DSpace Community: Tezler Veri TabanlanıTezler Veri Tabanlanıhttp://hdl.handle.net/11547/10102024-03-29T00:32:28Z2024-03-29T00:32:28ZSPECT'DE BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ İLE GAMA IŞINI ZAYIFLATMA DÜZELTMESİNDE GERİLİM(kV) VE AKIM(mAs) OPTİMİZASYONUKovan, Haticehttp://hdl.handle.net/11547/52242019-12-21T00:00:33Z2017-01-01T00:00:00ZTitle: SPECT'DE BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ İLE GAMA IŞINI ZAYIFLATMA DÜZELTMESİNDE GERİLİM(kV) VE AKIM(mAs) OPTİMİZASYONU
Authors: Kovan, Hatice
Abstract: Nükleer Tıp, hastalıkların teĢhis ve tedavisinde radyoaktif maddeler (radyonüklidler)
ile bu radyoaktif maddelerin ilgili organ ya da dokuda toplanmasını sağlayan
biyolojik ajanlardan (farmasötikler) oluĢan radyofarmasötiklerin kullanıldığı bilimsel
ve klinik bir disiplindir. Görüntüleme prosedürü, hasta vücuduna verilen
radyofarmasötiğin radyonüklid kısmından yayılan gama ıĢınlarının tek foton emisyon
tomografisi (SPECT) yapabilen gama kamera cihazı ile detekte edilmesine
dayanmaktadır.
Anatomik çakıĢmayı (korelasyonu) sağlamak için, konvansiyonel SPECT cihazına
bilgisayarlı tomografi (BT) cihazı da eklenerek geliĢtirilen hibrit SPECT-BT cihazları
kullanılmaktadır. Anatomik korelasyon SPECT-BT Cihazının BT kısmından elde
edilen görüntüler kullanılarak geçekleĢtirilmektedir. SPECT-BT teknolojisi, SPECT
görüntülerinin BT görüntüleri ile füzyonu yoluyla fonksiyonel ve anatomik bilginin
korelasyonunu (anatomik çakıĢmayı) sağlayarak lokalizasyonu ve sintigrafik
bulguların daha iyi tanımlanmasını sağlar. SPECT-BT cihazları anatomik
korelasyonun yanı sıra, hastaya özgü zayıflatma düzeltmesi yapılmasına da olanak
sağlamakta ve BT görüntüleri SPECT verilerinin zayıflatma düzeltmesi için de
kullanılmaktadır. Zayıflatma düzeltmesi BT görüntülerinin Hounsfield Ünitesi (HU)
değerleri kullanılarak gerçekleĢtirilir ve SPECT sayım değerleri gama ıĢınlarının
doku içerisinden geçerken uğradığı zayıflama oranı dikkate alınarak düzeltilir.
Bununla birlikte, nükleer tanı sürecine Bilgisayarlı Tomografinin dahil edilmesi
hastaya verilen radyasyon dozunu dikkate değer ölçüde arttırmaktadır. Özellikle
hastalara her tedavi sonrasında dozimetri iĢlemleri için 4-5 SPECT-BT çekiminin
yapıldığı Radyonüklid Tedavi süreçlerinde, BT çekimlerinden kaynaklanan ilave
radyasyon dozu daha da önem kazanmaktadır. Bu bağlamda, gerilim (kV) ve akım
(mAs) parametrelerinin hastanın fazladan aldığı bu dozu en aza indirecek Ģekilde
optimize edilmesi gerekmektedir.
