalkar, İsmail; Esenyel, Cem Zeki; Dedeoğlu, Semih; Özcan, Yusuf; Bayraktar, Kürşat; Çakar, Murat; Ersoy, Ayşın
Abstract: Objective: We examined the clinical, functional and radiological
outcomes in patients 65 years and older who underwent primary shoulder
hemiarthroplasty for a 4-part acute fracture of the proximal humerus, and
evaluated efficacy of treatment, patient satisfaction and our procedural
deficiencies.
Patients and Methods: Eighteen patients were treated with primary
hemiarthroplasty for acute proximal humerus Neer type-IV fracture.
During follow-up, active forward elevation, abduction, internal/external
rotation of the shoulder were assessed. The assessments were based on
the Constant-Murley Shoulder Score (CMSS), Simple Shoulder Test Score
(SSTS), Oxford Shoulder Score (OSS), scales of University of California
and Los Angeles (UCLA). Abduction strength was measured by a myometer and VAS scores were measured for pain and disability. Radiographically,
Acromiohumeral Distance (AHD) and Humeral Head-Greater Tuberosity
Distance (HHGTD) were assessed, examining presence of union and
displacement in the tuberosities. Mean follow-up was 32,8 months.
Results: During last follow-up, the mean CMSS was 60,1 (range, 24-77);
SSTS, 6,5 (range, 0-10) ; OSS, 25,6 (range, 10-36) and UFSS, 25,2 (range,
16-33). The mean VAS score was 2,6. The mean AHD and HHGTD, on the
operated side were 11,7 mm (range, 5– 38 mm) and18,6 mm (range, 8– 29
mm) respectively. Our rate of union of the tuberosity was 89%.
Conclusions: PHA surgery performed according to specific principles in
the treatment of Neer type IV proximal humeral fractures particularly of
fractures in patients who are older than 65 years of age and cannot undergo
osteosynthesis for osteoporosis is a reliable surgical treatment, maintaining
the shoulder level and relieving the pain as well as allowing acceptable and
adequate range of motion for daily activities.2015-01-01T00:00:00Z