Bu çalıĢmada, SPECT-BT‟de görüntü kalitesi ve dozimetre çalıĢmalarının
doğruluğundan ödün vermeksizin hastanın en düĢük radyasyon dozuna maruz
kalmasını sağlayacak optimum gerilim (kV) ve akım (mAs) değerlerinin tespit
edilmesi amaçlanmıĢtır. Mediso Anyscan SC SPECT-BT cihazı ile 5 farklı
radyonüklid için akım ve gerilim parametrelerini, sırasıyla, 10-300 mAs ve 80-140 kV
aralığında değiĢtirerek yapılan deneyler sonucunda, düzeltme faktörlerinin bu
aralıklarda akım ve gerilim ile önemli ölçüde değiĢmediği bulunmuĢtur. 5 farklı
radyonüklid için de en düĢük gerilim (kV) ve akım (mAs) değerleriyle elde edilen
düzeltme faktörleri en yüksek gerilim (kV) ve akım (mAs) değerleriyle elde edilen
düzeltme faktörleri ile kıyaslanabilir mertebededir. Bu nedenle, özellikle tedavi
sonrası dozimetri iĢlemleri için yapılan SPECT-BT görüntülemede, en düĢük gerilim
(kV) ve akım (mAs) değerlerinin kullanılmasının hastanın radyasyon güvenliği
açısından daha uygun olacağı sonucuna varılmıĢtır.2017-01-01T00:00:00ZÜNİVERSİTE MEZUNU EVLİ BİREYLERİN EVLİLİK DOYUMLARI VE CİNSELLİK OLGUSUNA BAKIŞLARIYıldız, Özgürhttp://hdl.handle.net/11547/52232019-12-20T00:00:30Z2017-01-01T00:00:00ZTitle: ÜNİVERSİTE MEZUNU EVLİ BİREYLERİN EVLİLİK DOYUMLARI VE CİNSELLİK OLGUSUNA BAKIŞLARI
Authors: Yıldız, Özgür
Abstract: Bu araştırmanın temel amacı üniversite mezunu evli bireylerin evlilik
doyumlarının çeşitli değişkenlere göre incelenmesi ve cinsellik olgusuna ilişkin
algılarının metafor analizi yoluyla incelenmesidir. Araştırmada karma araştırma
yöntemi kullanılmıştır. Öncelikle amaçsal örnekleme yöntemi ile ve nicel
araştırma yöntemlerinden tarama modeli bağlamında nicel veriler toplanmış
ardından amaçlı örnekleme yöntemi ile ve nitel araştırma yöntemlerinden
metafor analizi yoluyla nitel veriler toplanmıştır. Bu karma yöntem araştırması
literatürde “açıklayıcı ardışık desen” olarak adlandırılmaktadır. Araştırmanın
nicel örneklemini 208 kadın 75 erkek olmak üzere toplam 283 evli birey
oluşturmaktadır. Nitel örneklemi ise nicel veri toplama sürecine de katılmış ve
nitel aşamaya da katılmaya gönüllü olan ayrıca araştırma amacına uygun 45‟i
kadın 30‟u, erkek olmak üzere toplam 75 kişiden oluşmaktadır. Nicel veri
toplama aracı olarak Çelik ve Yazgan İnanç (2009)‟ın geliştirmiş oldukları
“Evlilik Doyumu Ölçeği” kullanılmıştır. Nitel veri toplama aracı olarak ise
katılımcıların cinsellik kavramına ilişkin sahip oldukları zihinsel imgeleri
(metaforları) belirlemek için “cinsellik…… gibidir; çünkü ………” cümlesini
tamamlamaları istenmiştir. Araştırmada elde edilen nicel bulgulara göre,
üniversite mezunu evli bireylerin evlilik doyumlarının cinsiyet, yaş, evlilik yaşı,
çocuk sahibi olup olmama ve gelir düzeyi değişkenlerine göre anlamlı düzeyde
değiştiği görülmüştür. Cinsiyete göre bakıldığında, evlilik doyum ölçeği alt
boyutlarından cinsel doyumun erkeklerde kadınlara göre daha yüksek olduğu
saptanmıştır. Yaş değişkeni için ise, 35-39 yaş arasındaki bireylerin evlilik
doyumu aile alt boyut puanlarının diğer yaşlarda olanlardan daha yüksek olduğu
saptanmıştır. Evlilik yaşına dair sonuçlar ise, 25-29 yaş arasında evlenmiş olan
kişilerin evlilik doyumu ölçeği cinsellik alt boyut puanlarının görece geç
yaşlarda evlenmiş olanlardan daha yüksek olduğunu göstermektedir. Çocuk
sahibi olmayan evli bireylerin evlilik doyumu cinsellik alt boyut puanlarının
çocuk sahibi olanlardan daha yüksek düzeyde olduğu görülmüştür. Son olarak
yüksek gelir düzeyine sahip bireylerin cinselliğe dair doyum puanlarının orta
gelir düzeyinde olanlardan daha yüksek olduğu görülmüştür. Diğer yandan
evlilik süresi ve eğitim düzeyi değişkenlerine göre herhangi anlamlı bir
farklılığa ulaşılmamıştır. Nitel kısımda yürütülen metafor analizi sonuçlarına
göre ise; katılımcıların cinsellik kavramına ilişkin toplam 75 adet ve 54 farklı
geçerli metafor ürettikleri görülmüştür. Bu metaforlar ortak özellikleri
bakımından 4 farklı kavramsal kategori (yiyecek-içecek olarak, bir eylem
olarak, soyut bir kavram olarak, bir kavram/nesne olarak) altında toplanmıştır.
Metaforların geliştiren katılımcı bağlamında yapılan incelemesinde; erkekl erin
cinselliğe dair geliştirdikleri metaforların kadınların geliştirdikleri
metaforlardan daha fazla olumlu içeriğe sahip oldukları, yine evlilik yaşı daha
xiv
düşük olanların da diğer katılımcılardan farklı olarak metaforlarına çoğunlukla
pozitif anlam yüklenmiş oldukları belirlenmiştir. Yine gelir düzeyi yüksek olan
kişilerin cinselliğe dair geliştirdikleri metaforların orta gelirde olanlardan daha
olumlu olduğu görülmektedir. Son olarak çocuk sahibi olmayan bireylerin
cinselliğe ilişkin algılarının çocuk sahibi olanlardan daha olumlu olduğu
görülmüştür. Elde edilen nicel ve nitel bulgular bir arada benzer çalışmalar
bağlamında tartışılarak çeşitli öneriler getirilmiştir. Tüm nitel bulguların nicel
bulgularla tutarlı ve onları açıklayıcı nitelikte olduğu iler i sürülebilir. Ayrıca
buna benzer başka çalışmaların daha geniş ve farklı yapıları da yansıtan
örneklemler ile yeniden yapılmasının alana katkı sağlayacağı düşünülmektedir.2017-01-01T00:00:00ZÖZEL EĞİTİME GEREKSİNİM DUYAN ÇOCUKLARIN ANNELERİNİN EVLİLİK UYUMUNUN İNCELENMESİSarıyıldız, Deryahttp://hdl.handle.net/11547/52222019-12-20T00:00:34Z2017-01-01T00:00:00ZTitle: ÖZEL EĞİTİME GEREKSİNİM DUYAN ÇOCUKLARIN ANNELERİNİN EVLİLİK UYUMUNUN İNCELENMESİ
Authors: Sarıyıldız, Derya
Abstract: Bu araştırma, özel gereksinimli çocukların annelerinin evlilik uyumlarının,
çeşitli demografik değişkenler açısından incelenmesi amacı ile
hazırlanmıştır. Araştırma, özel gereksinimli çocuğa sahip olan 108 anne
(n=108) ile yapılmıştır. Araştırmada Çift Uyum Ölçeği (ÇUÖ -DAS) ve
Demografik Bilgi Formu kullanılmıştır. Demogra fik bilgi formu, araştırmacı
tarafından hazırlanmıştır ve 9 soru içermektedir.
Çalışmada, Çift Uyum Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formundan elde edilen veriler
SPSS paket programı ile analiz edilmiştir. Yapılan varyans analizi ile özel
gereksinimli çocuk annelerinin yaşının, eğitim durumunun, evlenme
biçiminin, evlilik süresinin, sahip olduğu çocuk sayısının, çalışma durumunun,
mesleğinin, özel gereksinimli çocuğunun tanısının ve gelir düzeyinin evlilik
uyumuna etkisi incelenmiş ve araştırma sonucunda yalnızca annelerin
çalışma durumu ile evlilik uyumları arasında anlamlılık bulgulanmıştır.
Yapılan Scheffe Çoklu Karşılaştırma Testi ile anlamlılık bulgulanan çalışma
grubunun, emekliler grubu olduğu görülmüştür.2017-01-01T00:00:00ZSURİYELİ SIĞINMACI ÇOCUKLARIN TÜRK EĞİTİM KURUMLARINDA KARŞILAŞTIKLARI SORUNLARErtuş, Gamzehttp://hdl.handle.net/11547/51732019-12-20T00:21:03Z2017-01-01T00:00:00ZTitle: SURİYELİ SIĞINMACI ÇOCUKLARIN TÜRK EĞİTİM KURUMLARINDA KARŞILAŞTIKLARI SORUNLAR
Authors: Ertuş, Gamze
Abstract: Bu çalışma Türk eğitim kurumlarında eğitim gören Suriyeli sığınmacı çocukların akademik yaşantı sürecinde karşılaştıkları sorunları ortaya koymak, bunun için öğretmenlerinin görüşlerini ve yaşadığı sorunları değerlendirmek ve bu görüşler doğrultusunda birtakım önerilerde bulunmak amacıyla yapılmıştır. Nitel araştırma yöntemi kullanılarak gerçekleştirilen araştırmanın verileri 2016-2017 eğitim öğretim yılında İstanbul ili Avcılar, Beylikdüzü ve Küçükçekmece ilçelerinde bulunan görev yapan 10 öğretmen ile yapılan görüşmelerden elde edilmiştir.
Bu çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden olan yarı-yapılandırılmış uzman görüşme modeli kullanılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme formu hem sınıfında Suriyeli öğrencisi bulunan sınıf ve branş öğretmenlerinin hem öğrencilerin hem de velilerin yaşamış olduğu sorunların ve bu sorunların çözümü için öneri ve destekleri belirlemeye yönelik olarak oluşturulmuştur. Görüşme sorularına öğretmenlerin kişisel bilgilerini elde etmek amacıyla kişisel bilgi formu eklenmiştir. Veriler (görüşme metinleri) derinlemesine analiz edilmiştir.
Araştırma sonuçları; Suriyeli sığınmacı çocukların Türk eğitim sistemine girişiyle birlikte öğretmenlerin yaşadığı sorunlar, öğretmenlerin görüşleri doğrultusunda öğrencilerin ve velilerin yaşadığı sorunlar ve öğrencilerin daha iyi eğitim alabilmesi için öğretmenlerin sunduğu öneriler ve ihtiyaç duyulan destekler alt başlıkları altında elde edilmiştir.2017-01-01T00:00:00ZVESTİBULAR SCHWANNOMA HASTALARINDA KOKLEA BLOKLU VE BLOKSUZ PLANLARDA PTV İLE KOKLEA DOZLARININ KARŞILAŞTIRILMASI VE KONFORMİTE İNDEKS FARKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİTaner, Sevnurhttp://hdl.handle.net/11547/25312019-12-20T00:31:32Z2018-01-01T00:00:00ZTitle: VESTİBULAR SCHWANNOMA HASTALARINDA KOKLEA BLOKLU VE BLOKSUZ PLANLARDA PTV İLE KOKLEA DOZLARININ KARŞILAŞTIRILMASI VE KONFORMİTE İNDEKS FARKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Authors: Taner, Sevnur
Abstract: Stereotaktik Radyocerrahi (SRS) tedavisi; son zamanlarda kranyum içi hedef volüm
ışınlamalarında oldukça yaygınlaşmış bir tedavi şeklidir. Vestibular Schwannoma
beyin sapı, kohlea ve diğer kraniyal sinirlere yakınlığı nedeniyle tedavi planlaması
oldukça zor bir lezyondur. SRS’nin lokal kontroldeki olumlu katkısı birçok çalışma
ile gösterilmiştir. Bu araştırmada 14 kadın, 6 erkek olmak üzere 20 Vestibular
Schwannoma tanılı hastada Masep Infini RGS tedavi cihazının bloklama özelliği
kullanılarak hacim ve doz sarım uygunluğundaki farklılıklar ile kohlea doz
farklılıkları değerlendirilmiştir. Çalışma Araştırma Eylül 2014-Şubat 2017 tarihleri
arasında Gebze MedicalPark Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği’ne başvurmuş
olan 20 vestibular schwannoma hastası ile gerçekleştirilmiştir. Hastaya plan
tanımlaması yapılıp ve ROI aşamasında hedef PTV ve kritik organlar beyin cerrahı
tarafından çizilmiştir. Planların karşılaştırılması Homojenite İndeksi (HI) ve Paddick
Konformalite İndeksi (PCI) hesaplanarak ve kritik organların aldığı doz değerleri
DVH’den okunarak değerlendirilmiştir. Çalışmalardan elde edilen bilgiler dahilinde
tümör kontrolü en yüksek düzeyde sağlanırken kokleanın korunduğu planlama
tekniği tam olarak aydınlatılamamıştır. Yaptığımız çalışma sonucunda bloklu olan
grupta koklea minimum, maksimum ve ortalama dozları bloksuz olan gruba göre
anlamlı olarak daha düşük bulunmuştur. Bu durumda koklea bloklanması ile
kokleanın aldığı radyasyon dozunun azaltılabildiği görülmüştür.2018-01-01T00:00:00ZPERİFERİK VESTİBÜLOPATİSİ OLAN HASTALARDA MASSETERİK VESTİBÜLER UYARILMIŞ POTANSİYEL YANITLARININ (mVEMP) DEĞERLENDİRİLMESİBaşöz, Melihahttp://hdl.handle.net/11547/24612019-12-20T00:30:31Z2019-01-01T00:00:00ZTitle: PERİFERİK VESTİBÜLOPATİSİ OLAN HASTALARDA MASSETERİK VESTİBÜLER UYARILMIŞ POTANSİYEL YANITLARININ (mVEMP) DEĞERLENDİRİLMESİ
Authors: Başöz, Meliha
Abstract: Uyarılmış Vestibüler Myojenik Potansiyeller (VEMP) testleri periferik vestibüler
bozuklukların tanılanmasında kullanılmaktadır. VEMP yanıtlarının sadece
sternokleidomastoid ve oküler kaslardan değil diğer kranial kaslardan da
alınabileceği bilinmektedir. Masseter Uyarılmış Vestibüler Myojenik Potansiyel
(mVEMP) testinde ise kayıt masseter kasından alınırken yolağı trigeminal sinirin
motornöronları ile vestibüler nukleuslar arasındaki bağlantıyı içerir. Böylece,
mVEMP vestibülomasseterik refleksin yolağını değerlendirmemize yardımcı olur.
Bu çalışmanın amacı ‘’Olası Meniere’’ hastalığı grubunda değerlendirdiğimiz
‘’Rekürrent Vestibübülopati’’ hastalarında mVEMP bulgularının değerlendirilip
mVEMP’ in vestibüler değerlendirme test bataryasına eklenmesidir.
Kontrol grup herhangi bir vestibüler ve sistemik hastalığı olmaya 18- 40 yaş arası 20
sağlıklı bireyden (13 Kadın, 7 Erkek) , çalışma grubu ise periferik vestibülopati tanısı
almış 18- 40 yaş arası 20 bireyden (16 Kadın, 4 Erkek) oluşmaktadır. Çalışma grubu
hastaları seçilirken en az 2 tane 20 dakika ve daha uzun vestibüler atağı olup işitsel
semptomu olmayan hastalara cVEMP ve oVEMP testleri yapılmıştır. Testlerden en
az birinde asimetri oranı %40 ve üzerinde olan hastalar çalışma hastası olarak kabul
edilmiştir. Hastaların masseter kaslarına yerleştirilen yüzeyel elektrotlar yardımı ile
kayıtlar alınmıştır. Elde edilen dalgaların latansları ve asimetri oranları istatiksel
analizde kullanılmıştır
Normal grup ve hasta grubu arasında latans değerleri açısından anlamlı bir farklılık
gözlenmezken, asimetri oranlarında anlamlı bir farklılık gözlenmiştir.2019-01-01T00:00:00ZEVLİ ÇOCUKLU ÇİFTLER İLE EVLİ ÇOCUKSUZ ÇİFTLERİN EVLİLİK DOYUMU VE DEPRESYON DÜZEYLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASIÖzşirin, Gülşahhttp://hdl.handle.net/11547/24572019-12-20T00:30:26Z2019-01-01T00:00:00ZTitle: EVLİ ÇOCUKLU ÇİFTLER İLE EVLİ ÇOCUKSUZ ÇİFTLERİN EVLİLİK DOYUMU VE DEPRESYON DÜZEYLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Authors: Özşirin, Gülşah
Abstract: Amaç: Bu çalıĢmada evli çocuklu çiftler ile evli çocuksuz çiftlerin evlilik doyumu ve
depresyon düzeylerinin karĢılaĢtırılması, evlilikte çocuk sahibi olma ve olmamanın,
depresyon ve evlilik doyumu arasındaki iliĢkiye etkisinin belirlenmesi amaçlanmıĢtır.
Yöntem: AraĢtırmaya gönüllü olarak katılan, Ġstanbul ilinde ikamet eden, ilk
evliliklerinin içinde olan, kolay ulaĢılabilir durum örneklemesi yöntemiyle seçilen 50
evli çocuklu çift ve 50 evli çocuksuz çiftlerden oluĢan toplam 100 çift yani 200
katılımcı yer almıĢtır. Veri toplama araçları olarak, sosyo demografik bilgi formu,
Beck Depresyon Envanteri (BDE) ve Evlilik Doyum Ölçeği (EDÖ) uygulanmıĢtır.
Ġki adet form ve iki adet zarf verilerek, formların kapalı zarfta teslim edilmesi,
formları her iki eĢin ayrı ayrı doldurması istenmiĢtir.
Bulgular: AraĢtırmada gruplar arasındaki BDE puanlarının karĢılaĢtırılması amacıyla
bağımsız iki örneklem t testi uygulanarak, normal dağılımlı hale getirilen verilere
küp-kök dönüĢümü uygulanmıĢtır. Yapılan analiz sonucunda gruplar arasındaki
depresyon düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığın olmadığı
bulunmuĢtur. AraĢtırmada gruplar arasındaki evlilik doyum düzeylerinin
karışlaştırılması amacıyla EDÖ puanlarının normal dağılımda olmadığı bulunmuş,
parametrik olmayan testler kullanılarak analiz yapılmıĢtır. Gruplar Mann-Whitney U
Testi ile karĢılaĢtırılmıĢtır. Sonuç olarak, evli çocuksuz çiftler ile evli çocuklu çiftler
arasındaki EDÖ puanları arasında anlamlı fark bulunmuĢtur. Evlilik doyumu yüksek
çiftlerin depresyon düzeylerinin düĢük olduğu bulunmuĢtur. Evlilik süresinin arttıkça
evlilik doyumunun düĢtüğü bulunmuĢtur. Evlilik süresi, çocuk sayısı, cinsiyet, eğitim
düzeyi, yaş, sosyoekonomik düzey evlilik doyumu ve depresyon düzeyleri üzerinde
önemli değişkenler olduğu bulunmuştur.
Sonuç: Evlilik doyumu ve depresyon düzeylerinin gruplara (çocuklu-çocuksuz) ve
sosyo demografik değişkenlere göre farklılaştığı bulunmuştur.2019-01-01T00:00:00ZBİLATERAL MEME KANSERİ RADYOTERAPİSİNDE TOMOTERAPİ HELİKAL VE TOMOTERAPİ DİREKT TEDAVİ TEKNİKLERİNİN, DOZİMETRİK OLARAK KARŞILAŞTIRILMASIYeşil, Seldahttp://hdl.handle.net/11547/24562019-12-20T00:30:25Z2019-01-01T00:00:00ZTitle: BİLATERAL MEME KANSERİ RADYOTERAPİSİNDE TOMOTERAPİ HELİKAL VE TOMOTERAPİ DİREKT TEDAVİ TEKNİKLERİNİN, DOZİMETRİK OLARAK KARŞILAŞTIRILMASI
Authors: Yeşil, Selda
Abstract: Bilateral meme kanseri (Bilateral Breast Cancer - BBC) nadir görülen klinik bir vakadır. BBC hastalarının tedavisi, tümörün histolojik tipi ve tedavi faktörlerine bağlı olarak, kişiselleştirilmiş tedavi planlaması gerektirmektedir. Bu çalışmanın amacı; bilateral meme kanseri radyoterapisinde; tomoterapi cihazına ait helikal ve direkt tekniklerini kullanılarak, tedavi planlarını oluşturmak ve elde edilen sonuçların, hedef hacminin ve kritik organların aldıkları dozlar açısından karşılaştırılmasını yaparak, bilateral meme kanseri radyoterapisinde en uygun tekniğinin belirlenmesidir. Bu retrospektif çalışma olup, radyoterapi uygulanmış erken evre bilateral meme kanserli 15 tane hasta verisi, tedavi planlama sisteminin arşivinden seçilmiştir. Bu hastalara ait planlama amacıyla çekilmiş bilgisayarlı tomografi (BT) verileri kullanılarak Accuray®-Tomotherapy® H™ tedavi planlama sistemi ile hastaların helikal ve direkt olmak üzere iki farklı teknikte de sanal tedavi planları oluşturulmuştur. Simultane İntegre Boost (SIB) Tekniği ile her iki planlama tekniğinde de, her iki meme‟ye PTV (planlanan hedef hacim) Sol Meme ve PTV Sağ Meme‟ye 50.4 Gy/28 fraksiyon ve Tümör yatağına da; PTV Sol Meme Boost ve PTV Sağ Meme Boost 60 Gy/28 fraksiyon olmak üzere toplam doz tanımlanarak sanal RT (Radyoterapi) planları oluşturulmuştur. Tüm tedavi planlarında, PTV‟ye tanımlanan dozun %95‟ ini sağlayacak şekilde optimize edilmiştir. Planlarda elde edilen veriler Excel 2010 ve SPSS 15.0 2 istatistiksel analiz programı ile T-testi kullanılarak analiz edilmiştir.
Yapılan çalışma sonucunda Erken evre bilateral meme kanserinin tedavisinde Tomoterapi Helikal (TH) tekniği, Tomoterapi Direkt (TD) tekniğine göre, PTV‟ de homojen doz dağılımı daha anlamlı, doz konformalitesi ve doz homojenitesi daha iyi elde edilmiştir (p değerleri her biri için <0.05). TH ve TD her iki teknikte de sıcak nokta gözlemlenmemiştir. Kritik organlar için elde edilen verilerde; genel olarak TD tekniğinin düşük doz bölgelerinde daha düşük olduğu, TH tekniğinin ise yüksek doz bölgelerinde dozun anlamlı derecede daha düşük olduğu gözlenmiştir. Tedavi süresi (MU sayısı) bakımından değerlendirildiğinde TH tekniği; bloklama kullanılmasına rağmen, TD tekniğine göre anlamlı olarak daha düşüktür (p<0.05). Sonuç olarak, her iki tekniğin de BBC RT‟sinde hasta anatomisini de göz önünde bulundurularak tercih edilebileceği görülmüştür. Ancak TH tekniği doz konformalitesi, kritik organ dozu ve tedavisi süresi bakımından TD‟ye göre daha avantajlı bir seçenek haline getirmektedir.2019-01-01T00:00:00ZMASTEKTOMİ SONRASI RADYOTERAPİ UYGULANAN SOL MEME KANSERLİ HASTALARDA ALAN İÇİNDE ALAN (FIF), VOLÜMETRİK AYARLI ARK TERAPİ (VMAT) VE YOĞUNLUK AYARLI RADYOTERAPİ (IMRT) YÖNTEMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİGülmez, Nurgülhttp://hdl.handle.net/11547/24142019-12-20T00:28:26Z2018-01-01T00:00:00ZTitle: MASTEKTOMİ SONRASI RADYOTERAPİ UYGULANAN SOL MEME KANSERLİ HASTALARDA ALAN İÇİNDE ALAN (FIF), VOLÜMETRİK AYARLI ARK TERAPİ (VMAT) VE YOĞUNLUK AYARLI RADYOTERAPİ (IMRT) YÖNTEMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Authors: Gülmez, Nurgül
Abstract: Mastektomi uygulanmış sol meme maling tümörlü 20 hastada; Alan içinde Alan (FİF), Yoğunluk ayarlı radyoterapi (IMRT) ve volümetrik ayarlı ark terapi (VMAT) tekniği kullanılmıştır. Meme dokusu ve risk altındaki organların almış olduğu dozlar, doz hacim histogramı (DVH) yardımı ile değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada 20 hastaya ait bilgisayarlı tomografi görüntüleri tek bir radyasyon onkoloğu tarafından konturlandı. Her hasta için 3 farklı teknik ile yapılan tedavi planında 6 MV enerji kullanıldı. Doz dağılımı olarak 50Gy/25 Fr tercih edildi. Mastektomi sonrası görüntülenen mevcut doku, CTV, kalp, ipslateral akciğer, kontrolateral akciğer ve kontrolateral meme konturlanmıştır. Planlamalar Kütahya Evliya Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kiniğinde Varian cihazına bağlı radyoterapi network sistemi olan Eclipse 13.7 kullanılarak hazırlanmıştır. Alan içinde alan (FİF) yönteminde eş merkez ve demet açıları kullanılarak yüksek doz alan bölgeleri düşürmek amacı ile ek alt alanlar eklendi. Yoğunluk ayarlı radyoterapi planlama tekniğinde (IMRT) ise aynı eş merkez noktası ilk-son açılar alan içinde alan (FIF) yöntemindeki plana sadık kalınarak hazırlandı. Volümetrik ayarlı ark terapide (VMAT) yarım ark tekniği uygulandı. Hedef hacim PTV için Dort, Dmax, Dmean, CI değerleri ve kritik organlar için (kalp, ip-akciğer, karşı akciğer ve karşı meme Dort, Dmax, (%) (V5, V10, V20, V25 ve V30) dozları incelendi. Araştırma bulgularına göre PTV Dmax değeri en yüksek IMRT’de (56,65) bulunmuştur (p=0,042). Kalp için Dmax en düşük IMRT’de tespit edilmiştir (p=0,001). Akciğer Dmax en düşük IMRT’de (45,48) bulunmuştur (p<0,001). Sol akciğer için Dmax en düşük IMRT ‘de (45,529 tespit edilmiştir (p<0,001). Supra, aksilla, sağ akciğer ve karşı memede dozlar arasında istatistiksel anlamlı fark görülmemiştir. Akciğerde V5 en düşük VMAT ‘de, V20, V25, V30 ise IMRT ‘de anlamlı olarak düşük bulunmuştur (p<0,01). Kalp dozları V20, V25 ve V30 değerleri IMRT’de tekniğikullanıldığında anlamlı olarak değişiklilik göstermiştir (p<0,001). Bu araştırma sonucunda 20 hasta planında elde edilen istatistiksel anlamlı bulgular ışığında, hedef dokudaki istenilen doz dağılımı ve akciğer, kalp kritik organlarını yüksek doz radyoterapiden korumak açısından IMRT tekniğinin daha olumlu etkileri olduğu önerilmektedir.2018-01-01T00:00:00ZLATENT TETİK NOKTA TEDAVİSİNDE YÜKSEK GÜÇTE AĞRI SINIRINDA ULTRASON VE İSKEMİK KOMPRESYON YÖNTEMLERİNİN ETKİNLİĞİNİN KARŞILAŞTIRILMASIPala, Gamze Gülsünhttp://hdl.handle.net/11547/24132019-12-20T00:28:25Z2018-01-01T00:00:00ZTitle: LATENT TETİK NOKTA TEDAVİSİNDE YÜKSEK GÜÇTE AĞRI SINIRINDA ULTRASON VE İSKEMİK KOMPRESYON YÖNTEMLERİNİN ETKİNLİĞİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Authors: Pala, Gamze Gülsün
Abstract: Çalışmamızın amacı Latent Tetik Nokta (LTN) tedavisinde Yüksek Güçte Ağrı Sınırında Ultrason (YGAS-US) ve İskemik Kompresyon tekniklerinin ağrı, basınç ağrı eşiği (PPT), duygu-durum, yaşam kalitesi ve disabilite üzerine etkilerini belirlemektir. Üst trapez, Levator Skapula, Supraspinatus, İnfraspinatus, Deltoid Anterior, Pectoralis Majör, Pectoralis Minör kaslarında minimum 3 LTN bulunan 173 olgu çalışmaya dahil edildi. Ağrı, duygu-durum, yaşam kalitesi ve disabilite değerlendirmeleri tedavi öncesi, tedaviden 1 hafta ve 4 hafta sonrası yapıldı; PPT değerlendirmeleri tedavi öncesi, tedaviden hemen sonrası ile tedaviden 1 hafta ve 4 hafta sonrası yapıldı. Grup 1’e YGAS-US tekniği, dozun kişinin tolere edebildiği en üst seviyeye arttırıldığı ve US başlığının sabit tutulduğu evreden sonrasında dozun sabit tutulduğu şekilde uygulandı. Grup 2’ye YGAS-US tekniği, dozun kişinin tolere edebildiği en üst seviyeye arttırıldığı ve US başlığının sabit tutulduğu evreden sonrasında dozun yarıya düşürüldüğü şekilde uygulandı. Grup 3’e ise İskemik Kompresyon tekniği uygulandı. Ağrı Görsel Analog Skala (GAS) ile, PPT algometre ile, duygu-durum Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) ve Durumluk – Sürekli Kaygı Envanteri (STAI TX-1, STAI TX-2) ile, yaşam kalitesi SF-36 Sağlık Denetimi Formu ile, disabilite Boyun Ağrısı ve Disabilite Skoru (BADS) ile değerlendirildi. Grup içi değerlendirmede, Grup 1 ve Grup 2’de ağrı, PPT ve duygu-durum parametrelerinde iyileşme bulundu (p<0,05). Grup 3’te ise ağrı, PPT, duygu-durum ve disabilite parametrelerinde iyileşme bulundu (p<0,05). Gruplar arası fark “ANOVA” ile değerlendirildiğinde, ağrı parametresinde ve PPT’nin bazı alt parametrelerinde Grup 3 Grup 2’ye göre istatistiksel olarak anlamlı farklı bulundu (p<0,05). Duygu-durumun bazı altparametrelerinde, disabilite parametresinde ve PPT’nin bazı altparametrelerinde Grup 3 Grup 1’e göre istatistiksel olarak anlamlı farklı bulundu (p<0,05). Bu çalışmanın sonucunda, LTN tedavisinde hem YGAS-US tekniğinin iki farklı şekilde uygulanışı hem de İskemik Kompresyon tekniği etkili bulundu. İskemik kompresyon tekniği ağrı, depresyon, disabilite ve PPT üzerine YGAS-US uygulamasından daha etkin bulundu. YGAS-US tekniğinin doz sabit tutularak uygulanma şekli, ağrı üzerine YGAS-US tekniğinin doz yarıya düşürülerek uygulanma şekline göre daha etkili bulunurken; YGAS-US tekniğinin doz yarıya düşürülerek uygulanma şekli de depresyon üzerine YGAS-US tekniğinin doz sabit tutularak uygulanma şekline göre daha etkili bulundu.2018-01-01T00:00:00Z